23. Hukuk Dairesi 2016/290 E. , 2018/4290 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalı hakkında, faizi ile birlikte toplam 9.580,01 TL tutarındaki aidat alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile % 40’dan aşağı olmak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 30.06.2000 tarihli genel kurul kararına dayalı olarak kooperatife peşin bedelli üye olduğunu, takibe konu aidattan sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, kooperatif üyesi olan davalının aidatlarını tam ve eksiksiz olarak ödemesi gerektiği, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42. maddesi hükmü uyarınca kooperatife ait bağımsız bir bölümün genel kurul karar olmaksızın satılması, iş karşılığı verilmesi veya devredilmesi gibi işlemlerin geçerli olmadığı, aksi yöndeki uygulamaların eşitlik ilkesine aykırı olduğu, 30.06.2000 tarihli genel kurul kararının davalıyı aidat ödeme yükümlüğünden kurtarmayacağı, davalı tarafın ödeme savunmasında da bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline 8.400,00 TL asıl alacak üzerinden takibin aynen devamına, asıl alacağın % 20’si oranındaki icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı kooperatif vekili temyiz etmiştir.
1) Takip tarihinde yürürlükte bulunan yasal düzenleme (İİK"nun 67. md.) uyarınca, asıl alacağın % 40"ından aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekmekte ise de, mahkemenin bozmadan önceki 14.03.2013 tarihli ilk kararında davacı kooperatif yararına asıl alacağın % 20"si kadar icra inkar tazminatına hükmedilmiş olup davacı kooperatifçe temyiz edilmeyen hüküm bu yönden davalı yararına kesinleşmiştir.
Bu açıklamalara, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı kooperatif vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacı kooperatifin 18.04.2010 tarihli genel kurul kararı gereğince davalıdan aidat talebinde bulunduğu, davalının ise 30.06.2000 tarihli genel kuruluna kararına istinaden kooperatif inşaatının yapım işini yüklenen dava dışı ... Ltd. Şti’den hisse satın alarak peşin ödemeli ortak olduğunu savunmuştur.
Davacı kooperatifin 30.06.2000 tarihli genel kurulunda kooperatif inşaatının yapım işinin dava dışı ... Ltd. Şti"ye verilmesi, kooperatifin borcunu ödeyememesi halinde
şirket tarafından istendiğinde yapım karşılığı şirkete (B) tipi üyelik verileceği, bu üyeliklerin şirket tarafından 3. kişilere devri halinde, yükümlülüklerin şirket tarafından yerine getirileceği, (B) tipi üyelerin kat farkı, elektrik, su, doğalgaz, sayaç ve katılım payları dışında herhangi bir ücret ödemeyecekleri kabul edilmiştir. 28.06.2002 tarihli genel kurulda da (B) tipi üyeliklerin şirkete verilmesinin uygun olduğu kabul edilmiştir.
Davalı ile dava dışı şirket arasında yapılan sözleşme ile davalının (B) tipi üyelik devraldığı ve kooperatife ortak olarak kabul edildiği dosya kapsamı ile de sabittir.
Dava dışı ...’a, 30.06.2000 tarihli genel kurul kararı ile yaptığı iş karşılığı hak ediş yerine kooperatif hissesi satma hakkı verilmiş olmasına göre, yüklenici ...’ın kooperatife ne kadar hisse karşılığı iş yaptığının tespit edilmesi ve sonuç itibariyle davalıya devrettiği hisse karşılığı kooperatife iş yapıp yapmadığının saptanması gerekir. Bu hususta gerekirse uzman bilirkişilerden rapor alınarak ve kooperatif kayıtları da incelenerek yüklenici ...’ın kaç hisse devrettiği ve bunun karşılığında ne kadar iş yaptığı açık şekilde ortaya çıkarıldıktan sonra davalının savunmasını dayandırdığı genel kurul kararının iptal edilmediği de göz önünde bulundurularak, davalının peşin ödemeli ortak olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre, takip talepnamesinde yıllık % 120 temerrüt faiz uygulanması talep edilmiş olup, bu oran, takip tarihinden sonra yürürlüğe giren ve Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanun"un 7. maddesi hükmü uyarınca görülmekte olan davalarda da uygulanması gereken, TBK"nın 120/2. maddesi hükmüne aykırıdır. Ayrıca, mahkemenin bozmadan önceki 14.03.2013 tarihli ilk kararında, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiş olup davacı kooperatifçe temyiz edilmeyen hüküm bu yönden davalı yararına kesinleşmiştir. Bu hususlar gözetilerek takibin takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına karar verilmesi gerekirken aynen devamına karar verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı kooperatif vekilinin tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davacıdan alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.09.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.