17. Hukuk Dairesi 2016/7325 E. , 2019/2425 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, 15.08.2008 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazası neticesinde davacının eşi ve çocuğunun içinde yolcu olarak bulundukları yabancı plakalı araçta vefat ettiklerini, davalı kurumun sorumlu olduğunu, bu nedenle 4.000,00 TL maddi 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tazminini talep etmiş ve ıslah dilekçesi ile talebini yükseltmiştir.
Davalı vekili, trafîk kazasında yaralananlara ilk yardımı yapan Sağlık Bakanlığının acil yardım giderleri talebiyle davalı büro tarafından MB 081528 numaralı hasar dosyasının açıldığı ve Sağlık Bakanlığının talepleri tedavi gideri taleplerinin karşılandığı, davacının da içinde bulunduğu yabancı plakalı aracın yeşil kart sigortacısı ile yapılan yazışmalar neticesinde, yabancı sigorta şirketi DA DİRECT, bir kısım evraklarla birlikte davacı ...’a 10.000,00-EURO ödendiğini bildirdiği, davacının tazminat alırken ibraname imzalamış ve yabancı sigorta şirketini, yabancı plakalı aracın sahip ve sürücüsünü işbu kazadan doğan tüm zimmetlerini tam ve mutlak suretle ibra ettiği, tazminat hakkı olmadığı ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının eş vefatı yönünden açılan davanın reddine, davacının oğlunun vefatı yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 17.419,60 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, fazla istem ile manevi tazminat isteminin reddine
karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destek tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-Anayasa’nın 141. maddesinde mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı açıklanmış, aynı zorunluluk 6100 sayılı HMK.nın 297.(1086 sayılı HUMK.nun 388.) maddesinde de düzenlenmiştir. Bu maddede hakimin uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm kanıtları toplaması, tartışması, bu kanıtlardan hangisine değer verdiğini, kanıtlardan hangisine değer vermediğinin nedeni, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli olduğu vurgulanmıştır. Zira ancak böyle bir yöntemin izlenmesi durumunda kararın gerekçeli olduğu kabul edilebilir. Hükmü kuran hakimin böyle bir yöntemi izlemesi halinde maddi olgularla hüküm fıkrası arasında bir bağlantı kurulmuş olabilecektir. Ayrıca gerekçe sayesinde kararın doğruluğu denetlenmiş ve davanın tarafları tatmin ve inandırılmış olacaktır. Tüm bunlardan başka adil bir yargılamanın yapıldığı sonucuna varılacaktır.
Somut olayda mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, manevi tazminat talebi yönünden hükümde gerekçe bulunmaması doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,(2) nolu bentte açıklanan nedenler ile temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 04/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.