14. Hukuk Dairesi 2015/10289 E. , 2018/2533 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 20.03.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... (Hazine) vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı, 101 ada 15 parsel lehine, geçit hakkı talep etmiştir.
Davalı Maliye Hazinesi vekili, öncelikle davanın husumetten, esasa girileceksede esastan reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın, davalı hazine yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı ... Belediyesi yönünden kabulü ile davacı adına tapuda kayıtlı bulunan ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, ... Mevkiinde kaim 101 ada 15 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalı ... Belediyesi adına kayıtlı bulunan ... İli, ... İlçesi, ... ..., 373 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinden dosyada bulunan fen bilirkişileri ... ve ..."in 01.04.2014 tarihli krokili ek raporlarında 1 numaralı güzergah üzerinde kırmızı renkle boyalı "A" harfi ile gösterilen 270,53 m²"lik kısım üzerinde geçit hakkı kurulmasına karar vermiştir.
Hükmü, davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır..
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır.
Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3m) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artırarak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "irtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Somut olayda, davacının 101 ada 15 parsel sayılı taşınmazı yararına geçit kurulan ve kroki ile raporda pembe renkli 1. güzergah olarak gösterilen 373 ada 1 parsel sayılı taşınmazdan kurulan geçit yerinin dere üzerinden geçirilmesi suretiyle kurulmuş olması geçit yerlerinin kesintisiz olarak genel yola bağlanmasını amaçlayan "kesintisizlik ilkesini" zedelediği görülmektedir. Dere yatakları kural olarak devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerdendir ve bu özelliği itibariyle de kamu malıdır. Kamu malı olan bir yerin, kişinin özel yararlanmasına terki olanaklı değildir. Geçit davalarında amaç yol ihtiyacı içinde bulunan bir taşınmazın genel yola ulaşımını kesintisiz olarak sağlanmaktır. Dere yatağı tapuya tescil edilmiş bir yer de olmadığından kesintisizlik ilkesi ihlal edilmiş olur. Bu nedenle mahkemece dava konusu taşınmazın geniş paftası getirtilerek genel kadastral yolla bağlantısını sağlayacak farklı alternatifler araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
02.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.