4. Hukuk Dairesi 2016/6985 E. , 2017/5318 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/11/2011 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/02/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Davacı, davalının 24/03/2011, 22/09/2011, 27/09/2011, 01/11/2012, 18/07/2011 ve 26/07/2010 tarihlerinde mahkemelere vermiş olduğu dilekçelerinde yer alan sözlerinin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu iddia ederek, uğradığı manevi zararın ödetilmesi talebinde bulunmuştur.
Davalı, yasal dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden, davacı ve vekilinin evli olup, davalının çalıştığı şirkete karşı açılacak davalarda vekilliğini üstlendikleri, işçi alacaklarına ilişkin davaların davalı lehine sonuçlandığı, davacıların bu davalar sonucunda 16.850,78-TL’yi 15/07/2010 tarihinde tahsil ettiği, davalının durumu haricen öğrendiği, davacının 23/07/2010 tarihinde davalının banka hesabına 8.324,54-TL ödeme yaptığı ve tahsil edilen paranın kalanını hapis hakkını kullanarak vekalet ücreti olarak alıkoyduğu, bunun üzerine davalının vekil tayin ettiği Avukat ... ve Avukat ...’ı vekaletten azlettiği ve ihtarname ile davacıdan ücret sözleşmesine göre yaptığı kesintileri kalem kalem ayrıntısı ile bildirmesini ve hiç bir açıklama yapmadan fazladan yaptığı kesintileri hesabına havale etmesini talep ettiği, ayrıca Savcılığa ve İstanbul Barosuna konu hakkında şikayette bulunduğu, davacının vekalet ücretinin tahsili istemine ilişkin dava açtığı, bu davada davacının uhdesinde 7.523,24-TL kaldığı, her üç dosyada vermiş olduğu vekalet hizmeti nedeniyle talep edebileceği ücret toplamının 6.579,89-TL olduğu, uhdesinde kalan ücretin düşülmesi ile fazladan 763,85-TL’nin davacıda kaldığı anlaşılmakla açılan davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır
Yine, davalının şikayeti üzerine Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 15/05/2012 tarihli Olur’u ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun 166/1 maddesi gereğince yasal hapis hakkını kullanarak vekalet ücreti ve masraf alacağına karşılık parayı uhdesinde tuttuğu gerekçesiyle davacı hakkında kovuşturma izninin verilmediği, ancak İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nun davacı avukat hakkında disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına dair kararının, davalının itirazı üzerine Türkiye Barolar Birliğince avukatın fazla vekalet ücreti almış olduğu, müvekkiline hesap verme yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği gerekçesiyle kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
İddia ve savunma hakkının üstünlüğü ilkesi gereğince, davanın görülmesi sırasında tarafların veya avukatlarının mahkemeye sundukları dilekçeler, deliller veya yaptıkları açıklamalar savunma sınırlarını aşmadığı takdirde, Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi kapsamında değerlendirilemez ve haksız eylem olarak nitelendirilemez.
Taraflar arasındaki olayların akışı, davalı beyanlarının amacı, kullanıldığı yer ve ifade ediliş tarzı dikkate alındığında, davalının mahkemelere vermiş olduğu dilekçelerinde yer alan sözlerinin davacının kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilemeyeceği, iddia ve savunma dokunulmazlığı sınırları içerisinde kaldığı sonucuna varılarak istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile bir bölümünün kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.