Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2022/1081
Karar No: 2022/5142
Karar Tarihi: 21.04.2022

Danıştay 6. Daire 2022/1081 Esas 2022/5142 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2022/1081 E.  ,  2022/5142 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2022/1081
    Karar No : 2022/5142


    TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVACI) …
    VEKİLİ : Av. … II- (DAVALI) … Belediye Başkanlığı - …
    VEKİLİ : Av. …
    DİĞER DAVALI : … Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …
    KARŞI TARAF : 1- … Belediye Başkanlığı
    2- … Belediye Başkanlığı
    3- …
    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: İstanbul ili, Ümraniye ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … sayılı parselde yer alan taşınmazın 1/1000 ölçekli Ümraniye Revizyon Uygulama İmar Planında kısmen "Park Alanı", kısmen de "Yol Alanı" fonksiyonuna ayrıldığı halde kamulaştırılmayarak mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmaz bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00-TL'nin (Islah edilmiş haliyle 518.500,00) dava açma tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, Danıştay Altıncı Dairesinin 17/10/2018 tarihli, E:2017/7968, K:2018/228 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmesi üzerine, davacılar tarafından yapılan bireysel başvuru neticesinde, Anayasa Mahkemesinin 31/12/2020 tarih ve E:2018/14970 başvurulu kararı ile Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ve ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi üzerine yeniden yapılan yargılamada … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; davalı Ümraniye Belediye Başkanlığı yönünden "Dava konusu taşınmazın kısmen park alanı ve kısmen yol olarak planlandığı ve bu planlamanın üzerinden beş yıldan fazla bir süre geçtiği halde kamulaştırmasının yapılmadığı, dava konusu parsellerin ana arter yollara cephesi bulunmadığından kamulaştırılmalarına ilişkin sorumluluğun İlçe Belediyesine ait olduğu" gerekçesiyle, 23/05/2016 tarihinde mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan 10/06/2016 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınabilir nitelikte bulunarak davanın kabulüne; İstanbul Belediye Başkanlığı yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İdari Dava Dairesince verilen kararda ;
    Davacının istinaf başvurusu yönünden; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 2. fıkrakanunda sayılan kaldırma nedenlerinin bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
    Davalı idarelerden Ümraniye Belediye Başkanlığı'nın istinaf başvurusu yönünden; dava konusu taşınmaza yönelik aynı istemle ilk olarak adli yargıda dava açıldığı ve adli yargıda görev ret kararı verilmesinin üzerine görülmekte olan davanın açıldığı, 23/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda bilirkişilerce taşınmaz değerinin, idari yargıdaki dava açma tarihi dikkate alınarak hesaplandığı ancak, taşınmaz değerinin adli yargıda dava açma tarihi olan 29/12/2011 tarihi itibarıyla belirlenmesi gerektiği belirtilerek, dosyada bulunan ve … Asliye Hukuk Mahkemesince alınan bilirkişi raporu ile bakılan davada yaptırılan bilirkişi raporu ve dosya bir bütün olarak incelenmiş, nihayetinde, Bilecik 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (Doğrusu… Asliye Hukuk Mahkemesi) yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan bilirkişi raporunun, taşınmazın ilk dava açma tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün unsurları taşıdığı, söz konusu bilirkişi raporunun görülmekte olan davada esas alınabileceği sonucuna varılmıştır.
    Belirtilen gerekçelerle, Ümraniye Belediye Başkanlığı tarafından yapılan istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kararın, "Davacının maddi tazminat isteminin Ümraniye Belediye Başkanlığı yönünden kısmen kabulüne, davacının uğramış olduğu zararın 100.000,00-TL'sinin davanın açıldığı 26/02/2015 tarihinden itibaren, 159.250,00-TL'sinin ise davacının ıslah dilekçesinin davalı idareye tebliğ tarihi olan 21/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Ümraniye Belediye Başkanlığı tarafından davacıya ödenmesine" ilişkin kısmının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile davacının taşınmazdaki hissesine karşılık gelen (366.000,00-TL/2=) 183.000,00-TL'nin taşınmazın tapuda devri esnasında mülkiyet bedeli yerine geçmek üzere 100.000,00 TL'sinin adli yargı dava açma tarihi olan 29/12/2011 tarihinden, miktar artırımına tabi tutulan 83.000,00-TL'sinin ise ıslah tarihi olan 01/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Ümraniye Belediye Başkanlığınca davacıya ödenmesine, fazlaya dair talep yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
    Davalı idarelerden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin istinaf başvurusu yönünden ise; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca yapılan istinaf başvurusunun kabul edilerek lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine karar verilmiştir.
    TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
    1- Davacı tarafından; istinaf talebinin kısmen kabulü yolundaki kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, açıklanan ve re'sen tespit edilecek nedenlerle Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
    2- Davalı Ümraniye Belediye Başkanlığı tarafından; bakılmakta olan davanın İdare Mahkemesinin görevine girmediği, kamulaştırmasız el atma davalarında hükmedilen tazminat karşılığı olarak idare lehine taşınmazın tapudan ferağı veya tapuya tescilinin gerektiği, hükme esas alına bilirkişi raporunda taşınmazın değerinin abartılı tespit edildiği belirtilerek, açıklanan ve re'sen tespit edilecek nedenlerle Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:

    MADDİ OLAY :
    Davacının hissedarı olduğu, "İstanbul ili, Ümraniye ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … sayılı parselde yer alan taşınmazın 1/1000 ölçekli Ümraniye Revizyon Uygulama İmar Planında kısmen "Park Alanı", kısmen de "Yol Alanı" fonksiyonuna ayrıldığı halde kamulaştırılmayarak mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle ilk olarak 29/12/2011 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesinde … esasa kayıtlı açılan davanın görev yönünden reddi üzerine, aynı gerekçeyle taşınmaz bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00-TL'nin dava açma tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinde; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmü yer almaktadır.
    Aynı Kanununun 11. maddesinde; "15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği" belirtilmekte, 15. maddesinde ise; "Bu Kanun uyarınca mahkemelerce görevlendirilen bilirkişiler bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilirler ve bunlar hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uygulanır. Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve, niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 06/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur..." düzenlemesi yer almaktadır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Dosyanın incelenmesinden; görevsiz mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde kanuna uygun olmayan şekilde aralarında gayrimenkul değerleme uzmanı olmayan bilirkişilerin oluşturduğu heyet tarafından düzenlenen rapora göre karar verildiği görülmüştür.
    İdare Mahkemesince, öncelikle sorumlu idare/idareler belirlenerek, taşınmazın uygulama imar planındaki güncel fonksiyonuna göre; aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bir bilirkişi kurulunca, taşınmazın dava tarihindeki (Bakılmakta olan dosyada dava ilk olarak adli yargı da açıldığından, adli yargıdaki dava açma tarihi itibarıyla) cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (Uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
    Öte yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.
    Ayrıca; bozmaya uyularak yeniden yapılacak yargılama sırasında, davaya konu taşınmaza ilişkin güncel mülkiyet durumu ile yine taşınmazın yürürlükte olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planında hangi kullanım alanında kaldığı imar planı değişikliği varsa, değişikliğe dava açılıp açılmadığı, açılmış ise sonuçlanıp sonuçlanmadığı araştırılarak elde edilen sonuca göre karar verilmesi gerektiği de açıktır.
    Bu itibarla, … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı dosyasına sunulan ve incelenmekte olan dosyada Bölge İdare Mahkemesinin hükme dayanak yaptığı raporu düzenleyen Bilirkişi Kurulu, Kanunda getirilen kriterlere uygun oluşturulmadığından, davanın kısmen kabulü yolundaki Mahkeme kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan taraflarca temyiz istemlerinin kabulüne,
    2. Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile anılan kararı kaldırılarak yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kısmen reddi, kısmen kabulü yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 21/04/2022 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğuyla karar verildi.





    KARŞI OY (X):
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar da, tam yargı davaları olarak sayılmıştır.
    İlgili idarelerin hareketsiz kalarak İmar Kanununda öngörülen sürede kamulaştırma yoluna gitmemek suretiyle taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir şekilde kısıtlanması idari işlem ve eylem niteliğinde olup bu işlemin iptali ve bu işlem ve eylemden doğan zararın tazmini idari yargıda açılacak iptal ve tazminat davasının konusunu oluşturur. Bir başka ifade ile, hukuki el koyma kavramı yerine, daha doğru bir tanımlama ile "taşınmazın kamulaştırılmaması" suretiyle tasarruf hakkının kısıtlanmasına ilişkin davalar, idari yargıda açılacak iptal ve tam yargı davasının konusudur. İmar Kanununun 10. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin sonunda kamulaştırmama işlemi iptal davasının; idarenin hareketsiz kalması nedeniyle 5 yıllık sürenin bitiminden kamulaştırma tarihine ya da mülkiyetin idareye geçtiği tarihe kadar varsa uğranılan zararın tazmini ise idari yargıda açılan tazminat davasının konusudur. Ancak burada söz konusu olan, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan sınırlama şeklindeki idarenin işlem ve eyleminden doğan zararın tazmini olup mülkiyetin bedele çevrilmesi ise idari yargıda açılan tazminat davasının değil, adli yargıda açılacak bedel tespiti ve tescil davasının konusuna girer.
    Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez. El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır.
    İdarenin hukuka aykırı işleminin iptal edilmesi sonucunda kamulaştırma işlemi gerçekleştirileceğinden, kamulaştırma yükümü altında olan idare tarafından bedel tespiti ve tescil için açılacak dava ise iptal davasının dolayısı ile kamulaştırma işleminin sonucu ve tamamlayıcısıdır. Buna göre, imar planında kamu alanında kalan taşınmazlar için süresinde kamulaştırma yapılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanmış olduğu, bu nedenle mülkiyetin bedele dönüştürülmesi suretiyle tazminat verilmesi istemiyle açılan davalar, esasen idarenin kamulaştırmama ya da parselasyon yapmama yolundaki olumsuz idari işleminin iptali yoluyla taşınmaz bedelinin ödenmesine ilişkin davalardır. İdarenin taşınmazı kamulaştırmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanması durumunda, kişinin bu işlem nedeniyle taşınmazının değerini talep edebilmesi için öncelikle kamulaştırmama işleminin iptalini sağlaması, bunun yasal sonucu olarak da mülkiyetin bedele çevrilmesini talep etmesi gerekmektedir. Zira, imar planının uygulanması nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı, idarenin imar kanunundaki hükümlere uygun hareket edip etmediği ve kamulaştırma kanunu hükümleri uyarınca kamulaştırma işleminin tesisinin zorunlu olup olmadığı ve bu işlemin hangi idare yada idarelerce gerçekleştirileceğinin tespiti ancak bu konuda açılacak iptal davası ile açıklığa kavuşturulabilecektir. Bedel tespiti ve tescili ise ancak kamulaştırma işleminin gerekliliği ve kamulaştırmayı yapacak idarenin tespitinden sonra kamulaştırma sürecinin bir parçası, tamamlayıcısı niteliğindedir. Nitekim, Kamulaştırma Kanunundaki düzenleme de bu şekilde olup kamulaştırma işleminin uygulanması, gerçekleştirilmesi amacıyla açılan bedel tespit ve tescil davası idarenin taşınmaz mülkiyetini üzerine almasını temine yöneliktir.
    3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat yönünden yapılacak değerlendirme sonrasında, tasarruf hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle idarenin kamulaştırmama işleminin iptaline karar verilmesi halinde, iptal hükmü gereği taşınmazın değerinin belirlenmesi ve taşınmaz malikine ödenmesi için kamulaştırma kanunundaki sürecin işletilerek idarenin işlem yapması, bu kapsamda asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması sonucunu da doğuracağından, iptal kararından sonra mülkiyetin bedele dönüştürülmesine ilişkin tazminat istemi hakkında ayrıca inceleme yapılarak karar verilmesine gerek yoktur. Bir başka ifade ile, iptal kararının uygulanması bağlamında idarece kamulaştırma kanununa göre gerekli işlemler başlatılacak olup, ihtiyaç duyulması halinde taşınmazın aynına ilişkin ve tescil sonucunu doğuracak olan bedele ilişkin uyuşmazlık iptal kararının sonucu olarak adli yargı yerinde çözümlenecektir.
    Bu durumda taşınmazdaki mülkiyet hakkının imar planı nedeniyle süresi belirsiz zaman diliminde kısıtlanması halinde idari yargıda sadece kamulaştırmama işleminin hukuka uygunluğu incelenerek kısıtlılık durumunun mevcut olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılarak, kamulaştırma yapılmaması yolundaki olumsuz idari işlem hakkında karar verilmesi; mülkiyetin bedele dönüştürülmesi istemiyle tescil sonucunu doğuracak tazminat taleplerine yönelik ise, ortada idari yargı yetkisi kapsamında incelenecek bir tazminat davasının bulunmaması nedeniyle dosyanın bulunduğu aşama da göz önünde bulundurularak bu konuda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, tazminat isteminin esası hakkında da inceleme yapılarak karar verilmesi nedeniyle İdari Dava Dairesi kararının buna ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına gerekçe yönünden katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi