10. Hukuk Dairesi 2019/1182 E. , 2019/2032 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi
Dava, ödeme emri iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı kurum avukatınca istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf isteminin kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davacı avukatı tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, kendisine gönderilen ödeme emirlerinin iptalini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum, söz konusu ödeme emirlerinin davacının sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece davanın kabulüne karar verilerek, söz konusu ödeme emirlerinin iptaline dair hüküm kurulmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi ... . Hukuk Dairesince; ödeme emirlerinin davacıya 10.03.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacının işbu davayı 18.03.2016 tarihinde açtığı dikkate alındığında 7 günlük hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle yerel mahkemenin kararı ortadan kaldırılarak davanı reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, söz konusu ödeme emirlerini 11.03.2016 tarihinde tebliğ aldığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosya kapsamı incelendiğinde, asıl borçlu dava dışı anonim şirketin borçları nedeniyle kendisine gönderilen ödeme emirlerinin iptali için açılan işbu davada, ödeme emirlerinin 10.03.2016 tarihinde tebliğ edildiği ve davanın açıldığı 18.03.2016 tarihi dikkate alındığında, yedi (7) günlük hak düşürücü süre geçtiği için davanın reddine ilgili Bölge Adliye Mahkemesince karar verildiği anlaşılmış ise de, söz konusu hüküm yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur.
6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde, ilgili şirketin adı yazılıp alt kısmına davacının adı yazılmak suretiyle düzenlenen ödeme emri tebliğ evrakının işyerinde daimi çalışan imzasına tebliğ edildiği, tebliğ evrakındaki adresin dava dışı şirketin işyeri adresi olduğu, davacının mernis ya da ikamet adresi olmadığı belirgin olduğundan, söz konusu tebliğin usulüne uygun olmadığı ve davacının 11.03.2016 tarihinde tebliğden haberdar olduğunu bildirmesi karşısında, davanın esasına girilerek hasıl olunacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.