13. Hukuk Dairesi 2015/39133 E. , 2017/3007 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmasız, davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı ...vekili avukat ... ile davacı vekili avukat ... gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı şirket ile aralarında 2 yıl süreli olarak yapılan sözleşmede, konumunun üst düzey yönetici olarak belirlenerek, ""... Hukuki, mali, vergisel, iktisadi olmak üzere her türlü iş ve işlemlerin yönetici tarafından gerçekleştirileceği, bunun engelleyen ya da aşan uygulamaların sözleşmenin haklı fesih sebebi olduğu, şirketin bu düzenlemeye aykırı karar alamacayağının"" kararlaştırılmış olduğunu, ancak davalının bu düzenlemeye aykırı davranarak şirketin organizasyon yapısında değişiklik yaparak yeni bir genel koordinatör ve genel müdür atamak suretiyle kendisine tanınan genel müdürlük ve tek yetkili olma hakkının kısıtlanarak çalışma alanı serbestisine müdahale edilmesi üzerine iş bu sözleşmesini 08.04.2010 günlü istifa dilekçesi ile sona erdirmek zorunda kaldığını ve sözleşmede öngörülen ""şirketin çalışma alanı ve serbestisine müdahale edilmesi sebebiyle yöneticinin sözleşmeyi feshetmesi halinde şirket tarafından yöneticiye 180.000,00 TL ödenecektir"" şeklindeki düzenlemeye istinaden... 37. Noterliğinden keşide edilen 07.05.2010 günlü ihtarname ile sözkonusu cezai şartın ödenmesi talep edilmiş ise de herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle şimdilik 10.000 TL cezai şartın davalıdan faiziyle birlikte tahsilini istemiş, 05.11.2012 tarihli ıslah dilekçesi talebini 180.000 TL"ye artırmıştır.
Davalı şirket vekili, dosyaya ibraz edelin sözleşmenin müvekkil şirketin yetkilileri tarafından imzalanmadığını, 05.01.2010 tarihinde işe başlayan davacının kendi isteği ile 08.04.2010 tarihli dilekçesi ile istifa ederek işten ayrıldığını, cezai şartın talep edilebilmesi için sözleşmenin yazılı olarak haklı nedenle feshedilmiş olması gerektiğini, oysa iş bu sözleşmesi davacı tarafından feshedilmemiş olup, şirketteki görevinden kendi isteği ile istifa etmiş olduğunu, istifa dilekçesinde belirtilen şirketin organizasyon yapısında yapılan değişiklik nedeniyle, yeni atanan genel koordinatör ve genel müdürün kendisine tanınan genel müdürlük ve tek yetkili olma hakkının kısıtlanarak çalışma alanı serbestisine müdahale edildiği iddiasının davacı tarafından ispatlanması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği saptaması yapılıp, sözleşmede kararlaştırılan 180.000 TL cezai şart alacağından Türk Borçlar Kanunu 182/son maddesi gereğince %30 hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle 126.000 TL"nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının temyiz itirazlarının incelemesine gelince; Taraflar arasında düzenlenen 26.02.2010 tarihli sözleşmenin Vll.2. maddesinde yöneticinin sözleşmeyi feshi halleri ve müeyyidesi düzenlenmiş olup, buna göre " çalışma alan ve serbestisine müdahale edilmesi halinde, yöneticinin sözleşmeyi feshetmeye karar vermesi durumunda, şirketlerin, yöneticiye 180.000 TL ceza-i şart tutarında ayrı bir tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği " karar altına alınmıştır.
Mahkemece, davacının sözleşmeyi haklı nedenlerle fehsettiği kabul edilmiş ancak ceza-i şarttan takdiren % 30 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak neticeden 126.000,00 TL cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kural olarak sözleşme serbestisi ilkeleri çerçevesinde taraflar ceza-i şart miktarını tayinde serbesttir. Sözleşmede düzenlenen cezai şart ödeneceğine ilişkin hüküm, taraflarca itiraz edilmeksizin imzalanmış olmakla ve aksi yönde yasa hükmü de bulunmamakla sözleşme serbestisi ilkesi gereğince geçerlidir ve sözleşmenin taraflarını bağlar. Davalı tacir olup, ticari olarak mahfına neden olmayacak cezai şarttan indirim yapılamaz. Mahkemece cezai şarta ilişkin talep yönünden davanın tümden kabulü gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm temyiz itirazlarının reddine (2) nolu bentte açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 1480,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan, 27,70 harcın istek halinde davacıya iadesine, 6.455,06 TL. kalan harcın davalıdan alınmasına HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.