![Abaküs Yazılım](/6.png)
Esas No: 2020/2181
Karar No: 2022/2065
Karar Tarihi: 20.04.2022
Danıştay 2. Daire 2020/2181 Esas 2022/2065 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 2. Daire Başkanlığı 2020/2181 E. , 2022/2065 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2181
Karar No : 2022/2065
DAVACI : ...
VEKİLİ : Av. ...
DAVALILAR : 1- ...
VEKİLİ : Av. ...
2- ... Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri ...
DAVANIN KONUSU : Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Ceylanpınar Tarım İşletmesi Müdürlüğü emrinde veteriner hekim olarak görev yapan davacı tarafından;
1- 06/06/1978 günlü, 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'a, 08/05/2020 günlü, 2506 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla yürürlüğe konulan ve 09/05/2020 günlü, 31122 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar'ın 2. maddesi ile eklenen Geçici 19. maddenin,
2- Anılan maddeye dayalı olarak kendisi ile sözleşme imzalanmasının uygun görülmemesine ilişkin işlemin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Davacı tarafından;
Anayasa'da belirtilen temel hak ve hürriyetlerin, Anayasa'nın 13. maddesi uyarınca ancak kanunla sınırlandırılabileceği ve hakkın özüne dokunulamayacağı, dava konusu Esaslar'ın, Anayasa'nın 70. maddesinde düzenlenen kamu görevine girme hakkının özünü sınırlandırdığı gibi, 48. maddesinde düzenlenen çalışma ve sözleşme hürriyeti hakkına da aykırı olduğu,
Yalnızca 2020 yılında, Tarım ve Orman Bakanlığına atanacak sözleşmeli personel için yapılan dava konusu düzenleme genel, soyut, objektif ve sürekli olmadığından, norm teorisine ve eşitlik ilkesine uygun olmadığı,
Üst hukuk normu olan Anayasa ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda, kamu görevlisi olarak çalışıyor olmanın, bir diğer kamu görevine girilmesine engel oluşturacak bir şart olarak düzenlenmediği, ayrıca böyle bir düzenleme yapma konusunda idareye yetki de verilmediği, bu bağlamda dava konusu düzenlemenin normlar hiyerarşisine aykırı olduğu,
Dava konusu düzenleme doğrultusunda, kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan personelin Tarım ve Orman Bakanlığına sözleşmeli personel olarak atanamayacak olmasının daha düşük puanla atama yapılması sonucunu doğuracağı, bu durumun eşitlik ve kamu yararı ilkelerine aykırı olduğu, ortaya çıkacak sonucun liyakat ilkesine de uygun olmadığı,
Davacının, kariyerine uygun kadroya atanma hususunda haklı beklentisinin bulunduğu, Kamu Personel Seçme Sınavına girip yeterli puan alması durumunda ihraz ettiği unvana ilişkin pozisyonlara atanabileceğine ilişkin kazanılmış hakka sahip olduğu düşüncesiyle kamu görevine girdiği, dava konusu düzenlemenin bu yönüyle de hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
DAVALI İDARELERİN SAVUNMALARI :
Dava konusu düzenleme ile yapılacak alımlarda, öncelikle herhangi bir kamu kurum ve kuruluşunda istihdam edilmemiş kişilerden yerleştirme yapılması suretiyle COVİD-19 salgını döneminde ekonomik sebeplerle işsiz olanların veya işsiz kalacakların istihdamına, salgının toplum üzerindeki olumsuz neticelerinin bertaraf edilmesine ve kamuda istihdam edilmeyi bekleyen çok sayıda vatandaşın iş beklentilerinin karşılanmasına katkı sağlanmasının hedeflendiği,
Ayrıca, merkezi veya kurumsal yerleştirme sonucu göreve başlatılan kamu personelinin önemli kısmının yeniden yerleştirme işlemlerine katılarak yer ya da kurum değiştirdiği, bu durumun da kamu hizmetinin aksamasına ve diğer kamu personeli adaylarının mağduriyetine sebebiyet verdiği,
Dava konusu düzenlemenin, pandemi nedeniyle kamu kurum ve kuruluşlarının, mevcut belirsizlik içerisinde ortaya çıkmakta olan yeni normalleşme uygulamalarına adapte olabilmesi ve hızlı hareket edebilmesi amacıyla yalnızca Tarım ve Orman Bakanlığınca ve sadece 2020 yılı içerisinde gerçekleştirilecek sözleşmeli personel alımları için getirildiği,
Dava dilekçesinde dava konusu düzenlemeye ilişkin olarak yer verilen kazanılmış hakların ihlal edildiği iddiasının hukuki dayanağının bulunmadığı, düzenleyici işlemlerle konulmuş kuralların kamu hizmetinin gereksinimleri nedeniyle her zaman değiştirilebileceği, bu değişimler sonucu ortaya çıkan yeni duruma o statü içerisinde bulunan herkesin uymak zorunda olduğu,
Kanuni şartları gerçekleşmeyen ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür.
DANIŞTAY SAVCISI : ...
DÜŞÜNCESİ : 1- 06/06/1978 günlü, 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'a, 08/05/2020 günlü, 2506 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla yürürlüğe konulan ve 09/05/2020 günlü, 31122 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar'ın 2. maddesi ile eklenen Geçici 19. maddenin,
2- Anılan maddeye dayalı olarak, kendisi ile sözleşme imzalanmasının uygun görülmemesine ilişkin işlemin iptali istenilmektedir.
Anayasa'nın 70. maddesinde, her Türk vatandaşının, kamu hizmetlerine girme hakkına sahip olduğu, hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemeyeceği hüküm altına alınmış, sınırlamanın nasıl yapılacağı ise, 13. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilecektir.
Ayrıca, Anayasa'da çalışma hürriyeti ile hak ve ödevi 48. ve 49. maddelerde düzenlenmiş olup; herkesin, dilediği alanda çalışma hürriyetine sahip olduğu ve çalışmanın hem hak, hem ödev olduğu belirtildikten sonra, Devlete çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları koruma, çalışmayı desteklemek için tedbirler alma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa'nın kamu hizmeti görevlileriyle ilgili düzenlemeler içeren 128. maddesinde ise, memurların ve diğer kamu görevlilerinin yükümlülükleri için de kanunilik şartı getirildiği görülmekte olup, bu yönüyle temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması ile benzerlik taşımaktadır.
Bu bağlamda, 657 sayılı Kanun'un 48/B-2 maddesi uyarınca, kurumların istihdam edecekleri personelde bazı özel koşullar arayabilecekleri açık olmakla birlikte, Anayasa'nın 70. maddesi gereği, hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemeyecek olması karşısında, bu koşulların genel, eşit, objektif ve hizmet gereklerine yönelik olması gerektiği tartışmasızdır.
Dava konusu düzenleyici işlemle, Tarım ve Orman Bakanlığınca, 2020 yılı içerisinde, ÖSYM Başkanlığı tarafından doğrudan yapılacak merkezi yerleştirme sonuçlarına göre istihdam edilecek sözleşmeli personel alımlarında, tercih hakkı kazanmış adayların yerleştirme işlemleri kapsamında tercihte bulunabilecekleri aşamada, halihazırda kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmakta olan kişilerin, KPSS-2020/7 yerleştirme işlemleri kapsamında tercihte bulunmasının engellendiği anlaşılmış olup, söz konusu düzenlemenin, Anayasal bir hak olan kamu hizmetine girme hakkını kısıtladığı gibi, eşitlik ve hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda; Kılavuz'da öngörülen son başvuru tarihi itibarıyla ilgili mevzuatta aranan objektif koşulları taşıyan herkese başvuru hakkı tanınması gerekirken, halihazırda kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmakta olan kişilerin başvuru hakkını ortadan kaldıran dava konusu düzenleyici işlemde ve buna bağlı olarak tesis edilen bireysel işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; 06/06/1978 günlü, 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'a, 08/05/2020 günlü, 2506 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe konulan ve 09/05/2020 günlü, 31122 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar'ın 2. maddesi ile eklenen Geçici 19. maddede yer alan, "Tarım ve Orman Bakanlığınca 2020 yılı içerisinde bu Esaslar kapsamında, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı tarafından doğrudan yapılacak merkezi yerleştirme sonuçlarına göre istihdam edilecek sözleşmeli personel alımlarında, hali hazırda kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmakta olanların ataması yapılmaz." hükmünün ve anılan maddeye dayalı olarak davacı ile sözleşme imzalanmasının uygun görülmemesine ilişkin işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; duruşma için belirlenen 20/04/2022 günü davacı vekili Av. ...'ın ve davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığını temsilen Av. ...'in; Tarım ve Orman Bakanlığını temsilen Hukuk Müşaviri ...'ın geldiği görülerek, Danıştay Savcısı ...'un hazır bulunduğu halde açık duruşmaya başladı. Duruşmada hazır bulunan taraflara usulüne göre söz verilip dinlendikten ve Savcının düşüncesi alındıktan sonra duruşmaya son verilerek uyuşmazlığın esasına geçildi, dosyadaki bilgi ve belgeler de incelenmek suretiyle işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Maddi Olay :
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Ceylanpınar Tarım İşletmesi Müdürlüğü emrinde veteriner hekim olarak görev yapan davacı, Tarım ve Orman Bakanlığı emrinde veteriner hekim pozisyonuna atanmak üzere, KPSS-2020/7 yerleştirme işlemleri kapsamında müracaat ederek tercihte bulunmuş, Tarım ve Orman Bakanlığı Şırnak ili, Silopi İlçe Müdürlüğüne "veteriner hekim" olarak yerleştirilmiştir. Davacının göreve başlama talebi üzerine Şırnak Valiliği İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün 27/08/2020 günlü, 2394833 sayılı yazısı ile Tarım ve Orman Bakanlığında toplanan komisyon tarafından "halihazırda bir kamu kurum ve kuruluşunda çalıştığı" gerekçesiyle kendisiyle sözleşme imzalanmasının uygun olmadığına karar verildiği bildirilmek suretiyle anılan kadroya ataması yapılmayan davacı tarafından, söz konusu işlem ile bu işlemin dayanağı olan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'ın Geçici 19. maddesinde yer alan, "Tarım ve Orman Bakanlığınca 2020 yılı içerisinde bu Esaslar kapsamında, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı tarafından doğrudan yapılacak merkezi yerleştirme sonuçlarına göre istihdam edilecek sözleşmeli personel alımlarında, hali hazırda kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmakta olanların ataması yapılmaz." hükmünün iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
Danıştay İkinci Dairesinin 06/01/2021 günlü, E:2020/2181 sayılı kararıyla dava konusu düzenleyici işlemin yürütülmesinin durdurulması istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına; bireysel işlemin ise yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiş, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 26/05/2021 günlü, YD İtiraz No:2021/394 sayılı kararıyla davalı idarelerin itirazları kabul edilerek dava konusu işlemler bakımından yürütmenin durdurulması isteminin reddine hükmedilmiştir.
İlgili Mevzuat :
Anayasa'nın "Çalışma hakkı ve ödevi" başlıklı 49. maddesinde, "Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır." düzenlemesi yer almaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesinde sözleşmeli personel; "Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, Cumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde, ihdas edilen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir." şeklinde tanımlanmış; sözleşmeli personel seçiminde uygulanacak sınav ile istisnaları, bunlara ödenebilecek ücretlerin üst sınırları ile verilecek iş sonu tazminatı miktarı, kullandırılacak izinler, pozisyon unvan ve nitelikleri, sözleşme hükümlerine uyulmaması hallerindeki müeyyideler, sözleşme fesih halleri, pozisyonların iptali, istihdamına dair hususlar ile sözleşme esas ve usullerinin Cumhurbaşkanınca belirleneceği öngörülmüş; bu şekilde istihdam edilenlerin, hizmet sözleşmesi esaslarına aykırı hareket etmesi nedeniyle kurumlarınca sözleşmelerinin feshedilmesi veya sözleşme dönemi içerisinde Cumhurbaşkanı kararı ile belirlenen istisnalar hariç sözleşmeyi tek taraflı feshetmeleri halinde, fesih tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe kurumların sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilmeyeceği kuralına yer verilmiştir.
28/06/1978 günlü, 16330 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'ın değişik 12. maddesinde, "Sözleşmeli olarak çalıştırılacakların, ilgili kurumun saptayacağı özel koşulların yanı sıra, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (4), (5), (6), (7) ve (8) numaralı alt bentlerinde belirtilen koşulları taşımaları gereklidir."; değişik 14. maddesinde, "657 sayılı Kanunun değişik 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre çalıştırılacak sözleşmeli personelin sayısı, unvanı, nitelikleri, sözleşme ücreti ve süreleri ilgili Bakanlığın önerisi ve Devlet Personel Başkanlığının olumlu görüşü üzerine Maliye Bakanlığınca saptanır. Bu saptamaya dayanılarak ilgili Bakanın onayı ile sözleşmeli personel çalıştırılabilir...."; değişik 15. maddesinde, "Esaslara, Sözleşmeli Personel Pozisyon Unvanları ile Asgari Nitelikleri Gösterir (4) sayılı Cetvel eklenmiştir. Bu cetvelde belirtilenler dışında sözleşmeli personel pozisyonları kullanılamaz ve talepte bulunulamaz. Kurumlar, söz konusu cetvelde belirlenen asgari niteliklere, hizmetin gereği ilave nitelikler belirleyebilirler."; Ek 2. maddesinde "(Ek: 11/6/2007-2007/12251) Kamu kurum ve kuruluşları 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre;
a) Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı tarafından Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) (B) grubu puan sıralaması esas alınmak suretiyle doğrudan yapılacak merkezi yerleştirme,
b) Yazılı ve/veya sözlü sınav yapılmaksızın, KPSS (B) grubu puan sıralaması esas alınmak suretiyle ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından yapılacak yerleştirme,
c) (Değişik: 2/3/2009-2009/14799) Bu Esaslara ekli 3 sayılı cetvelde unvanları belirtilen sözleşmeli personel pozisyonlarına KPSS (B) grubu puan sırasına konulmak kaydıyla alım yapılacak her bir unvan için boş bulunan sözleşmeli personel pozisyonunun on katına kadar aday arasından ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından yapılacak yazılı ve/veya sözlü sınav başarısı sırasına göre yapılacak yerleştirme,
yöntemlerinden herhangi biri ile sözleşmeli personel istihdam edebilirler. ..." hükümleri yer almaktadır.
Hukuki Değerlendirme :
I- Dava konusu düzenleyici işlemin iptali istemi bakımından;
Anayasa'nın 49. maddesinde, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri almak devletin görevleri arasında sayılmıştır.
657 sayılı Kanun'un 4/B maddesinde sözleşmeli personelin istihdam alanı, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işler olarak belirlenmiş, personelin mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmalarına karar verileceği belirtilmiş, Kanun hükümde belirtilen diğer hususlarla birlikte istihdamına dair hususlar hakkında esas ve usulleri belirlemede Cumhurbaşkanına kanun koyucu tarafından yetki verilmiştir.
Bu çerçevede, dünyada ve ülkemizde etkili olan COVİD-19 salgınının toplum ve ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak ve bu dönemde artan işsizliğe çözüm olması amacıyla istihdam politikası çerçevesinde istisnai olarak uygulanmak amacıyla 08/05/2020 günlü, 2506 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe konulan ve 09/05/2020 günlü, 31122 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar'ın 2. maddesi ile eklenen Geçici 19. maddede yer alan, "Tarım ve Orman Bakanlığınca 2020 yılı içerisinde bu Esaslar kapsamında, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı tarafından doğrudan yapılacak merkezi yerleştirme sonuçlarına göre istihdam edilecek sözleşmeli personel alımlarında, hali hazırda kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmakta olanların ataması yapılmaz." hükmünün Anayasa 49. maddesi uyarınca, 657 sayılı Kanun'un 4/B maddesinde verilen yetki çerçevesinde, kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek düzenlendiği anlaşıldığından, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 18/11/2021 günlü, E:2021/2906, K:2021/2492 sayılı kararı da bu yöndedir.
II- Dava konusu bireysel işlemin iptali istemi bakımından;
Dava konusu edilen 06/06/1978 günlü, 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'a, 03/03/2022 günlü, 5254 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla yürürlüğe konulan ve 04/03/2022 günlü, 31768 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar'ın 1. maddesi ile eklenen Geçici 24. madde ile; Geçici 19. maddenin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar neticesinde verilen yargı kararları gereği, ÖSYM Başkanlığı tarafından doğrudan merkezi yerleştirmesi yapılıp atama işlemleri gerçekleştirilenlerin istihdamlarına devam olunacağı ve merkezi yerleştirmesi yapılıp atama işlemleri devam edenlerin durumlarının Tarım ve Orman Bakanlığınca tekemmül ettirileceği yolunda düzenleme yapılmış olması nedeniyle dava konusu düzenleyici işleme dayalı olarak davacı ile sözleşme imzalanmasının uygun görülmemesine ilişkin işlemin iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
III - Hükmedilmesi gereken vekalet ücreti bakımından;
Anayasa’nın 141. maddesinin son fıkrasında, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu hükme bağlanmıştır.
Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Usul ekonomisi ilkesi” başlıklı 30. maddesinde, hakimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu; 323. maddesinde, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücretinin yargılama giderlerinden olduğu; 326. maddesinin ilk bendinde, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği; 330. maddesinde, vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekalet ücretinin taraf lehine hükmedileceği; 332. maddesinde, yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği düzenlenmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 2. maddesinde, avukatlığın amacının; hukuki ilişkilerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamak olduğu; 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan tutarı veya değeri ifade ettiği; 168. maddesinin 3. fıkrasında ise hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınarak avukatlık ücretine hükmedileceği yolunda düzenleme yapılmıştır.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3. maddesinin 1. fıkrasında da, yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin belirlenmesinde, avukatın emeği ve çabasının, işin önemi ve niteliğinin ve davanın süresinin göz önünde tutulacağı kurala bağlanmıştır.
Bu bağlamda, yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca; avukatın vekalet ücretinin belirlenmesinde, avukatın harcadığı emek ve mesainin dikkate alınmasının yanı sıra, kişilerin hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte düzenlemelere de yer verilmemesi, harcanan emek ve çabanın çok üstünde avukatlık ücretine hükmedilerek taraflara ölçüsüz yük getirilmesinin önüne geçilmesi esas olup, konuya ilişkin olarak yüksek yargı kararları ve bu kararlar doğrultusunda mevzuatta yapılan düzenlemeler de bu ilkeyi teyit etmektedir.
Nitekim; 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin, "Seri davalarda ücret" başlıklı 22. maddesinde ".... toplamda onbeş dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda altmış dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %60’ı oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzelli dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %50’si oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzelliden fazla açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %30’u oranında avukatlık ücretine hükmedilir....." yolunda yapılan düzenlemenin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Sekizinci Dairesinin 30/05/2019 günlü, E:2019/145 sayılı kararıyla, "... seri davalarda harcanan emek ve çabanın oldukça üstünde avukatlık ücretine hükmedilerek taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirileceği, kademelendirmenin gerek dosya sayısı açısından, gerekse hükmedilecek ücretin oranı açısından başta usul ekonomisi olmak üzere, ... avukatın, hukuki yardımının karşılığı olan oran göz önüne alınarak makul bir şekilde yapılması gerekirken, seri davalarda ilk olarak 15'ten başlar şekilde ve tam ücretin %60'ı oranında avukatlık ücretine hükmedileceği şeklindeki düzenleme, hukuka ve hak arama özgürlüğüne aykırı olduğundan bu maddeye ilişkin yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne" karar verilmiştir.
Yargı kararları göz önüne alınarak hazırlanan ve 20/11/2021 günlü, 31665 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Seri davalarda ücret" başlıklı 22. maddesinde; "..... seri davalar ister ayrı dava konusu yapılsın ister bir davada birleştirilsin toplamda on dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda elli dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %50’si oranında avukatlık ücretine, toplamda yüz dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %40’ı oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzden fazla açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %25’i oranında avukatlık ücretine hükmedilir. Duruşmalı işlerde bu şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi için dosyaya ilişkin tüm duruşmaların aynı gün aynı mahkemede yapılması gerekir." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Bu çerçevede; gerek Anayasa'nın 141. maddesinde “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” şeklinde ifade edilen temel ilkeye işlerlik kazandırılması gerek Avukatlık Kanunu'ndaki vekalet ücretini avukatın emek ve mesaisine bağlayan ilke gerekse Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin yukarıda yer verilen hükmü birlikte değerlendirildiğinde, seri davalarda her bir dava için harcanan emek ve mesainin bağımsız açılan diğer davalar ile aynı olamayacağı, bu davalara ilişkin vekalet ücretinin, hakkaniyet ilke ve ölçüleri çerçevesinde, avukatın harcadığı emek ve mesaisi de göz önünde bulundurularak, adil ve kademeli bir şekilde düzenlenmesi ve böylece yargıya ve adalete erişimin önündeki engellerin kaldırılması amaçlanmıştır.
Öte yandan, literatürde; aynı veya benzer sebeplerden doğan ve aynı zamanda konuları da birbirine oldukça benzer olan, aynı davalı kişi ya da kişilere karşı açılmış bulunan davalar seri dava olarak isimlendirilmektedir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 01/06/2015 günlü, E:2015/1685, K:2015/2362 sayılı kararı ve farklı tarihlerde verdiği benzer nitelikteki kararlarda; bu ve benzeri nitelikteki davaların seri dava olduğu ve hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin de buna göre belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bu bağlamda, Dairemizde bulunan dava dosyaları incelendiğinde; işbu kararın verildiği tarih itibarıyla davacılar vekili tarafından, kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli personel olarak görev yapan davacıların, Tarım ve Orman Bakanlığında, ihraz ettikleri unvanlara uygun sözleşmeli personel pozisyonlarına atanma istemiyle başvuru yapmalarının ÖSYM Başkanlığı sistemi tarafından engellenmesine veya yaptıkları başvuruların reddine ilişkin işlemler ile bu işlemlerin dayanağı olan ve 09/05/2020 günlü, 31122 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar'ın 2. maddesi ile Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'a eklenen Geçici 19. maddede yer alan, "Tarım ve Orman Bakanlığınca 2020 yılı içerisinde bu Esaslar kapsamında, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı tarafından doğrudan yapılacak merkezi yerleştirme sonuçlarına göre istihdam edilecek sözleşmeli personel alımlarında, hali hazırda kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmakta olanların ataması yapılmaz." hükmünün iptali istemiyle açılan davaların, aynı sebepten doğduğu, aynı konuya ilişkin olduğu ve aynı davalılara karşı açıldığı, dava sayısının toplamda 10'dan fazla, 50'den az olduğu görülmekle söz konusu davaların seri dava niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, bakılmakta olan dava ile aynı istemle açılmış çok sayıda dosya bulunması nedeniyle seri dava niteliğindeki söz konusu davalar için, taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirmeyecek biçimde ve taraf vekillerinin harcadığı emek ve mesai dikkate alınarak vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, 2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Seri davalarda ücret" başlıklı 22. maddesi ile belirlenen tam ücretin %50’si oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 06/06/1978 günlü, 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'a, 08/05/2020 günlü, 2506 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe konulan ve 09/05/2020 günlü, 31122 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar'ın 2. maddesi ile eklenen Geçici 19. maddede yer alan, "Tarım ve Orman Bakanlığınca 2020 yılı içerisinde bu Esaslar kapsamında, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı tarafından doğrudan yapılacak merkezi yerleştirme sonuçlarına göre istihdam edilecek sözleşmeli personel alımlarında, hali hazırda kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmakta olanların ataması yapılmaz." hükmünün iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
2. Davacı ile sözleşme imzalanmasının uygun görülmemesine ilişkin işlemin iptali istemi yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA OYÇOKLUĞUYLA,
3. Aşağıda dökümü bulunan ve davacı tarafından yapılan ... TL yargılama giderlerinin yarısı olan ... TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına, diğer yarısının ise davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine; davalı idarelerden Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan 5,50 TL yargılama giderinin anılan davalı idare üzerinde bırakılmasına OYBİRLİĞİYLE,
4. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen ... TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere; ... TL vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine OYÇOKLUĞUYLA,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 20/04/2022 tarihinde karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dava; Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Ceylanpınar Tarım İşletmesi Müdürlüğü emrinde veteriner hekim olarak görev yapan davacı tarafından, 06/06/1978 günlü, 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'a, 08/05/2020 günlü, 2506 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla yürürlüğe konulan ve 09/05/2020 günlü, 31122 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar'ın 2. maddesi ile eklenen Geçici 19. madde ile anılan maddeye dayalı olarak kendisi ile sözleşme imzalanmasının uygun görülmemesine ilişkin işlemin iptali istenilmiyle açılmış,
Danıştay İkinci Dairesinin 06/01/2021 günlü, E:2020/2181 sayılı kararıyla dava konusu düzenleyici işlemin yürütülmesinin durdurulması istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına; bireysel işlemin ise yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiş, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 26/05/2021 günlü, YD İtiraz No:2021/394 sayılı kararıyla davalı idarelerin itirazları kabul edilerek dava konusu işlemler bakımından yürütmenin durdurulması isteminin reddine hükmedilmiştir.
Yargı kararlarının uygulanması amacıyla Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'a, 03/03/2022 günlü, 5254 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla yürürlüğe konulan ve 04/03/2022 günlü, 31768 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar'ın 1. maddesi ile eklenen Geçici 24. madde ile; Geçici 19. maddenin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar neticesinde verilen yargı kararları gereği, ÖSYM Başkanlığı tarafından doğrudan merkezi yerleştirmesi yapılıp atama işlemleri gerçekleştirilenlerin istihdamlarına devam olunacağı ve merkezi yerleştirmesi yapılıp atama işlemleri devam edenlerin durumlarının Tarım ve Orman Bakanlığınca tekemmül ettirileceği yolunda düzenleme yapılmıştır.
Yukarıda belirtilen yargısal süreç sonunda dava konusu düzenleyici işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, bahse konu düzenlemeye dayalı olarak davacı ile sözleşme imzalanmasının uygun görülmemesine ilişkin işlemde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 18/11/2021 günlü, E:2021/2906, K:2021/2492 sayılı kararı da bu yöndedir.
Açıklanan nedenlerle davanın bu kısmı yönünden de reddi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.
Başkan
Ercan AHİ
(XX) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Usul Ekonomisi İlkesi" başlıklı 30. maddesinde, hakimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu; 323. maddesinde, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücretinin yargılama giderlerinden olduğu; 326. maddesinin 1. bendinde, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği; 330. maddesinde, vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekalet ücretinin taraf lehine hükmedileceği; 332. maddesinde ise, yargılama giderlerine mahkemece re'sen hükmedileceği kurala bağlanmıştır.
Buna göre; davada avukatla temsil söz konusu ise davayı kaybeden taraf, avukatla temsil edilen diğer tarafa, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre belirlenen miktar kadar vekalet ücreti vermek zorundadır. Vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekalet ücreti taraf lehine hükmedilir.
Yargılama gideri olarak avukatlık vekalet ücretinin hesaplanması yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre yapılır. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlık Ücreti" başlıklı 164. maddesine göre avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağ veya değerdir. Kanun'un 168. maddesinin son fıkrasında ise, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı kurala bağlanmıştır.
20/11/2021 günlü, 31665 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Seri Davalarda Ücret" başlıklı 22. maddesinde; "İhtiyari dava arkadaşlığının bir türü olan seri davalar, ister ayrı dava konusu yapılsın, ister bir davada birleştirilsin, toplamda on dosyaya kadar açılan seri davalarda, her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda elli dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı %50'si oranında avukatlık ücretine, toplamda yüz dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %40'ı oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzden fazla açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %25'i oranında avukatlık ücretine hükmedilir. Duruşmalı işlerde bu şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi için dosyaya ilişkin tüm duruşmaların aynı gün aynı mahkemede yapılması gerekir." kuralına yer verilmiştir.
Her ne kadar, yukarıda yer verilen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde, ihtiyari dava arkadaşlığının bir türü olarak "seri dava" adı altında bir dava türünden bahsedilmiş ise de, gerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda gerekse İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda "seri dava" adı altında bir dava türü düzenlenmemiştir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 5. maddesinin 2. fıkrasında; "Birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açılabilmesi için bu kişilerin hak veya menfaatlerinde iştirak bulunması ve davaya yol açan maddi veya hukuki sebeplerin aynı olması gerekir." kuralı yer almaktadır.
Bu bağlamda, uyuşmazlık konusu olayın hukuki niteliği irdelendiğinde, kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli personel olarak görev yapan her bir davacı tarafından, aynı idarelere karşı, Tarım ve Orman Bakanlığında ihraz ettikleri unvanlara uygun sözleşmeli personel pozisyonlarına atanma istemiyle başvuru yapmalarının ÖSYM Başkanlığı sistemi tarafından engellenmesine veya yaptıkları başvuruların reddine ilişkin işlemler ile bu işlemlerin dayanağı olan ve 09/05/2020 günlü, 31122 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Esaslar'ın 2. maddesi ile Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'a eklenen Geçici 19. maddede yer alan, "Tarım ve Orman Bakanlığınca 2020 yılı içerisinde bu Esaslar kapsamında, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı tarafından doğrudan yapılacak merkezi yerleştirme sonuçlarına göre istihdam edilecek sözleşmeli personel alımlarında, hali hazırda kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmakta olanların ataması yapılmaz." hükmünün iptali istemiyle açılan davalar olduğu, her ne kadar aynı veya benzer sebeplerden doğan ve aynı zamanda konuları benzer olup, aynı idarelere karşı açıldığı anlaşılmakta ise de, her bir davacının durumunun ayrı olduğu, ayrı sebeplere dayalı olarak atanmama olasılığı bulunduğu gibi her birinin ayrı bir hukuki değerlendirmeye tabi olduğu açık bulunduğundan, anılan davaların seri dava olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Buna göre, aynı veya benzer sebeplerden doğmuş olsa bile aralarında maddi ve hukuki yönden bağlılık veya sebep-sonuç ilişkisi bulunmayan ve konusu aynı durumda olup ayrı kişiler tarafından benzer istemlerle açılmış olan bakılan dava (veya davaların), avukatlarının aynı olmasından hareketle seri dava olarak nitelendirilmek suretiyle hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin de buna göre belirlenmesine hukuken olanak bulunmadığından, çoğunluk kararının vekalet ücretine ilişkin kısmına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.