Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2022/1160
Karar No: 2022/4994
Karar Tarihi: 20.04.2022

Danıştay 6. Daire 2022/1160 Esas 2022/4994 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/1160 E.  ,  2022/4994 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2022/1160
    Karar No : 2022/4994


    TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVACI)

    VEKİLİ : Av. …
    II- (DAVALI)
    … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …

    DİĞER DAVALI : … Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF : 1- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
    2- …Belediye Başkanlığı
    3- …

    İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: Mersin İli, Yenişehir İlçesi, …Köyü, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında belediye hizmet alanı olarak belirlenerek tasarruf hakkı kısıtlandığından bahisle taşınmazın fonksiyonunun değiştirilerek kısıtlılığın kaldırılması, bu mümkün değil ise kamulaştırılması, bu da mümkün değil ise taşınmaz bedelinin ödenmesi istemiyle yapılan başvuruların zımnen reddine ilişkin işlemlerin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın incelenmeksizin reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 14/03/2017 tarih ve E:2016/4340, K:2017/1852 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
    1-Davalı … Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından; olayda tarafların haklılığı konusunda Mahkeme tarafından yapılan bir tespit söz konusu olmadığı, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine olanak bulunmadığı, kararın vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
    2-Davacı tarafından; davaya konu taşınmazın 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planındaki durumunun belirlenmesi beklenmeksizin yasal dayanaktan yoksun hüküm kurulduğu, davacının kısıtlılık halinden kaynaklı mağduriyetinin sürdürüleceği belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Taraflarca savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Davacının hissedarı olduğu, Mersin İli, Yenişehir İlçesi, … Köyü, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında belediye hizmet alanı olarak belirlenerek tasarruf hakkı kısıtlandığından bahisle taşınmazın fonksiyonunun değiştirilerek kısıtlılığın kaldırılması, bu mümkün değil ise kamulaştırılması, bu da mümkün değil ise taşınmaz bedelinin ödenmesi istemiyle yapılan başvuruların zımnen reddine ilişkin işlemlerin; ilgili imar planı ile kısıtlandıktan sonra aradan 5 yıldan fazla zaman geçtiği ve kamulaştırma yapılmadığı, mülkiyet hakkının kısıtlandığı, hukuka aykırı olduğu iddialarıyla iptali istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
    İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa 07.09.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 33. maddesi ile eklenen Ek Madde 1'de; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.
    Birinci fıkra uyarınca dava açılması hâlinde taşınmazın ya da üzerinde tesis edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, mahkemece; bu Kanunun 15 inci maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazın hukuken tasarrufunun kısıtlandığı veya fiilen el konulduğu tarihteki nitelikleri esas alınmak suretiyle tespit edilir ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir.
    Bu madde kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılacak dava ve takiplerde, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan ancak henüz karara bağlanmayan veya kararı kesinleşmeyen davalara bu madde hükümleri, kesinleşen ancak henüz ödemesi yapılmayan kararlar hakkında ise geçici 6 ncı maddenin üçüncü, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri uygulanır.
    Bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca ayrılması gereken yüzde iki oranındaki ödenekler, yüzde dört olarak ayrılır. İlave olarak ayrılan yüzde iki oranındaki ödenekler, münhasıran bu ek madde ile geçici 11 inci ve geçici 12 nci maddeler kapsamında yapılacak ödemelerde kullanılır. Yapılacak ödemelerin toplam tutarının ilave olarak ayrılan ödeneğin toplamını aşması hâlinde, ödemeler, en fazla on yılda ve geçici 6 ncı maddenin sekizinci fıkrası hükmüne göre yapılır." hükmüne yer verilmiştir.
    2942 sayılı Kanuna 6745 sayılı Kanunun 34. maddesiyle "Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar. Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır.” hükmünü içeren Geçici 11. madde eklenmiştir.
    … İdare Mahkemesinin E:… sayısına ve … İdare Mahkemesinin E:… sayısına kayıtlı dosyalarda, Geçici 11. maddenin; derdest olan davaların esası hakkında karar verilmesini engelleyici bir düzenleme olduğu, mülkiyet hakkı üzerindeki kısıtlamaların daha uzun sürmesine yol açtığı, yargı yetkisinin kullanılmasında genel hukuk ilkelerine uygun olmayan sınırlamalar getirildiği, bu sebeple ilgili kuralın mülkiyet hakkını, hak arama hürriyetini ve hukuk devleti ilkesini zedelediği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 5., 9., 35. ve 36. maddelerine aykırı olduğundan bahisle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş, bu başvurular üzerine Anayasa Mahkemesinin 28.03.2018 tarihli, E:2016/196, K:2018/34 sayılı kararıyla, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa 6745 sayılı Kanunun 34. maddesi ile eklenen Geçici 11. maddenin Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiştir.
    Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli, E:2016/181, K:2018/111 sayılı kararıyla da Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinin birinci fikrasının ilk cümlesi dışındaki kısımların da Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Anayasa Mahkemesince 13.10.2020 tarihli, Başvuru no:2018/25885 sayılı Yusuf Pekinsoy kararında,"Anayasa Mahkemesince 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu hükümlerine dayalı olan müdahalenin kanunilik ölçütünü taşıdığı değerlendirilmiş, ayrıca arazi ve arsaların düzenlemesi sırasında taşınmazın imar durumunun belirlenmesi yönündeki müdahalenin kamu yararına dayalı meşru bir amacının bulunduğu açıklanmıştır (Orhan Sütlü, §§ 28-31). Ölçülülük yönünden yapılan değerlendirmede ise uyuşmazlığa konu taşınmazın sağlık alanı olarak belirlenen imar durumu sonradan özel sağlık alanına dönüştürülerek taşınmazın kamu hizmeti alanına ayrılmasından vazgeçilmiş olduğu ve söz konusu müdahalenin taşınmazın özel amaçlarla kullanımını engellemediği vurgulanmıştır. Diğer taraftan başvurucunun imar planı değişikliğine karşı dava açma imkânının olduğu ve ayrıca imar durumu değiştirilinceye kadar olan dönem için başvuruya konu davada bir tazminat talebinin de bulunmadığı dikkate alınarak müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği kanaatine ulaşılmıştır. Bu sebeple müdahalenin, içerdiği kamu yararı amacı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu kabul edilmiştir (Orhan Sütlü,§§ 32-43).
    Somut başvuruda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun söz konusu olmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun, imar planı değişikliğine karşı dava açma imkânının olduğu ve ayrıca imar durumu değiştirilinceye kadar olan dönem için başvuruya konu davada bir tazminat talebinin de bulunmadığı dikkate alındığında müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği anlaşılmaktadır. Bu durumda müdahalenin içerdiği kamu yararı amacı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu değerlendirilmiştir.
    Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir." denilmiştir.
    Yukarıda anılan 13.10.2020 tarihli, Başvuru no: 2018/25885 sayılı Yusuf Pekinsoy kararında Anayasa Mahkemesi, imar planında sağlık alanında olan taşınmazın sonradan imar planında özel sağlık alanına alınması durumunda taşınmazın kamu hizmeti alanına ayrılmasından vazgeçilmiş olduğunu, söz konusu müdahalenin taşınmazın özel amaçlarla kullanımını engellemediğini, diğer taraftan başvurucunun imar planı değişikliğine karşı dava açma imkânının olduğunu, ayrıca imar durumu değiştirilinceye kadar olan dönem için başvuruya konu davada bir tazminat talebinin de bulunmadığı dikkate alınarak müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği kanaatine ulaşmıştır.
    Dosyadaki bilgi ve belgelerin, aynı taşınmazın farklı bir hissedarı tarafından açılan başka bir davada verilen davaya konu işlemin iptaline ilişkin … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyiz incelemesinin yapıldığı ve temyize konu kararın bozulduğu Dairemizin 02/02/2022 tarih ve E:2017/8327, K:2022/958 sayılı dosyasındaki veriler ile birlikte incelenmesinden; davacılara ait taşınmazın 21.01.1986 tarihli 1/1000 ölçekli imar planında park alanı, 09.03.2012 tarihli 1/1000 ölçekli imar planında rekreasyon alanı, 16/05/2008 tarihli 1/25000 ölçekli imar planında belediye hizmet alanı, 23.01.2012 tarihli 1/5000 ölçekli imar planında rekreasyon alanı, 14.02.2014 tarihli 1/5000 ölçekli imar planında belediye hizmet alanı olarak ayrıldığı ancak, Dairemizin E:2017/8327 sayılı dosyasında yapılan 14.12.2021 tarihli ara kararına davalı … Belediye Başkanlığı tarafından verilen 19.01.2022 tarihli cevap dilekçesi ve diğer davalı … Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından verilen 13.01.2022 tarihli cevap dilekçesi ve ekleri değerlendirildiğinde, dava konusu parselin … tarih ve … sayılı Mersin Büyükşehir Belediye Meclis kararı ile kabul edilen 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planında ''355 k/ha Yoğunluklu Ticaret+Konut Alanı'' olarak belirlendiğinin beyan edildiği, davalı ... Belediye Başkanlığı tarafından sunulan cevap dilekçesinde davaya konu taşınmazın 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planındaki son durumuna ilişkin açık beyan olmamakla birlikte, dilekçe ekinde bulunan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı örneğinde, davaya konu ... ada, ... parselin ''TCİK E=1.50 Yençok=54.50m (15kat)'' fonksiyonunda bulunduğu görülmektedir.
    Anayasa Mahkemesinin özel sağlık alanı ile ilgili yukarıda anılan 13.10.2020 tarihli, Başvuru no: 2018/25885 sayılı Yusuf Pekinsoy kararı gözönünde bulundurulduğunda dava konusu taşınmazın yürürlükteki 1/1000 ölçekli uygulama imar planındaki durumunun göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
    Bu durumda, davaya konu taşınmazdaki mülkiyet hakkına ilişkin kısıtlılığın devam edip etmediği hususunun tespiti için, davalı idareler tarafından davaya konu parselde yapılan imar planı değişikliğine ve yapılaşma hakkı verildiğine dair beyanlar dikkate alınarak, güncel mülkiyet durumu da belirlendikten sonra, uyuşmazlık konusu taşınmazın "ticaret+konut alanına" ayrılmasına ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği sonrasında, 1/1000 ölçekli uygulama imar planının, 1/5000 ölçekli üst kademe plana uygun hale getirilip getirilmediği, kullanım amacının imar planında ticaret+konut alanı kullanımının getirildiği imar planı değişikliğine dava açılıp açılmadığı, açılmış ise sonuçlanıp sonuçlanmadığı, yürürlükte olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planında hangi kullanım alanında kaldığı araştırılarak elde edilen sonuca göre yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
    Bu itibarla; konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
    2.Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 20/04/2022 tarihinde esas yönünden oybirliği, gerekçe yönünden oyçokluğuyla karar verildi.


    KARŞI OY (X) :
    Umumi hizmetlerin görülmesi için gerekli taşınmazların tedarik edilebilmesi için ilgili idarelere kanunlarla tanınan yetkiler bireylerin mülkiyet hakkını kısıtlamaktadır. Kamu yararı ile bireysel fayda arasında çatışma bulunduğundan demokratik toplumların hukuk sistemlerinin tümünde iki unsur arasında denge sağlanması amacı güdülmüştür. İmar işlemleri yönünden de ilgililerin mülkiyet haklarının kısıtlanması söz konusu olabilmektedir.
    Bu bağlamda ülkemizde anayasal güvence altına alınan mülkiyet hakkının sınırlanması yine aynı maddede öngörülen ilkelere bağlı kılınmıştır. İmar işleriyle ilgili olarak da bu ilkelere uygun düzenlemeler içeren 3194 sayılı Kanun ile taşınmaz mülkiyetinin kısıtlanma şekilleri ve sınırları belirlenmiştir.
    Özel mülkiyet hakkının korunması gereken temel insan hakları arasında öngörüldüğü, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verildiği, bu düzenlemelerde mülkiyet hakkına müdahalelerin olabileceğinin öngörüldüğü, ancak bu müdahalelerde kamu yararı gerekçesi, kanuni düzenleme gereği ve ölçülülük ya da orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkı ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir.
    Takdir yetkisi çerçevesinde söz konusu kamu yararı amacının gerçekleştirilmesi yönünden belirtilen fiili ve hukuki engeller sebebiyle davacıların makul ve belirli bir süre boyunca bu kısıtlamalara katlanabileceği, ancak bu sürenin uzaması hâlinde söz konusu kısıtlamaların taşınmaz malikine yüklenen külfeti ağırlaştıracağı bu durumda da kısıtlılık süresinin uzamasına bağlı olarak davacının kısıtlanmadan doğan zararının tazmini istemiyle dava açılabileceği, kısıtlılık iddiasının bu davanın konusunu oluşturacağı, idarenin tasarrufları nedeniyle oluşan bu zararları ödemesinin hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğu hususu izahtan varestedir.
    Davacının davalı idarelere yaptığı başvurular temelde, taşınmazın kullanım amacı dışına çıkarılması ya da kamulaştırılması kapsamındadır. Ancak davacının, davalı belediyeye yaptığı başvuruya verilen cevapta, dava konusu taşınmazın fonksiyonu yönünden değerlendirme yapılmaksızın zımnen reddedildiği görüldüğünden, dava konusu plan değişikliği isteminin reddine ilişkin işlem hakkında mahkemece, belirlenen fonksiyon yönünden plan değişikliğinin şehircilik ve planlama ilkeleri, kamu yararı, planda öngörülen nüfus, yoğunluk ve donatı dengesi yönlerinden incelenerek karar verilmesi gerekmektedir.
    Bu durumda, İdare Mahkemesince, taşınmazlarda imar planı değişikliği yapılmasının mümkün olup olmadığı hususunda varılacak olan sonuca göre dava konusu taşınmazın kamulaştırılması istemiyle yapılan başvuru hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
    Bu itibarla, davacının plan değişikliği istemi hakkında yeterli ve gerekli inceleme yapılmaksızın verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamakta olup, kararın düzeltilmesi isteminin kabul edilerek Mahkeme kararının belirtilen gerekçe ile bozulması gerektiği oyuyla, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi