17. Hukuk Dairesi 2016/11764 E. , 2019/2417 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı ...Ş. vekili, müvekkili banka ile davadışı ... Tur. Sey. Eml. İnş. Taah.ve San. Tic. Ltd. Şti. arasında davalılardan ...ın kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, bu kredi sözleşmesine binaen tanzim edilen bono ile ilgili olarak şirket ve davalı ... hakkında kambiyo senedine dayalı icra takibi yapıldığını, ayrıca 03/10/2008 tanzim ve 23/05/2014 vade tarihli bono ile ilgili olarak davalı ... hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı ..."ın 16/05/2014 tarihinde, adına kayıtlı bağımsız bölümdeki 1/2 hissesini diğer davalı ..."ya devrettiğini, taraflar arasında yapılan satış işleminin muvazaalı olduğunun açık olduğunu, taşınmazın satış bedelinin gerçek değerine göre oldukça düşük olduğunu, devrin davalı ... hakkında başlatılacak olan takipleri ve hacizleri sonuçsuz bırakmak, taşınmazları haciz işleminden kaçırmak ve davacıyı zarara uğratmak maksadıyla muvazaalı olarak yapıldığını bu nedenlerle tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalılar usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara katılmışlardır.
Davalı ..., duruşmadaki beyanında dava konusu taşınmazı satın alan ..."nın kendisine ait bir takım borçları ödediğini, bu nedenle taşınmazın 1/2 hissesini ona devrettiğini, dava konusu taşınmazın satışının gerçek bir satış olduğunu beyan etmiştir.
Davalı ..., duruşmadaki beyanında dava konusu taşınmazın bedelinin davacıya ödendiğini, yapılan satışın gerçek bir satış olduğunu, diğer davalı ..."ın borçları nedeniyle kendisinin bazı ödemelerde bulunduğunu, bunun üzerine yakın arkadaşı olan diğer davalının kendisine taşınmazı devrettiğini beyan etmiştir.
Mahkemece, davacı tarafça sunulan 07/01/2016 tarihli haciz tutanağında, gidilen adreste borçlunun olmadığının, kapının kilitli olduğunun, bina görevlisinin beyanına göre borçlu ...ın yaklaşık 5 yıl önce taşındığının belirtildiği, haciz tutanağının bu geçici aciz vesikası olarak kabul edilemeyeceği, aciz vesikasının varlığının dava şartı olup resen nazara alınması gerektiği anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278,279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Tasarrufun iptali davaları, elinde geçici (İİK.m.105) veya kat"i (İİK.m.143) aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Bu husus davanın görülebilme koşulu olmakla birlikte aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasında ve hatta hükmün
Yargıtay"ca onanmasından (veya bozulmasından) sonra bile sunulma olanağı vardır.
Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 02.03.2005 gün, 2005/15-100-119 sayılı kararına göre, borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu takdirde aciz hali gerçekleşmiş sayılır.
Somut olayda, davacı alacaklı dava dayanağı takip dosyasında borçlu adresinde 07.01.2016 tarihinde düzenlenen haciz tutanağını sunduğu, haciz tutanağında borçlunun adresine gidildiği borçlunun taşınmış olduğu beyan edildiğinden bu sefer de boçlunun mernis adresine hacize gidildiği ve oradan da borçlunun taşınmış olduğu tutanak altına alındığı, ödeme emrinin tebliğ edildiği adresinin de aynı olması dikkate alınarak 07/01/2016 tarihli haciz tutanağının, İİK"nun 105.maddesi anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu kabul edilerek davanın esasına girilerek, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 04/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.