13. Hukuk Dairesi 2015/14690 E. , 2017/2967 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının 2.12.2003 tarihli vekaletle pek çok icra takibi yapıp, davalarını takip ettiğini, aralarında yazılı bir ücret sözleşmesinin bulunmadığını, ancak vekalet ücretinin, yapılan bir kısım masrafların ödenmediğini, bu nedenle vekillikten istifa ettiğini 15.5.2006 tarihli ihtarla bildirdiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 6.500,00-TL alacağın istifa tarihinden itibaren yasal faizi ile ödetilmesini istemiş, ıslah ile talebini artırmıştır.
Davalı, davacının istifasının haklı bir sebebe dayanmadığını, istifadan da bu dava ile haberdar olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiş, birleşen dava ile de, davacı avukatın eksik ve yanlış işlemleri ile dosyaları gereği gibi takip etmediğinden alacaklarını tahsil edemediğini ileri sürerek fazla hakları saklı kalarak 10.000 TL. tazminatın faizi ile ödetilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 6.500,00-TL.nin dava, 1.572,59 TL.nin ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacının davalıdan aldığı 2.12.2003 tarihli vekaletle çok sayıda icra takipleri ile dava dosyalarını takip ettiği ve davacı avukatın 15.5.2006 tarihli ihtar ile istifa ettiği dosyadaki bilgi ve belgelerle tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı, davalıların vekili olarak takip ettiği dosyalara ilişkin vekalet ücretinin, bir kısım masrafların ödenmediği gerekçesiyle vekillik görevinden istifa ettiğini ileri sürerek, davaya konu alacağın tahsilini talep etmiştir. Davalı, davacı avukatın vekillik görevini gereği gibi yerine getirmediğini, 28.2.2006 tarihli ihtarla takip ettiği dosyaların akibeti için bilgi istediğini, davacı avukatın bu ihtara cevap vermediği gibi, istifasının da kendisine tebliğ edilmediğini ve eldeki dava ile bundan haberder olduğunu ileri sürerek, pek çok icra dosyasında tebligat yapıldıktan sonra borçlular hakkında başkaca işlem yapılmadığını bu nedenle alacaklarını tahsil edemediğini ileri sürerek, istifasının haklı sebebe dayanmaması nedeniyle ücret talep edemeyeceğini, savunmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu"nun 396/1. maddesine göre, vekillikten istifa her zaman mümkün olup, bu istifa vekalet ilişkisini ileriye doğru sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir işlemdir. Ancak istifa haksız ve müvekkil de bu nedenle zarara uğramışsa, vekil bu zarardan sorumludur. Avukatlık Kanunu"nda ise haksız istifa halinde, vekil yönünden Borçlar Kanunundaki aynı konuya ilişkin düzenlemelere göre daha ağır bir sorumluluk esası getirilmiştir. Gerçekten de, Avukatlık Kanununun 174/1 maddesinde “üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat ücret talebinde bulunamaz.” hükmü mevcut olup, bu hükümle, vekaletten haklı bir neden olmadan istifa eden avukatın, Borçlar Kanunundaki vekalet akdine ilişkin genel düzenlemelerden farklı olarak, herhangi bir zarar şartı olmadan da müvekkile karşı sorumlu tutulduğu görülmektedir. Anılan düzenlemeye göre, haksız olarak işi bırakan, vekaletten istifa eden avukat, ücrete hak kazanamadığı gibi, aksine bir hüküm mevcut değilse aldığı peşin ücretleri, kullanmadığı masraf avanslarını da iş sahibine iade etmek zorundadır.
Avukatlık Kanununun 171/1 maddesinde düzenlenen “Avukat üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.” ve “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”nin 2. maddesinde düzenlenen “...avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır.” hükümleri gereğince de avukat, aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. (Bkz. Aynı doğrultuda HGK. 23.3.1983 4/562-156; HGK. 3.7.1987 3/92-599; 13. HD. 2005/15433 E. 2008/3694 K.; 13. HD.2008/6280 E. 2008/11580 K.) Ancak haksız azil halinde olduğu gibi, avukatın haklı olarak vekillikten istifa etmesi halinde de, işe devam etme olanağı mevcut olmadığından, avukat, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebilir. Öte yandan, vekalet ilişkisi bir bütün olup, vekaletten azil gibi, istifa da, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet eder. Zira, azil ve istifa ile birlikte vekalet akdinin en önemli unsurlarından olan “güven ilişkisi” de sona ermektedir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakacak olursak; davacı tarafından davalılara gönderilen 15.5.2006 tarihli ihtarnamede istifa sebebi olarak görülen lüzum üzerine denmiş, ve davada da takip ve dava masrafları, yol giderleri ile vekalet ücretinin ödenmemesi hususları ileri sürülmüş olup, istifanın haklı olup olmadığının bu kapsamda değerlendirilmesinin uyuşmazlığın çözümünde önemli olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, asıl davada davalının azletmediği ve vekaletin istifa ile sona erdiğinden davanın kabulüne ve davacı avukatın görevi kötüye kullanmaktan açılan davada beraat ettiğinden de birleşen davanın isbat edilememesi nedeni ile reddine karar verilmiştir. Hukuk hakimi B.K. 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı olmadığı gibi, ceza dosyasında 11 adet dosyanın incelendiği anlaşılmaktadır. o halde, mahkemece davalının bildirdiği dosyalarda, davacının bir ihmal ve kusurunun bulunup bulunmadığı, dolayısıyla istifanın haklı olup olmadığı konusunda gerekli inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan hususlar nazara alınmadan aksi düşüncelerle ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bent gereği temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 132,20 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.