14. Hukuk Dairesi 2017/3463 E. , 2018/2578 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar-karşı davalı vekili tarafından, davalı-karşı davacı aleyhine 29.12.208 gününde verilen dilekçe ile tapu iptal ve tescil karşı dava satış vadi sözleşmesi"nin iptali talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl dosyada davanın reddine, asıl dosyada davalı-karşı davacının sözleşmesinin iptali davasında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın reddine dair verilen 12.01.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil, karşı dava sözleşmenin iptali istemine ilişkindir.
Birleştirilen davada, dava konusu dükkana elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep edilmiştir. Mahkemece asıl davanın reddine, sözleşmenin iptaline ilişkin karşı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davada elatmanın önlenmesi ve ecrimisil taleplerinin reddine karar verilmiş ve hükmü davacı- karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dairemizin 07.12.2010 tarih, 2010/1135 Esas, 2010/13585 Karar sayılı ilamı ile, karşı dava bakımından temyiz itirazları reddedilmiş, asıl dava ve birleşen dava bakımından hüküm "Asıl davada dayanılan 13.08.2003 tarihli satış vaadi sözleşmesinin 2.sayfasında “… 940 ada 13 parsel sayılı 293.78 m2 miktarındaki taşınmazımın tamamını 100 pay kabul ederek 5/100 payını ve kat irtifakı kurulduğunda bunun karşılığı olan 5/100 arsa paylı zemin kat 43/A no’lu bağımsız bölüm numarasını alacak olan inşaatı bitmiş olan dükkanımı alıcısı bulunan …” hükmü bulunmaktadır. Amacına uygun yorumlandığında, bu hüküm ile davalı kayıt malikinin 940 ada 13 sayılı parseldeki 43/A numaralı bağımsız bölümü, 5/100 arsa payını geçmemek koşuluyla davacıya satmayı vaat ettiği ve vaat edilen taşınmazın tapu kaydını (kat irtifakı kurulduğunda) davacıya devretmeyi taahhüt ettiği görülmektedir. Gerçekten, Borçlar Kanununun 149.maddesi gereğince bir aktin, taliki şarta bağlı olarak yapılması mümkündür. Eğer bir aktin konusunu teşkil eden borç, ileride tahakkuk edecek bir hadiseye bağlanmışsa, o akit şarta bağlı akit olacağından, aktin ifası ancak o şartın tahakkuku anında istenebilir.
Somut olayda da, 940 ada 13 sayılı parsel üzerinde bu aşamada henüz kat irtifakı kurulmadığından davacı taliki şarta bağlı aktin icrasını isteyemez. Ne var ki, Borçlar Kanununun 154.maddesine göre şartın tahakkukuna iki taraftan her biri iyiniyet kurallarına aykırı şekilde mani oluyorsa o şart gerçekleşmiş kabul edilir. O yüzden mahkemece, taşınmaz üzerinde kat irtifakı kurulmasını engelleyen bir neden olup olmadığı, neden yoksa davalının kötüniyetli olup olmadığı, bu konudaki taraf delilleri istenerek gerekirse keşif ve bilirkişi incelemesi de yaptırılarak araştırılmalı, asıl davadaki istem ile birleşen davadaki istemler hakkında sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır." gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece ilk bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda tapu kaydının iptaline yönelik davanın reddine, gayrimenkul satış vaadine yönelik edim yerine getirilemediğinden ödenen bedelin bilirkişi tarafından belirlenen güncel değeri olan 22.500,00 TL "nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalı ..."den tahsili ile davacı tarafa verilmesine, davalı karşı davacı tarafça açılan davadaki sözleşmenin iptali talebinin davacı tarafça açılan davada da verilen karar kapsamında değerlendirilerek; sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında alınan bedelin iadesine yönelik hüküm kurulmakla, bu konuda yeniden hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hüküm Dairemizin 30.05.2016 tarih, 2016/1649 Esas, 2016/6411 Karar sayılı ilamı ile, " HMK"nın 177. maddesi uyarınca ıslahın ancak tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği, bozma kararı sonrası yapılan yargılamada taşınmazda kat irtifakının kurulmayacağı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacının bozma kararı sonrasında sunduğu ıslah dilekçesi dikkate alınarak hüküm kurulması doğru değildir.
Ayrıca 6100 sayılı HMK"nın 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Mahkemece, HMK"nın 297/2 maddesi hükmüne aykırı şekilde davacının elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin birleştirilen dava hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir." gerekçeleriyle bozulmuştur.
İkinci bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece asıl dosyada davanın reddine, asıl dosyada davalı-karşı davacı tarafın sözleşmenin iptali talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davada el atmanın önlenmesi ve ecri misil taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Somut olayda; ... Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 16.12.2011 tarih ve 1645077 sayılı yazısında, " ... Mahallesinde yapılan uygulama çalışmaları sonucunda oluşan kadastral yapı ile ıslah imar planı yapıldığı tarihte var olan kadastral yapı ve yine bölgede kalan bazı yollara ilişkin 16.06.2007 tarihinde onaylanan "...- 3004 Cadde D-100 yan yol arası kavşak ve yollara ait 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı arasındaki uyuşmazlıklar nedeniyle uygulamada sorunlar yaşandığından, 11.04.2008 tarih, 31-923771-484 sayılı Başkanlık oluruyla söz konusu bölgeye ait 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planları yapılıp yürürlüğe girene kadar" 26.03.1987 tasdik tarihli ve 1/1000 ölçekli M. Kemal Mahallesi Islah İmar Planı doğrultusunda yapılan uygulamalar durdurulduğu" hususları bildirilmiştir. Söz konusu yazıya göre, dava konusu taşınmazla ilgili imar planı çalışmalarının devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; Mahkemece, aradan geçen zaman ve yapılan plan çalışmaları gözetilerek, taraflar arasında düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde yer alan edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, bu itibarla taşınmaz üzerindeki binanın imara, projesine, ruhsata uygun hale getirilip getirilemeyeceği, kat irtifakının kurulup kurulmayacağı araştırılmalı, sonuca göre yönelik hüküm kurulmalıdır.
Öte yandan, Dairemizin 07.12.2010 tarihli 2010/1135 Esas, 2010/13585 Karar sayılı bozma ilamında, karşı dava bakımından temyiz itirazlarının yerinde görülmediğine karar verildiği gözönüne alınmaksızın karşı dava hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına yönelik hüküm kurulması doğru değildir.
Noksan inceleme ve araştırmaya dayalı hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.04.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.