Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2734
Karar No: 2020/284

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/2734 Esas 2020/284 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2019/2734 E.  ,  2020/284 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

    Dava, 5510 sayılı Kanun’un 56. maddesine dayalı yetim aylığını kesen kurum işleminin iptali aylığın yeniden bağlanması ve kesildiği tarih itibariyle yasal faiziyle tahsili istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kesin hüküm sebebiyle reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı, kesilen yetim aylığının yeniden bağlanması ile aksi kurum işleminin iptali ve aylığın kesildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini istemiştir.
    II-CEVAP
    Davalı Kurum, davacının yetim aylığı almakta iken boşandığı eşiyle birlikte yaşadığının tespit edildiğini, haksız ve yersiz ödemelerin istirdatı için açılan ... İş Mahkemesi"nin 2014/414 Esas sayılı davanın, Manisa 2. İş Mahkemesinin 2012/211 Esas sayılı dava kapsamında kabul edildiğini, yine davacının Manisa 3. İş mahkemesinin 2015/292 Esas sayılı davası ile aynı döneme ilişkin aynı taleple dava açtığını beyanla, davanın kesin hükme bağlı dava şartı yokluğu nedeniyle reddini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesi, açılan davanın daha önceden kesin hükme bağlanmış olması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114-i maddesi uyarınca usulden reddine karar vermiştir.
    B-BAM KARARI
    ... İş Mahkemesi"nden verilen 15.03.2018 tarih, 2017/245 Esas ve 2018/135 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili, ilk derece mahkemesi tarafından delillerin toplanmadığı, davacının, eski eşi ile fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığına ilişkin hiçbir araştırma yapılmadığı, tanıkların dinlenmediği, talebin 2017 nisan ayı sonrasına ait olduğunun belirgin olduğu bu haliyle kesin hüküm oluşturmayacağı gerekçeleriyle bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanununun 114/1-i maddesinde tanımlanan şekilde "aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış "olması dava şartıdır. Kesin hüküm, hem bireyler için hem de devlet için hukuki durumda bir kararlılık ortaya koyar. Bununla, hukuki güvenlik ve yargı erkine güven sağlandığından kamu yararı ile doğrudan ilgilidir. Hemen belirtilmelidir ki, kesin hükmün amacı; kişiler arasındaki uyuşmazlıkların kesin bir biçimde çözümlenmesidir. Bu amacın gerçekleşmesinde, hem kişilerin hem de Devletin yararı vardır. Çünkü kişiler, uyuşmazlığın kesin bir biçimde sonuçlanması için dava sırasında bütün olanaklarını kullanırlar ve dava sonucunda verilecek kararla artık, bu uyuşmazlığın sona ermesini isterler. Bu açıdan, Devletin de menfaati söz konusudur. Çünkü Devlet, mahkemelerin sınırsız bir biçimde aynı uyuşmazlık (dava) ile sürekli ve yinelenerek meşgul edilmesini istemez.
    Dava konusu uyuşmazlık hakkında kesin hüküm bulunuyorsa, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz.
    Kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de; (Yargıtay’ın da) davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi, ilk defa Yargıtay"da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) ve dahası bozmadan sonra da ileri sürülebilir. Bu bakımdan usulü kazanılmış hakkın istisnasıdır ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. O nedenle kesin hükmün varlığının, yargılamanın bir kesiminde nazara alınmamış olması diğer bir kesiminde ele alınmasını engellemez.
    Maddi anlamda kesin hükmün koşulları 1086 sayılı HUMK’nun 237. maddesinde açıklanmıştır. Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konusunun), dava sebeplerinin (vakıaların) ve taraflarının aynı olması maddi anlamda kesin hüküm oluşturur.
    6100 sayılı HMK’nun 303/1. maddesi de “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” şeklinde benzer bir düzenleme içermektedir.
    Kesin hükmün ilk koşulu, her iki davanın taraflarının aynı kişiler olması; ikinci koşulu, müddeabihin aynılığı; üçüncü koşulu ise, dava sebebinin aynı olmasıdır.
    Kesin hükmün ikinci koşulu olan müddeabih, dava konusu yapılmış olan hak, yani dava ile elde edilmek istenilen sonuçtur. Önceki dava ile yeni davanın müddeabihlerinin (konularının) aynı olup olmadığını anlamak için hakimin, eski davada verilen kararın hüküm fıkrası ile yeni davada ileri sürülen talep sonucunu karşılaştırması gerekir. Eski ve yeni davanın konusu olan maddi şeyler fiziki bakımdan aynı olsa bile, bu şeyler üzerinde talep olunan haklar değişikse, müddeabihler aynı değil demektir.
    Kesin hükmün üçüncü koşulu ise dava sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebi, hukuki sebep olmayıp, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Öyle ise; her iki davanın da dayandığı maddi vakıalar (olaylar) aynı ise, diğer iki koşulun da bulunması halinde kesin hükmün bulunduğundan söz edilebilir.
    Kesin hüküm ancak konusunu teşkil eden iddia hakkında geçerli olabilir; bu nitelikteki bir hüküm nedeniyle yeniden söz konusu edilemeyecek olan, hüküm fıkrasında karara bağlanan husustur. Zira hüküm olmayan yerde kesinlik de olamaz. Bu nedenle olumlu veya olumsuz olarak karara bağlanmamış olan bir iddia her zaman yeni bir davaya konu yapılabilir.
    İnceleme konusu davada; boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşamaya devam ettiğinin 15.10.2010 tarihli Kurum raporu ile belirlenmesi ve Kurum tarafından babadan aldığı ölüm aylığının kesilmesi sonucu, davacının, 02.09.2010 tarihinde, kesilen aylığın 25.10.2008 tarih itibariyle yasal faizi ile tahsili ile aylığın yeniden bağlanması istemi ile Manisa 2. İş Mahkemesi’ne açtığı davada, 2012/211 Esas ve 2014/39 Karar sayılı mahkeme ilamı ile davanın reddine dair verilen kararın 21. HD tarafından 12.05.2014 tarihinde onanarak kesinleştiği, yine davacının aynı taleple 15.09.2015 tarihinde Manisa 3. İş Mahkemesi’nde açtığı davanın ise, 2015/292 Esas ve 2016/127 Karar sayılı mahkeme ilamı ile kesin hüküm sebebiyle davanın reddine dair karar verildiği ve temyize gitmeksizin 25.05.2016 tarihinde kesinleştiği belirgindir. Mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki, dava sonucu itibariyle aylığın yeniden bağlanması talebini içermesi sebebiyle özellikle davacının, 2017 Nisan ayında kuruma aylığın yeniden bağlanması yönüyle başvurusu ve 13.04.2017 tarihli Kurum’un talebin reddine ilişkin cevabı yazısı üzerine bu davanın açılmış olması karşısında dava tarihi öncesi dönem yönünden kesin hükme ilişkin mahkeme kabulü isabetli ise de, dava tarihinden sonraki dönem yönünden esastan bir inceleme yapılması ve elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirdi.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, Başkan ..."in muhalefetine karşın, Üyeler ..., ..., ... ve ..."ün oyları ve oyçokluğuyla 20.01.2020 gününde karar verildi.

    KARŞI OY

    Daire çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık, açılan davanın yeni bir talep olup olmadığı ve kesin hüküm nedeniyle davanın usulden reddinin gerekip gerekmediği noktasındadır.
    Davacı, 03.09.2010 tarihli dava dilekçesi ile davalı Kurum tarafından 02.09.2010 tarihli işlemle kesilen ölüm aylığının kesim tarihi olan 25.10.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesini talep etmiş, bu dava redle sonuçlanmış ve Yargıtay"ca onanarak kesinleşmiştir.
    Kurumun 13.09.2011 tarihli dilekçesi ile davacı aleyhine açılan ve 25.10.2008-24.03.2010 tarihleri araındaki yersiz aylıkların istirdadını içeren dava, mahkemece kabul edilmiş ve bu dava da kesinleşmiştir.
    Yine davacı tarafından 14.09.2015 tarihli dilekçe ile, Kurum işleminin iptaline, kesilen aylığın 25.08.2008 tarihinden itibaren yasal fazili ile tahsili davası, mahkemece kesin hüküm nedeniyle reddedilmiş ve bu dava da kesinleşmiştir.
    Davacı eldeki dava ile, aynı taleple Kurum işleminin iptalini ve kesinlen aylığın kesilme tarihinden itibaren tahsilini talep etmiştir.
    HMK 114/i maddesinde, "Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması" dava şartı olarak belirlermiştir. 138. madde de, "Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazları hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir" denilmiştir.
    Somut davada davacının talebi, daha önce davacı tarafından açılan her iki dava ile birebir aynıdır. Yeni bir talebi yoktur. 25.08.2008 tarihinde kesilen aylığın bu tarihten itibaren yeniden bağlanması ve buna yönelik Kurum işleminin iptalidir. Yerel mahkemece, dava şartının irdilenebilmesi açısından davacıya talebini açıklatmak üzere süre verilmiş ancak davacı talebine açıklık, getirilmediğinden mahkemece yeni bir talep olduğuna dair inceleme yapılamamıştır. Dolasıyla mahkemece, daha önce aynı taleple açılan iki dava ve aynı konuda Kurumca açılan davaların kesinleşmesi nedeniyle dava şartı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
    Davacı taraf, istinaf talep ederken yine yeni bir talepte bulunmamış, bilakis önceki davalarda delillerin yanlış değerlendirildiğini savunmuştur. Bu nedenle istinaf talebi de reddolunmuştur.
    Dosya kapsamı ile davacı talebinde, daha önce kesinleşen davalardaki taleple aynı olarak Kurumun 02.09.2010 tarihli işleminin iptali işlendiği, yeni bir aylık talebi olmadığı, yerel mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının yerinde olduğu, kararın Onanması gerektiği düşüncesinden olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi