18. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/9478 Karar No: 2016/12068 Karar Tarihi: 10.11.2016
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2016/9478 Esas 2016/12068 Karar Sayılı İlamı
(Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi 2016/9478 E. , 2016/12068 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ... parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bilgi ve belgeler okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; 1-Dairemizin uygulamalarında 3194 sayılı İmar Yasasının 15 ve 16. maddelerine göre, bedelsiz yol ve yeşil alana terk işlemi gören taşınmazlar imar parseli olarak kabul edilmektedir. Aynı kamulaştırma kapsamında ve aynı bölgeden gelip Dairemizce incelenen dosyalar (Narlıca 1802 ve 1804 parsel), taşınmazların bedelsiz yol ve yeşil alana terk suretiyle oluştuğu anlaşıldığından düzenleme ortaklık payının düşülmemesi gerektiği yönünden bozulmuştur. Bu itibarla dava konusu taşınmazdan düzenleme ortaklık payının düşülmemesi gerektiği iddia edildiğine göre, taşınmazın ilk tesis tarihinden itibaren tedavüllü tapu kayıtları ile (geldi ve gittilerini gösterir varsa kök tapu kayıtları ile) ifraz işlemine ait bilgi ve belgelerin tapu müdürlüğü ve belediye başkanlığından getirtilip, yola ve yeşil alana terk suretiyle oluştuğunun tespiti halinde imar parseli kabul edilip, düzenleme ortaklık payı düşülmemesi gerekirken, yetersiz araştırma ve eksik incelemeyle dava konusu taşınmazın kadastral parsel kabulü ile düzenleme ortaklık payı düşülerek bedel hesaplayan rapora göre hüküm kurulması, 2-Mahkemece tespit edilen ve davalı adına banka hesabına yatırtılan kamulaştırma bedelinin hükümle birlikte davalıya ödenmesine karar verildiğinden, dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bitiminden karar tarihine kadar faize hükmedilmesi gerekirken faizin bitiş tarihinin gösterilmemesi, Doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 10.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.