Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2019/4743
Karar No: 2022/2958
Karar Tarihi: 21.04.2022

Danıştay 8. Daire 2019/4743 Esas 2022/2958 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2019/4743 E.  ,  2022/2958 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2019/4743
    Karar No : 2022/2958

    Temyiz İsteminde Bulunan (Davalılar) : 1- …İdaresi Genel Müdürlüğü
    Vekili : Av. …
    2- …Belediye Başkanlığı
    Vekili : Av. …
    3- ……Belediye Başkanlığı
    Vekili : Av. …
    4- … Bakanlığı
    Vekili : Av. …
    Karşı Taraf (Davacı) : …Şirketi
    Vekili : Av. …
    İstemin Özeti : …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
    Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
    Danıştay Tetkik Hakimi : …
    Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
    Dava, davacı şirketçe sigortalanan işyerinin 8 - 9 Eylül 2009 gününde yağan yağışlar sonrasında Ayamama deresinin taşması nedeniyle oluşan selde hasara uğraması üzerine uğranıldığı öne sürülen ve sigortalısına ödenen 40.408,18.-TL maddi zararın rücuan tazmini istenilmektedir.
    İdare Mahkemesince, "8 eylül 2009 salı günü bölgede başlayan aşırı yağmur nedeniyle meydana gelen sel felaketinden kaynaklandığı bu nedenle afetin etkisine %30 oranında bir etki isnat olunabileceğine" ilişkin bilirkişi görüşüne ilaveten davaya konu zararın oluştuğu …No:…adresindeki Halkalı …pafta, …parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın ruhsata aykırı ve kaçak yapı niteliğinde bulunduğu, söz konusu yapı hakkında yapı tatil tutanakları düzenlenerek yıkım kararı bulunduğu da dikkate alındığında, söz konusu zararının %30'luk kısmından davalı idarelerin sorumlu olmadığı, davacının oluşan toplam 40.408,18 TL maddi zararının; (%25) kusur oranına isabet eden 10.102,04 TL'sinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi, (%25) kusur oranına isabet eden 10.102,04 TL'sinin İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü, (%10) kusur oranına isabet eden 4.040,82 TL'sinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, (%10) kusur oranına isabet eden 4.040,82 TL'sinin Küçükçekmece Belediye Başkanlığı tarafından tazmini gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
    Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
    3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında; ilgililerin, işyeri açma ve çalışma ruhsatı adlı belgeye dayanarak işyeri açabileceği belirtilmiştir.
    10/08/2005 tarih ve 25902 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 10. maddesinde, işyerlerinin depo olarak kullandıkları yerlerin işyeri açma ve çalışma ruhsatında gösterileceği; 6. maddesinde, yetkili idareden usulüne uygun işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan açılan işyerlerinin yetkili idarelerce kapatılacağı" kuralına yer verilmiştir.
    3194 sayılı İmar Kanunu'nun 31. maddesinde; inşaatın bitme gününün, kullanma izninin verildiği tarih olduğu, kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapıların, izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmayacakları, ancak kullanma izni alan bağımsız bölümlerin bu hizmetlerden istifade ettirileceği kuralına yer verilmiş, 32. maddesinde de, ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak başlanan yapılar hakkında düzenlemeler yapılmıştır.
    İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
    İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
    Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle "bilirkişi" konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." kuralı yer almaktadır.

    Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
    Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddesinde "Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir." hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği ya da yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı da açıktır.
    Dava dosyasının incelenmesinden, 8 - 9 Eylül 2009 tarihleri arasında İstanbul genelinde yağan yoğun yağmurlardan dolayı Ayamama deresi taşması sonucu, davacı şirketin sigortaladığı iş yerinin sular altında kalması nedeniyle oluşan zararlar için davacı şirket tarafından sigorta poliçesinde yer alan kurallar çerçevesinde 40.408,18-TL hasar bedeli sigortalısı olan işyeri sahibine 16/11/2009 tarihinde ödenmesi sonrasında, söz konusu zararın oluşmasında hizmet kusurları bulunduğundan bahisle 10/06/2010 tarihinde Küçükçekmece Belediye Başkanlığı'na, 04/06/2010 tarihinde İSKİ Genel Müdürlüğü'ne, 19/07/2010 tarihinde Mülga Bayındırlık ve İskan Bakanlığına (Çevre ve Şehircilik Bakanlığına) bila tarihli dilekçe ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na başvuruda bulunularak, zararının tazminini talep edilmiş, Anılan başvurular; Küçükçekmece Belediye Başkanlığı'nın …tarih ve …sayılı; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın …tarih ve …sayılı; Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın …tarih ve …sayılı; yazılarıyla reddedilmesi üzerine davacının sigortalısına ödediği 40.408,18.-TL hasar bedelinin davalı idarelere yapılan başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle 25/08/2010 tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
    Uyuşmazlık konusu olayda mahkemece yaptırılan 28/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda; “Ayamama Deresinin akışının yaklaşık %66’sını oluşturan İkitelli istasyonu alanına düşen yağışın 100 yıllık yağışın 2 katı olması sebebiyle meydana gelen yağışın Afet boyutuna ulaştığı” bilgisi bulunduğu, meydana gelen olayın bir sel felaketi olduğu tüm belge ve bilgiler ile sabit olduğu, zira bu konuda dosyada birçok farklı kaynaktan bilgi ve belge bulunduğu, ancak kamu idarelerin sorumluluğunun sadece sel felaketinin oluşumundaki rolü olarak değil aynı zamanda meydana gelebilecek felaket kapsamındaki zararın en aza indirilmesi açısından rolü olarak değerlendirilmesinin gerekli olduğu, örneğin deprem ele alındığında, depremin afet olmasına karşın tüm projelerde deprem hesaplarının yapılmasınının takibinin idarelerin sorumluluğunda olduğu, başka bir açıdan depremin olma olasılığına karşı depreme gerekli tedbirler alma ve alınmasını teşvik etmekte gene idarelerin görevi olduğu, deprem sonrası her türlü işlemler, tespitler de gene pek çok kamu idareleri ile ilgili bir sorumluluk tanımları kapsamında olduğu, sel felaketi öncesinde ve sonrasında da anayasal olarak idarelerin vatandaşın barınma, can ve mal güvenliği kapsamında sorumluluklarının bulunduğu, bu nedenle sel felaketinin oluşumunda idare eylemlerinin seli oluşturduğunu iddia etmek uygun olmayıp, meydana gelen olayın bir SEL felaketi olduğunun aşikâr bulunduğu, meydana gelen sel felaketinin oluşmasında idarelere bir kusur verilmesinin düşünülemeyeceği ...idarelerin meydana gelen felaketin etkilendiği alanları yaşama alanı olarak oluşturması kapsamında gerekli ön tedbirleri almadığı, yapıların iskanlı ruhsatlı olarak inşa edildiği, bu bölgelere özel önlemler kapsamında projelendirme, projelerde bölge özeline uygun ek evrak,rapor, inceleme vb.önleyici ve geliştirici bilgi ve belgeler talep etmediklerinin görüldüğü, sel felaketi yaşanma olasılığı olan yerlerin güvenliğini sağlaması, bu bölgelerin yaşam alanı haline getirilmesi kapsamında gerek yerel belediyesi gerekse de üst planları yapan ve onaylayan büyük şehir belediyesinin yukarıdaki kamu ile ilgili mevzuat hükümleri kapsamında hizmet kusurları olduğu, Ayamama Deresi taşma olayının 8 eylül 2009 salı günü bölgede başlayan aşırı yağmur nedeniyle meydana gelen sel felaketinden kaynaklandığı bu nedenle afetin etkisine %30 oranında bir etki isnat olunabileceği, oluşan hasardan ötürü İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne %25, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü'ne %25, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na %10, Küçükçekmece Belediyesi'ne %10 oranlarında bir kusur isnadının mümkün olduğu," yolunda görüş ve kanaat belirtilmiştir.
    Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri incelendiğinde, yapı kullanma izni verilmeyen ve/veya alınmayan yapıların, izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmayacakları, işyeri açma ve çalıştırma izni olmayan işyerlerinin faaliyette bulunamayacakları açıktır.
    Ancak, söz konusu izinler bulunmamasına rağmen davacı şirketin sigortalısının davalı idareler tarafından sunulan kamu hizmetlerinden faydalandığının anlaşılması halinde, davalı idarelerin olay nedeniyle meydana gelen zararın tamamına katlanmasını beklemek, yasal zorunluluk nedeniyle alınması gereken ruhsatları almayan davacı sigortalısının kusurlarının göz ardı edilmesi anlamına gelecektir. Bu durum ise, yukarıda aktarılan Anayasa kuralına, hukukun genel ilkelerine ve hakkaniyete aykırı sonuçları doğuracağından davacının (sigortalının) da olayda davalı idareler ile birlikte müterafik kusuru olduğunun kabulü gerekecektir.
    Bu itibarla, uyuşmazlıkta davacı sigortalısının işyeri olarak faaliyette bulunduğu ……No:…adresindeki Halkalı …pafta, …parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın ruhsata aykırı ve kaçak yapı niteliğinde olduğu, söz konusu yapı hakkında yapı tatil tutanakları düzenlenerek yıkım kararı bulunduğu, işyeri açma ve çalışma ruhsatının bulunmadığı açık olup davacı sigortalısına kusur izafe edilmeden, davacı sigortalısına ait bu kusurun, doğal afet etkisi olan %30'luk kısım ile birlikte değerlendirilerek davacı sigortalısına ayrıca kusur izafe edilmeden zararın tamamının davalı idarelerce tazmin edilmesi gerektiğine ilişkin anılan kararda hukuka uyarlık bulunmadığı, İdare Mahkemesince davacı sigortalısının davalı idareler ile birlikte müterafik kusur durumunu gösterir ek bilirkişi raporu alınarak yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
    Açıklanan nedenlerle; …İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere,21/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi