20. Hukuk Dairesi 2016/6747 E. , 2018/1168 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında... köyü 101 ada 1242 parsel sayılı 4084.39 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ve tarla niteliği ile davalı adına tesbit edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yer olduğu iddiasıyla dava açmış, ... de aynı iddia ile davaya katılmıştır.
Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu parselin davalı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02.02.2009 tarih ve 2009/638 - 1213 E.K. sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ”Mahkemece taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; ilk keşifte rapor düzenleyen orman bilirkişi..."in taşınmazın konumunu renksiz memleket haritasının fotokopisi üzerinde gösterdiği, ikinci keşif sonucu uzman bilirkişi ... tarafından memleket haritası ile kadastro paftası ölçekleri eşitlenip birbiri üzerine aplike edilmeden parsel bazında memleket haritası üzerinde işaretlendiği, iade üzerinde aynı bilirkişi tarafından alınan ek raporda taşınmaz, memleket haritasında iğne yapraklı ağaç rumuzu bulunan ve kısmen yeşil renkli bölüm üzerinde gösterildiği anlaşılmaktadır. Yetersiz, denetlenemeyen ve çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz. "" denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, Afyonkarahisar ili, ...ilçesi, ... köyü,...mevkiinde kain 101 ada 1242 parsel sayılı taşınmazın mevcut kadastro tespitinin iptaline, 101 ada 1242 parsel sayılı taşınmazın; 19/06/2015 tarihli orman mühendisleri ve kadastro teknisyeninin müşterek raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 3437,43 metrekarelik kısmının ifrazı ile aynı ada içerisinde en son parsel numarası verilerek tarla vasfı ile davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, (B) harfi ile gösterilen 646,96 metrekarelik kısmının ifrazı ile aynı ada içerisinde en son parsel numarası verilerek orman vasfı ile ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... Yönetimi vekili tarafından dava konusu 101 ada 1242 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemenin 28.09.2015 tarihli kısa kararında, [ Peşin alınan 11.20 TL başvuru harcının güncel başvuru harcından mahsubu ile bakiye kalan 16.50 TL"nin kabul ve red oranına göre 4.15 TL"nin davalı ...’den, 12.35 TL"nin davacı kurumdan alınarak Hazineye irat kaydına," karar verilerek, kısa kararda davacı aleyhine harca hükmedilerek hüküm kurulduğu, ancak, gerekçeli kararda (Kabul ve red oranına göre Hazineden karşılanan 190,80 TL"nin davalı ..."den tahsili ile ... ye irat kaydına, 152,43 TL"nin davalı ..."den alınarak davacı kuruma verilmesine) denilerek hüküm kurulmuş olduğu ve bu şekilde, kısa kararla gerekçeli kararın hüküm fıkraları arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmaktadır.
Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz (HMK. madde 298/2). Asıl olan duruşma tutanağına yazılıp taraflara tefhim olunan karardır. Tefhim ile birlikte yargılamadan elini çekmiş olan hâkim tefhim ettiği kararı taraflara tebliğ etmek durumundadır. Sonradan yazılan gerekçeli kararın kısa karara uygun olması zorunludur. 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas ve 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararında, tefhim edilen kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasının gerektiği öngörülmüştür. Asıl talepler bakımından kısa kararda hükmedilmeyen bir hak ve yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmış olması veya tersi bir durumun çelişki teşkil etmediğini söylemek olanaklı değildir. İçtihadı birleştirme kararında; çelişkinin varlığı tesbit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu sebeple bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Bu sebeple, mahkemece bozmadan önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak suretiyle bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/02/2018 günü oy birliği ile karar verildi.