Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2021/7566
Karar No: 2022/5060
Karar Tarihi: 21.04.2022

Danıştay 6. Daire 2021/7566 Esas 2022/5060 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2021/7566 E.  ,  2022/5060 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2021/7566
    Karar No : 2022/5060

    DAVACI : ...Odası (...Şubesi)
    VEKİLİ : Av. ...- Av. ...

    DAVALILAR : 1- ...
    2- ...İdaresi
    Başkanlığı - ...
    VEKİLİ : Av. ...

    DAVALI İDARELER YANINDA MÜDAHİL: ...Gayrimenkul A.Ş.
    VEKİLİ : Av. ...- Av. ...

    DAVANIN KONUSU : Ankara ili, Keçiören ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının onaylanmasına ilişkin ...tarihli, ...sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının iptali istenilmektedir.

    DAVACININ İDDİALARI : Yargı kararı ile iptaline karar verilen önceki imar planı değişikliğiyle dava konusu imar planı değişikliği arasında hiçbir farkın bulunmadığı, yargı kararının gereğinin yerine getirilmediği, plan değişikliğinin 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planının amaç ve hedeflerine aykırılık taşıdığı, planlama ile parsel bazlı plan değişikliği yapıldığı ve yoğunluk artışına neden olunduğu, ulaşım, trafik ve altyapı sorunlarının ortaya çıkacağı, yeterli araştırma yapılmadan plan değişikliğinin hazırlandığı, planlamanın dere ve vadi yatağını kapsadığı, bu tür alanların yapılaşması halinde sel gibi felaketlere neden olacağı, bu alanların tüm kente hizmet verecek yeşil alanlar olarak planlanması gerektiği, dava konusu imar planı değişikliğinin onaylanmasına ilişkin cumhurbaşkanlığı kararının iptali gerektiği ileri sürülmüştür.

    DAVALILARIN SAVUNMALARI : Dava konusu imar planı değişikliğinin plan bütünlüğünü veya yeşil aksı bozucu bir etkisinin olmadığı, 1/25000 ölçekli imar planlarındaki gösterimlerin şematik olduğu, söz konusu planlama alanında dere yatağının olmadığı, taşınmazın plan değişikliği öncesinde de resmi kurum alanı olarak kullanıldığı, kesinleşmiş yargı kararlarının gerekleri ve bölgenin ihtiyaçları gözetilerek plan değişikliğinin yapıldığı, planlama alanına yönelik hazırlanan ulaşım ve trafik raporunda ulaşım, trafik emniyeti ve trafik akımına aykırı bir durumun oluşmadığının ortaya konulduğu, yoğun olarak konut kullanımında olan bölgeye ticaret alanı kullanımı getirilmek suretiyle alana canlılık kazandırıldığı, sosyal ortam kalitesinin arttırıldığı, dava konusu Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan imar planı değişikliğinin şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.

    DAVALI YANINDA MÜDAHİLİN BEYANININ ÖZETİ : Davanın süresinde açılmadığı, uyuşmazlığa konu imar planı değişikliğinin plan bütünlüğünü veya yeşil aksı bozucu bir etkisinin olmadığı, imar planı kararlarının birbiriyle uyumlu olduğu, taşınmazın ticaret alanı olarak belirlenmesinde kamu zararı bulunmadığı, ticaret alanı fonksiyon değişikliğine ilişkin olarak uzman görüşünün alınması ve mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği, planlama alanının ve çevresinin fiiliyatta tamamen yapılaştığı, taşınmaz üzerinde alışveriş merkezi inşaatının imar planlarına ve yapı ruhsatlarına uygun bir şekilde tamamlandığı, ticari faaliyetlerin devam ettiği, kazanılmış hak teşkil ettiği ve korunması gerektiği, ticaret alanı kullanımı getirilerek alanın çevresine yönelik farklı kullanım kararları ile canlılık getirdiği, bölgede yaşayan ve çalışan insanlara iş imkanı sağlandığı ve istihdama katkısı olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazın özelleştirme programına alınması üzerine davalı Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca alanda davaya konu Cumhurbaşkanlığı kararıyla onaylanan imar planları ile birlikte üç defa planlama yapıldığı, ilk imar planlarıyla taşınmazın "kentsel servis alanı, E:2,00, Hmax:10 kat ve kısmen yol" olarak belirlendiği, bu imar planlarının Danıştay Altıncı Dairesinin 17/11/2015 tarih ve E:2013/8289, K:2015/6739 sayılı kararıyla iptaline karar verilmesi üzerine, yargı kararının uygulanması amacıyla alanda ikinci defa yapılan imar planları ile taşınmazın "ticaret alanı, E:2,00, Hmax:10 kat ve yol" olarak belirlendiği, bu imar planlarının da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 06/11/2019 tarih ve E:2019/2605, K:2019/5058 sayılı kararıyla iptaline karar verilmesi üzerine uyuşmazlığa konu imar planları tesis edilerek taşınmazın "ticaret alanı, E:2,00, Hmax:7 kat ve yol" olarak belirlendiği görülmektedir.
    Yargı kararının uygulanması amacıyla hazırlanan uyuşmazlığa konu 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı incelendiğinde, taşınmazın 10 kat yüksekliğinin 7 kata indirilmesi dışında, ticaret alanı kullanım kararında ve taşımazın emsal (E:2,00) değerinde bir değişiklik yapılmadığı, başka bir ifade ile kesinleşmiş yargı kararlarıyla iptaline karar verilen önceki imar planlarıyla benzer nitelikte bir planlama yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Anayasanın 138. maddesi ile 2577 sayılı Kanunun 28. maddesinde yargı kararının gereğinin ilgili idarece geciktirilmeksizin yerine getirilmesi gerektiği kurala bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesinin bir çok kararında yargı kararının zamanında ve gereği gibi yerine getirilmemesi halinde, bireylerin yargı kararıyla kendilerine sağlanan hak ve özgürlükleri tam anlamıyla kullanabilmelerinin mümkün olmayacağı vurgulanmış, devletin, yargı kararlarını zamanında icra edilmesini sağlayarak bireyler aleyhine oluşabilecek hak kayıplarını engellemek ve bu yolla bireylerin kamu otoritelerine ve hukuk sistemine olan güven ve saygılarını korumakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
    Bu itibarla, yargı kararlarının zamanında yerine getirilmesini sağlayarak bireylerin haklarını korumakla ve hukuk devleti ilkesini hayata geçirmekle yükümlü olan idare tarafından, yargı kararlarının gerekçesine aykırı olarak hazırlanan 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının onaylanmasına ilişkin dava konusu Cumhurbaşkanlığı kararında hukuka uyarlık bulunmadığından iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

    DANIŞTAY SAVCISI ...DÜŞÜNCESİ : Dava, Ankara ili, Keçiören ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan 21.05.2021 tarih ve 4012 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile onaylanan 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle açılmıştır.
    Davalı idarelerin ehliyet ve dava açma süresine ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
    Anayasanın "Cumhuriyetin nitelikleri" başlıklı 2. maddesinde, "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir." hükmüne ve "Mahkemelerin bağımsızlığı" başlıklı 138. maddesinin 4. fıkrasında ise, "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmüne yer verilmiştir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Kararların sonuçları" başlıklı 28. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesinde, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur." hükmüne yer verilmiştir.
    Yukarıda yer verilen anayasal ve yasal hükümler karşısında, idarenin maddi ve hukuki koşullara göre uygulanabilir nitelikte olan bir yargı kararını "aynen" ve "gecikmeksizin" uygulaması gerekmektedir. Anayasa hükmünde yer alan kararların "değiştirilemeyeceği" ifadesi, kararın şeklen değil, içeriğine uygun olarak yerine getirilmesini belirtme amacını taşımaktadır.
    Hukuk devleti ilkesi, idarece tesis edilen işlemlerin yargı denetimine tabi tutulmasını gerekli kıldığı gibi bu denetim sonucunda verilen mahkeme kararlarının uygulanmasını da gerekli kılar. Zira; yargı denetimi sonucunda verilen mahkeme kararlarının uygulanmaması yargı denetimini etkisiz ve dolayısıyla anlamsız hale getirecektir.
    Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu Ankara ili, Keçiören ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmazın, 16/02/2007 tarihli 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planında "vadi tabanları ve dere yatakları alanı", 15/06/2007 tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında ise E:1,00 Hmax:serbest yapılaşma koşulu ile, "resmî kurum alanı" olarak belirlendiği, Özelleştirme Yüksek Kurulunun 06/02/2012 tarih ve 6 sayılı kararıyla taşınmazın özelleştirme programına alındığı,Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarih ve ...sayılı kararıyla kabul edilen 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile taşınmazın "kentsel servis alanı, E:2,00, Hmax:10 kat ve kısmen yol" olarak belirlendiği, anılan imar planlarının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesinin 17/11/2015 tarih ve E:2013/8289, K:2015/6739 sayılı kararıyla diğer gerekçeler yanında, "Vadiler ve dere yatakları ile ilgili ikinci konunun hidroloji ile ilgili olduğu, ülkemizde bu gibi yerlerde yapılaşmaya izin verilmesi sonucu yaşanan sel/taşkın felaketlerinin herkes tarafından bilindiği, bu gibi alanların tüm kente yönelik olarak hizmet verecek açık ve yeşil alanlar olarak korunması gerektiği, kentsel alan içinde yer alan veya kentli kullanımının yer bulduğu yeşil alanların, biyo çeşitliliğin korunması, iklim değişikliğiyle mücadele edilmesi, bireysel veya topluluklar halinde açık alanda hareket etmeye olanak tanıyan nitelikli alanların yaratılması, insanın fiziki ve ruhsal sağlığının korunması ve iyileştirilmesi gibi çok sayıda faydasının bulunduğu, İklim değişikliğinin kentlerdeki önemli etkilerinden birisi olan ve yağış rejimlerindeki değişimlere bağlı olarak artış gösteren taşkın olaylarını önlemek için kullanılan stratejilerin başında ise, kentlerdeki açık ve yeşil alan varlığının artırılmasının ve bu tür alanları sistematik bir sürekliliğe kavuşturmanın geldiği, Böylelikle, beton, asfalt ve türevlerinden oluşan mühürlenmiş yüzey dokusu karşısında doğal yüzeyleri artırarak, aşırı yağış dönemlerinde mühürlenmiş yüzeylerde akışkanlık kazanan yağmur sularının toprakla buluşmasının sağlanması ve bu suların toprak tarafından emilerek taşkın olaylarının engellenmesinin hedeflendiği, Bu stratejinin, özellikle Çubuk Vadisi, Dikmen Vadisi gibi hem yoğun yapılaşmış hem de çevresindeki bazı yerleşmelere kıyasla düşük kotta kalan bölgelerde uygulanmasının olumlu sonuçların gözlenmesi açısından daha da önemli olduğu, Söz konusu alanda keşif esnasında çekilen fotoğrafın bu alanın vadi tabanındaki konumunu, Çubuk Çayı’na olan yakınlığını ve çevredeki yerleşmelere kıyasla yer aldığı düşük kotu gösterdiği, burada anlatılanların herhangi bir kötü durum senaryosunun gerçekleşebilirliğiyle ilgili olmakla beraber, Çubuk Deresinin tarih içinde birçok kez taşkına yol açtığının da bilindiği, 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planında buna özen gösterilerek söz konusu alanın yeşil alan olarak belirlendiği, bu plan kararının Ankara bütününde yerini bulmuş stratejik bir karar olduğu, bu bağlamda kentin diğer vadi tabanlarında da benzer alan kullanım kararlarının verildiği, kentin üst biçiminin de bu ve buna benzer diğer önemli alan kullanım kararlarına göre belirlendiği, Yeşil alan kullanımının nazım imar planı ana kararı olduğu, davalı idarenin yaptığı plan değişikliğinin Ankara Büyükşehir Belediyesinin plan geneline ve bütüne yönelik nazım imar planı kararını bozucu ve Çubuk Vadisini ilgilendiren bir yeşil alan sürekliliğini ve bütünlüğünü dikkate almayan bir plan kararı getirerek yeşil alan olarak (lejandında vadi tabanı, dere yatağı olarak geçmektedir) belirlenmiş bir alanı Kentsel Servis Alanına dönüştürdüğü," gerekçesine de yer verilmek suretiyle, söz konusu planların iptaline karar verildiği,, anılan kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2016 tarih ve E:2016/1551, K:2016/2060 sayılı kararıyla onandığı, anılan yargı kararının uygulanması amacıyla, Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarih ve ...sayılı kararıyla, dava konusu 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planları ile 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı onaylanarak, bu planlar ile taşınmazın, "ticaret alanı, E:2,00 Hmax:10 kat ve yol" olarak belirlendiği, bu planların iptali istemiyle açılan davada , Danıştay Altıncı Dairesinin 23/05/2019 tarih ve E:2017/1901, K:2019/4838 sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, bu kararın Danıştay İdari Dava Dairelerini 06/11/2019 tarih ve E:2019/2605,K:2019/5058 sayılı kararıyla bozularak," Yukarıda yer verilen yargı kararındaki gerekçede, Çubuk vadisine olan konumu dikkate alındığında, taşınmazda yeşil alan sürekliliğini bozacak nitelikte kullanım kararı getirilmesinin hukuka aykırı olduğunun belirtilmesine karşın, Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarih ve ...sayılı kararıyla onaylanan dava konusu 1/25.000 ve 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planları ile 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında söz konusu taşınmazın, iptal edilen imar planlarındaki kullanım kararına benzer nitelikteki "ticaret alanı" olarak belirlendiği anlaşılmakta olup, bu haliyle uyuşmazlıkta yargı kararının gereğinin yerine getirildiğinden söz edilebilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır. Bu durumda, yukarıda yer verilen Anayasa ve Kanun maddeleri ile Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda, yargı kararlarının zamanında yerine getirilmesini sağlayarak bireyler aleyhine oluşabilecek hak kayıplarını engellemekle, bu yolla bireylerin kamu otoritelerine ve hukuk sistemine olan güven ve saygılarını korumakla yükümlü olan idare tarafından, yargı kararının gerekçesine aykırı olarak hazırlandığı anlaşılan dava konusu 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planları ile 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında hukuka uyarlık görülmemiştir. " gerekçesiyle anılan planların kesin olarak iptaline karar verildiği, bu yargı kararının yerine getirilmesi amacıyla dava konusu imar planlarıyla uyuşmazlık konusu taşınmazın "Ticaret alanı, E:2,00 Hmax:7 kat ve yol" olarak belirlendiği ve bu planların iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Dava konusu imar planlarıyla uyuşmazlık konusu taşınmazın yine E:2,00 Yapılaşma koşuluyla Ticaret Alanı ve Yol olarak belirlendiği, bu plandaki farkın sadece bir önceki iptal edilen imar planında belirlenmiş olan Hmax:10'un bu planda Hmax:7 olarak belirlenmiş olduğu ve de yukarıda 2016 onay tarihli imar planlarının iptaline dair Danıştay İdari Dava Daireleri kararının gerekçeleri dikkata alındığında, yargı kararının gerekçelerinin yerine getirilmediği, yargı kararının uygulanması adı altında şekilsel olarak Hmax:10'un Hmax:7 ye düşürüldüğü sonucuna varıldığından dava konusu imar planlarında hukuka uyarlık bulunmadığından iptallerine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY:
    Ankara ili, Keçiören ilçesi, ...mahallesi, ...ada, ...sayılı taşınmaz, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 16/02/2007 tarihli kararıyla kabul edilen 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planında "vadi tabanları ve dere yatakları alanı" olarak, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla kabul edilen 15/06/2007 tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında ise E:1,00 Hmax:serbest yapılaşma koşulu ile, "resmî kurum alanı" olarak belirlenmiştir.
    Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarih ve ...sayılı kararıyla uyuşmazlığa konu taşınmaz özelleştirme programına alınmıştır.
    Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarih ve ...sayılı kararıyla kabul edilen 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile taşınmaz "kentsel servis alanı, E:2,00, Hmax:10 kat ve kısmen yol" olarak belirlenmiş, anılan imar planlarının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesinin 17/11/2015 tarih ve E:2013/8289, K:2015/6739 sayılı kararıyla iptaline karar verilmesi üzerine, bu kararın uygulanması amacıyla Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarih ve ...sayılı kararıyla onaylanan, 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile taşınmaz, "ticaret alanı, E:2,00 Hmax:10 kat ve yol" olarak belirlenmiş, bu imar planlarına karşı açılan davada, davanın reddi yolunda verilen Danıştay Altıncı Dairesinin 23/05/2019 tarih ve E:2017/1901, K:2019/4838 sayılı karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 06/11/2019 tarih ve E:2019/2605, K:2019/5058 sayılı kararıyla bozulmuş ve dava konusu işlemlerin iptaline kesin olarak karar verilmiştir.
    Bu defa, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 06/11/2019 tarih ve E:2019/2605, K:2019/5058 sayılı kararının uygulanması amacıyla, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan ve 21.05.2021 tarih ve 4012 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile onaylanan 1/25000 ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile taşınmaz "ticaret alanı, E:2,00 Hmax:7 kat ve yol" olarak belirlenmiştir.
    Bunun üzerine, 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının onaylanmasına ilişkin 21.05.2021 tarihli, 4012 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT :
    Anayasa’nın 138. maddesinde, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği öngörülmüştür.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesinde; "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur." hükmüne yer verilmiştir.
    5793 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 15. maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanunu'nun değiştirilen Ek 3. maddesinde; özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonlarının müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazete'de yayımlanmak suretiyle kesinleşeceği ve yürürlüğe gireceği, ilgili kuruluşların bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremeyeceği, bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemlerin Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirileceği, ilgili kuruluşların görüşlerini on beş gün içinde bildireceği, bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 17. maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümlerin uygulanmayacağı, özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planlarının Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılacağı veya yaptırılacağı, bu parselasyon planlarının Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanacağı, bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinlerin ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verileceği kuralına yer verilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Usul yönünden;
    Süre aşımı itirazına ilişkin olarak, uyuşmazlığa konu taşınmaza ilişkin 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının dava konusu 21.05.2021 tarih ve 4012 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla onaylanlandığı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planlarının 11.06.2021 tarihinden itibaren 1 ay süreyle, Keçiören Belediye Başkanlığınca da 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 27.05.2021 tarihinden itibaren 1 ay süreyle askıya çıkarıldığı, son askı tarihinden itibaren yasal dava açma süresi içerisinde (yasal dava açma süresinin son günü adli tatile denk gelmektedir) 29.07.2021 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
    Ehliyet itirazına ilişkin olarak, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan biri olan "dava açma ehliyeti", her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin buna bağlı olarak olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir.
    Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen subjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edilecektir.
    Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08.03.1979 tarihli, E:1971/1, K:1979/1 sayılı kararında, Türk Mühendis ve Mimar Odalarının, tüzel kişiliği haiz birlikler gibi hak ve yetkilerinin bulunduğu gerekçesiyle davacı ve davalı olarak taraf ve dava ehliyetleri bulunduğuna karar verilmiş, 521 sayılı Danıştay Kanununun 69. ve 70. maddelerinde yer alan "ilgililer" ibaresinin gerçek ve tüzel kişilerden daha kapsamlı olduğu vurgulanmıştır.
    İmar planlarına karşı açılan davalarda "ilgililer" kavramından, ifa ettikleri meslek ve sanat açısından şehirleşme ve dolayısıyla imar faaliyetleriyle çok yakından ilgileri bulunan mimarların oluşturduğu oda ve şubelerde görevli bulunanlar ile bu kişiler tarafından kurulan ve yürütülen şubeler de doğrudan dava açabilecektir.
    TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesinin; imar planlarının mevzuata, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğu iddiasına dayalı olarak kendi kuruluş amacı doğrultusunda dava açma ehliyetine sahip olduğu açıktır.
    Bu nedenle davacının dava açma ehliyetinin olmadığı yönündeki davalı idarenin iddiası yerinde görülmemiştir.

    Esas yönünden;
    Dosyanın ve Danıştay Altıncı Dairesinin 17/11/2015 tarih ve E:2013/8289, K:2015/6739 sayılı kararı ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 17/11/2015 tarih ve E:2013/8289, K:2015/6739 sayılı kararının birlikte incelenmesinden, dava konusu taşınmazın özelleştirme programına alınması üzerine, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan ve söz konusu taşınmazın "kentsel servis alanı, E:2,00 Hmax:10 Kat ve yol" olarak belirlenmesine ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulunun 18/07/2013 tarih ve 2013/112 sayılı kararıyla onaylanan ve 21/07/2013 tarih ve 28714 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesinin 17/11/2015 tarih ve E:2013/8289, K:2015/6739 sayılı kararıyla; diğer gerekçelerin yanında,
    "Vadiler ve dere yatakları ile ilgili ikinci konunun hidroloji ile ilgili olduğu, ülkemizde bu gibi yerlerde yapılaşmaya izin verilmesi sonucu yaşanan sel/taşkın felaketlerinin herkes tarafından bilindiği, bu gibi alanların tüm kente yönelik olarak hizmet verecek açık ve yeşil alanlar olarak korunması gerektiği, kentsel alan içinde yer alan veya kentli kullanımının yer bulduğu yeşil alanların, biyo çeşitliliğin korunması, iklim değişikliğiyle mücadele edilmesi, bireysel veya topluluklar halinde açık alanda hareket etmeye olanak tanıyan nitelikli alanların yaratılması, insanın fiziki ve ruhsal sağlığının korunması ve iyileştirilmesi gibi çok sayıda faydasının bulunduğu,
    İklim değişikliğinin kentlerdeki önemli etkilerinden birisi olan ve yağış rejimlerindeki değişimlere bağlı olarak artış gösteren taşkın olaylarını önlemek için kullanılan stratejilerin başında ise, kentlerdeki açık ve yeşil alan varlığının artırılmasının ve bu tür alanları sistematik bir sürekliliğe kavuşturmanın geldiği,
    Böylelikle, beton, asfalt ve türevlerinden oluşan mühürlenmiş yüzey dokusu karşısında doğal yüzeyleri artırarak, aşırı yağış dönemlerinde mühürlenmiş yüzeylerde akışkanlık kazanan yağmur sularının toprakla buluşmasının sağlanması ve bu suların toprak tarafından emilerek taşkın olaylarının engellenmesinin hedeflendiği,
    Bu stratejinin, özellikle Çubuk Vadisi, Dikmen Vadisi gibi hem yoğun yapılaşmış hem de çevresindeki bazı yerleşmelere kıyasla düşük kotta kalan bölgelerde uygulanmasının olumlu sonuçların gözlenmesi açısından daha da önemli olduğu,
    Söz konusu alanda keşif esnasında çekilen fotoğrafın bu alanın vadi tabanındaki konumunu, Çubuk Çayı’na olan yakınlığını ve çevredeki yerleşmelere kıyasla yer aldığı düşük kotu gösterdiği, burada anlatılanların herhangi bir kötü durum senaryosunun gerçekleşebilirliğiyle ilgili olmakla beraber, Çubuk Deresinin tarih içinde birçok kez taşkına yol açtığının da bilindiği,
    1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planında buna özen gösterilerek söz konusu alanın yeşil alan olarak belirlendiği, bu plan kararının Ankara bütününde yerini bulmuş stratejik bir karar olduğu, bu bağlamda kentin diğer vadi tabanlarında da benzer alan kullanım kararlarının verildiği, kentin üst biçiminin de bu ve buna benzer diğer önemli alan kullanım kararlarına göre belirlendiği,
    Yeşil alan kullanımının nazım imar planı ana kararı olduğu, davalı idarenin yaptığı plan değişikliğinin Ankara Büyükşehir Belediyesinin plan geneline ve bütüne yönelik nazım imar planı kararını bozucu ve Çubuk Vadisini ilgilendiren bir yeşil alan sürekliliğini ve bütünlüğünü dikkate almayan bir plan kararı getirerek yeşil alan olarak (lejandında vadi tabanı, dere yatağı olarak geçmektedir) belirlenmiş bir alanı Kentsel Servis Alanına dönüştürdüğü," gerekçesine de yer verilmek suretiyle, söz konusu imar planı değişikliğinin iptaline karar verilmiş, anılan karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/05/2016 tarih ve E:2016/1551, K:2016/2060 sayılı kararıyla onanmıştır.
    Yukarıda aktarılan yargı kararının uygulanması amacıyla söz konusu taşınmazın "ticaret alanı, E:2,00 Hmax:10 kat ve yol" olarak belirlenmesine yönelik Özelleştirme Yüksek Kurulunun 28/12/2016 tarih ve 2016/111 sayılı kararıyla onaylanan ve 10/02/2017 tarih ve 29975 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği hazırlanmış, anılan imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılan davanın reddine dair Danıştay Altıncı Dairesinin 23/05/2019 tarih ve E:2017/1901, K:2019/4838 sayılı kararının bozulması yolundaki Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 06/11/2019 tarih ve E:2019/2605, K:2019/5058 sayılı kararında;
    "Yukarıda yer verilen yargı kararındaki gerekçede, Çubuk vadisine olan konumu dikkate alındığında, taşınmazda yeşil alan sürekliliğini bozacak nitelikte kullanım kararı getirilmesinin hukuka aykırı olduğunun belirtilmesine karşın, Özelleştirme Yüksek Kurulunun 28/12/2016 tarih ve 2016/111 sayılı kararıyla onaylanan dava konusu 1/25.000 ve 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planları ile 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında söz konusu taşınmazın, iptal edilen imar planlarındaki kullanım kararına benzer nitelikteki "ticaret alanı" olarak belirlendiği anlaşılmakta olup, bu haliyle uyuşmazlıkta yargı kararının gereğinin yerine getirildiğinden söz edilebilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
    Bu durumda, yukarıda yer verilen Anayasa ve Kanun maddeleri ile Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda, yargı kararlarının zamanında yerine getirilmesini sağlayarak bireyler aleyhine oluşabilecek hak kayıplarını engellemekle, bu yolla bireylerin kamu otoritelerine ve hukuk sistemine olan güven ve saygılarını korumakla yükümlü olan idare tarafından, yargı kararının gerekçesine aykırı olarak hazırlandığı anlaşılan dava konusu 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planları ile 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında hukuka uyarlık görülmemiştir." gerekçesiyle dava konusu imar planı değişikliğinin iptaline kesin olarak karar verilmiştir.
    Bakılan davada, yargı kararlarının uygulanması amacıyla hazırlanan uyuşmazlığa konu 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı incelendiğinde, taşınmazın 10 kat yüksekliğinin 7 kata indirilmesi dışında, "ticaret alanı" kullanım kararında ve taşımazın emsal (E:2,00) değerinde bir değişiklik yapılmadığı, başka bir ifade ile kesinleşmiş yargı kararlarıyla iptaline karar verilen önceki imar planlarıyla benzer nitelikte bir planlama yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Anayasanın 138. maddesi ile 2577 sayılı Kanunun 28. maddesinde yargı kararının gereğinin ilgili idarece geciktirilmeksizin yerine getirilmesi gerektiği kurala bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesinin bir çok kararında yargı kararının zamanında ve gereği gibi yerine getirilmemesi halinde, bireylerin yargı kararıyla kendilerine sağlanan hak ve özgürlükleri tam anlamıyla kullanabilmelerinin mümkün olmayacağı vurgulanmış, devletin, yargı kararlarını zamanında icra edilmesini sağlayarak bireyler aleyhine oluşabilecek hak kayıplarını engellemek ve bu yolla bireylerin kamu otoritelerine ve hukuk sistemine olan güven ve saygılarını korumakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
    Bu itibarla, yargı kararlarının zamanında yerine getirilmesini sağlayarak bireylerin haklarını korumakla ve hukuk devleti ilkesini hayata geçirmekle yükümlü olan idare tarafından, yargı kararlarının gerekçesine aykırı olarak hazırlanan 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının onaylanmasına ilişkin dava konusu Cumhurbaşkanlığı kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının onaylanmasına ilişkin dava konusu 21.05.2021 tarihli, 4012 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının İPTALİNE,
    2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...-TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
    4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ...-TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
    5. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
    6. Davalı idareler yanında müdahil tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
    7. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 21/04/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (X)KARŞI OY :Dava, Ankara ili, Keçiören ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmaza ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının onaylanmasına ilişkin 21.05.2021 tarihli, 4012 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının iptali istemiyle açılmıştır.
    Dosyanın ve Danıştay Altıncı Dairesinin E:2013/8289 ve E:2017/1901 sayısına kayıtlı dosyalar ile birlikte incelenmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazın Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla kabul edilen 16/02/2007 tarihli 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planında "vadi tabanları ve dere yatakları alanı", yine aynı belediye meclis kararıyla kabul edilen 15/06/2007 tarihli 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında ise "E:1,00 Hmax:serbest, resmi kurum alanı" kullanımında kaldığı, taşınmazın Özelleştirme Yüksek Kurulunun 06/02/2012 tarih ve 6 sayılı kararıyla özelleştirme programına alındığı, daha sonra Özelleştirme Yüksek Kurulunun ...tarih ve ...sayılı kararıyla kabul edilen 1/25000 ölçekli nazım, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile taşınmazın "kentsel servis alanı, E:2,00, Hmax:10 kat ve kısmen yol" olarak belirlendiği, bu imar planı değişikliğinin yargı kararıyla iptaline karar verilmesi üzerine Özelleştirme Yüksek Kurulunun 28/12/2016 tarih ve 2016/111 sayılı kararıyla kabul edilen 1/25000 ölçekli nazım, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planları ile taşınmazın bu defa "ticaret alanı, E:2,00 Hmax:10 kat ve yol" olarak belirlendiği, bu imar planlarının da yargı kararıyla iptali üzerine, davalı Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan ve dava konusu Cumhurbaşkanlığı Kararı ile onaylanan 1/25000 ölçekli nazım, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planları ile taşınmazın "ticaret alanı, E:2,00 Hmax:7 kat ve yol" olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlığa konu alanda Ankara Büyükşehir Belediye Meclisince kabul edilen 16/02/2007 tarihli 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında E:1,00 Hmax:serbest yapılaşma koşulu ile "resmî kurum alanı" olarak belirlenen taşınmazın özeleştirme programına alınmasından sonra Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılan imar planı değişikliği ile kullanım kararının ticaret alanına dönüştürüldüğü, söz konusu imar planı değişikliği ile daha önceden de yapılaşma hakkı olan taşınmazın sadece kullanım şeklinin değiştirildiği, taşınmazın arka cephesinin Çubuk Çayının ıslah edilmiş yatağı ve koruma kuşağına komşu olduğu, Çubuk Çayının iki adet barajla kontrol altına alındığı, bu nedenle parselde yapılaşmaya engel bir durumun olmadığı, civar çevrenin de yoğun şekilde konut olarak yapılaştığı, taşınmaza getirilen ticaret alanı fonksiyonunun metropoliten alan bütününde kurulu vadilerle özdeşleşmiş yeşil alan sistematiğini de bozmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
    Dava konusu Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan uyuşmazlığa konu imar planları ile taşınmaza getirilen E:2,00 Hmax:7 kat yapılaşma koşulları yönünden ise; öncelikle taşınmazın bulunduğu alanın komşuluğunda yer alan bölgenin nazım ve uygulama imar planı paftaları ilgili belediyesinden getirtilip dosyaya dahil edilmesinden sonra taşınmazın yakın çevresinin kullanım ve yapılaşma koşulları incelenerek, uyuşmazlığa konu imar planlarının 3194 sayılı Kanununun Ek 3. maddesi hükmü uyarınca çevre imar bütünlüğüne uygun olup olmadığı gerekirse mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle açıklığa kavuşturulduktan sonra karar verilmesi gerekmektedir.
    Bu itibarla, 1/25000 ölçekli ve 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının onaylanmasına ilişkin dava konusu Cumhurbaşkanlığı Kararının iptali yolunda verilen karara katılmıyorum.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi