Abaküs Yazılım
9. Daire
Esas No: 2020/3413
Karar No: 2022/1560
Karar Tarihi: 20.04.2022

Danıştay 9. Daire 2020/3413 Esas 2022/1560 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2020/3413 E.  ,  2022/1560 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DOKUZUNCU DAİRE
    Esas No : 2020/3413
    Karar No : 2022/1560

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı-…
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: … Kuruyemiş Baharat Gıda ve Dış Ticaret Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla, kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … ilâ … sayılı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinden … tarih ve … sayılı ödeme emrinin 07/01/2014 ve 03/02/2014 tarihinde şirket yetkilisi …'a tebliğinin denendiği ancak tebligatın neden yapılamadığına ilişkin tespitin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 102. maddesinde sayılan kişilerin imza ve beyanı ile tutanak haline getirilmediği, sonrasında anılan ödeme emrinin diğer şirket yetkilisine tebliğinin denendiği ve ilgilinin askerde olması nedeniyle tebliğ yapılamadığına dair 30/04/2014 tarihli adres tespit tutanağının düzenlendiği, ilgilinin adreste geçici olarak bulunamadığı tespit edilmişken davalı idarece tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğe çıkarılması gerekirken doğrudan ilânen tebliğ yapıldığından şirket nezdinde ödeme emri içeriği borcun usulüne uygun kesinleştirilmediği; dava konusu ödeme emirlerinin dayanağı asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih ve …, … tarih ve …, … tarih ve …, …, … tarih ve … ile … tarih ve … sayılı ödeme emirlerinin de şirket tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden silindiği 30/07/2015 tarihinden sonra şirket yetkilisine tebliğ edildiği, işlemlerin hukuki sonuç doğurabilmesi için öncelikle adli yargı yerinde açılacak davayla şirketin ihyasının ve yeniden tescilinin sağlanması, alacağın şirket adına kesinleştirilmesi ve kesinleştirmeden sonra şirketten tahsili yoluna gidilmesi, tahsil edilememesi durumunda sorumluluğu çerçevesinde davacıya başvurulması gerekirken, bu usule başvurulmaksızın davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi Kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: İstinaf ve savunma dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların tekrar edildiği belirtilerek kararın bozulması istenilmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY:
    Tuana Kuruyemiş Baharat Gıda ve Dış Ticaret Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla, kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … ilâ … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmektedir.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları hâlinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği; yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hüküm altına alınmıştır.
    6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesinin 1. fıkrasında, 01/07/2015 tarihine kadar maddede belirtilen hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı, 12. fıkrasında, altıncı fıkranın (b) bendi, dokuzuncu fıkra ve onbirinci fıkra uyarınca ticaret sicilinden unvanları silinecek şirket veya kooperatiflerin borçlarının, unvanlarının silinmesine engel teşkil etmeyeceği ancak ticaret sicilinden kaydı silinen anonim şirketler ve kooperatiflerin kanuni temsilcileri ile limited şirket ortaklarının, silinme tarihinden önceki kamu borçlarından doğan sorumluluklarının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında devam edeceği, (15) numaralı fıkrasında ise, bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edileceği, bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığının, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği, hazinenin bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmayacağı, tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği kurala bağlanmıştır.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının, şirket adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinden kaynaklanan kısmı yönünden, davalı tarafından ileri sürülen temyiz nedenleri kararın belirtilen kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
    Dava konusu ödeme emrinin asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih ve …, … tarih ve …, … tarih ve …, …, … tarih ve … ile … tarih ve … sayılı ödeme emirlerinden kaynaklanan kısmı yönünden; … Kuruyemiş Baharat Gıda ve Dış Ticaret Limited Şirketinin 30/07/2015 tarihi itibarıyla ticaret sicilinden re'sen kaydının silindiği, şirket adına düzenlenen söz konusu ödeme emirlerinin de şirket ticaret sicilinden silindikten sonra şirket yetkilisine tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
    6102 sayılı Kanun'un 643. maddesinde, limited şirketlerin tasfiye usulü hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş olup anonim şirketlere ilişkin tasfiye usulü de 539 ilâ 548. maddelerinde ayrıca düzenlenmiştir. Değinilen maddelerdeki tasfiye usulünden ayrı bir usul ise geçici 7. maddede öngörülmüştür.
    6102 sayılı Kanun'un 539 ila 548. maddeleri bağlamında yapılan tasfiyenin sonucunda kanuni temsilcilerin sorumluluğuna, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin 9. fıkrası ile 213 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca gidilebilecek olmasına karşın normal tasfiye sürecinden farklı bir usul öngören 6102 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesi uyarınca tasfiye edilmeksizin tüzel kişiliği sona eren şirketlere ait kamu borçlarından da değinilen düzenlemeler gereği sorumluluğunun devam edip etmediğinin belirlenmesi uyuşmazlığın çözümü için gereklidir.
    Gerek 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesinin 9. fıkrası gerek 213 sayılı Kanun'un 10. maddesi 6102 sayılı Kanun'un 539 ila 548. maddelerinde öngörülen tasfiye usulüyle tüzel kişilikleri sona eren şirketlerin kanuni temsilcilerinin sorumluluğuna yönelik hükümler içermektedir. Başka bir anlatımla, tasfiye edilmeksizin tüzel kişiliği sona eren şirketlerin kanuni temsilcilerinin sorumluluğuna yönelik belirleme bulunmamaktadır. Esasen, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesi de 01/07/2015 tarihine kadar maddedeki halleri tespit edilen şirketlere ilişkin olarak geçici bir uygulamaya yön vermiştir.
    Bu itibarla, Kanun koyucu, tasfiye edilmeksizin tüzel kişiliğinin sona ermesine ilişkin usulü belirleyen geçici 7. maddede tüzel kişiliği sona eren şirketlerin kanuni temsilcilerinin sorumluluğunu ayrıca belirlemiştir.
    6102 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinde, ticaret sicilinde kaydı silinerek tüzel kişiliği sona eren anonim şirketler ve kooperatiflerin kanuni temsilcileri ile limited şirket ortaklarının, silinme tarihinden önceki şirkete ait kamu borçlarından doğan sorumluluklarının 6183 sayılı Kanun kapsamında devam edeceği kural altına alınmıştır. Bu kuralda, limited şirket ortaklarının sorumluluğu düzenlenmişken ayrıca limited şirketlerin kanuni temsilcilerinin sorumluluğu öngörülmemiştir.
    Tasfiye edilmeksizin tüzel kişiliği sona eren limited şirketlerin kanuni temsilcilerinin sorumluluğu, uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunmayan, 27/03/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7103 sayılı Kanun'un 9. maddesiyle, 213 sayılı Kanun'un 10. maddesine eklenen altıncı fıkrasıyla düzenlenmek suretiyle kurala bağlanmıştır.
    Uyuşmazlığın doğduğu dönemde yürürlükte bulunan 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesinin 9. fıkrasınında tasfiyesi tamamlanarak tüzel kişiliği sona eren şirketlerin kanuni temsilcilerine uygulanabileceği açıktır. Diğer bir deyişle, kural, tasfiye edilmeksizin ticaret sicilden silinme durumunu kapsar nitelikte bulunmamakla birlikte limited şirketlerin kanuni temsilcilerin sorumluluğuna yönelik 6102 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinde de özel bir hüküm veya kurala yer verilmemiştir.
    Bu durumda, normal tasfiye sürecinden ayrı bir usul ile 6102 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesi uyarınca asıl amme borçlusu limited şirketin tasfiye edilmeksizin tüzel kişiliği sona erdiği dolayısıyla amme borçlarından, kanuni temsilcisi olan davacının değinilen kuralda ayrıca sorumluluğunun öngörülmediği ve bu konuda açıkça lafza yer verilmediği anlaşıldığından, tüzel kişiliği sona eren asıl amme borçlusu şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiği tarihten önceki kamu alacağından davacının kanuni temsilci sıfatıyla sorumluluğundan bahsedilemeyeceğinden Vergi Mahkemesince verilen kararın kabule ilişkin kısmı yönünden davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunu reddeden Bölge Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla usule ve yasaya aykırılık görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalının temyiz isteminin kabulüne,
    2. … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının dava konusu ödeme emrinin, şirket adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinden kaynaklanan kısmına ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA, diğer ödeme emrinden kaynaklanan kısma ilişkin hüküm fıkrasının ise yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
    3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 20/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi