13. Hukuk Dairesi 2019/6193 E. , 2020/375 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiğini, Devlet Bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığını, bu bağlamda 10.000.000 TL (eski para) peşinat ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini ileri sürerek, bu ödemenin güncelleştirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 7.000,00 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiş, ıslah ile talebini 18.589,33 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı Toplu Konut İdaresi, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın haksız olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu hükme esas alınarak toplam 18.589,33 TL"nin davalıdan tahsiline ilişkin verilen kararının davalı tarafından temyizi ile hükmün Dairemizce davalı yararına bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak, yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dairemizin 13.07.2011 tarih ve 2011/5081 Esas 2011/11464 Karar sayılı ilamı ile "...Davalı, bir kısım belgeler ibraz ederek davacı tarafından yapılan ödemenin taksit ödemeleri sırasında nazara alınarak taksitlerden mahsup yapıldığını temyiz aşamasında bildirmiştir. Ödeme def’i yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Öte yandan Türkiye Halk Bankası Gazcılar Şubesi tarafından cevabi yazısı ekinde Bulgaristan’dan Zorunlu Göçe Tabi Tutulan Soydaşlarımıza Devlet Bakanlığı Organizatörlüğünde Yaptırılan Konutların Dağıtımına Dair Yönerge ibraz ederek Yönergenin 8.maddesinde bulunan “Konutların teslim edildiği güne kadar ödenmiş peşinat ve taksitlerin toplamı inşaat faaliyetinden düşülerek bakiye borç hesaplanır.” hükmü dikkate alındığında teslim edilen konutlarla ilgili olarak borçlandırma işlemleri yapılırken gözönünde tutulan bu yönerge uyarınca borçlandırma sözleşmelerinin yapıldığı tarihe kadar toplanan peşinatların mahsup edilmesinin zorunlu olduğu ve bu talimata uygun işlem yapıldığının düşünüldüğü bildirilmiştir. Öyle olunca mahkemece anılan yönerge de dikkate alınarak davalının ibraz ettiği belgeler üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle mahsup işlemi yapılıp yapılmadığı hususunda maliyet hesap uzmanı bilirkişiden taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli, açıklamalı yeni bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken...” gerekçesiyle davalı yararına hükmün bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkemece, emsal yargıtay kararı, kurumlar arası yazışmalar dikkate alınarak, davacının yatırmış olduğu peşinatın kesin maliyet bedelinden mahsup edildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı ile dava dışı banka arasında imzalanan borçlanma sözleşmesinin 1. maddesinde "...borçlu, yukarıda belirtilen miktarın kullandırılmış krediye göre saptanmış olduğunu, borçlanmaya esas kesin maliyetin, inşaatın tamamlanması aşamasından sonra yapılacak kesin hesaplardan sonra tespit edileceğini ve kesin hesap sonucu bulunacak maliyete göre borç miktarının artması halinde, artan miktar için de işbu borçlanma sözleşmesinin aynen takbik edileceğini, bankaca kesin hesap şekline herhangi bir itirazı olmayacağını peşinatın ve taksit tutarlarının artış oranına göre yeniden belirlenecek bu sözleşme hükümlerine göre ödeneceğini, kabul ve beyan eder. "şeklinde düzenlenmeye yer verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının dava dışı bankadan borçlanma sözleşmesi ile 76.709.435 TL borçlanma kredisi ile 12.230.795 TL olmak üzere toplam 88.940.230 TL (eski para) kredi kullanıp, ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için 90.000.000 TL (eski para) olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği, davacının ödediği bedelin sözkonusu maliyet hesabının altında kaldığı ve bu durumda borçlandırma işleminin başlangıcında mahsuplaşmanın yapıldığının kabulü gerektiği, hal böyle olunca, bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, az yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HMUK’nun 438/7 maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin kararının gerekçesi yönünden düzeltilerek ONANMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.