3. Ceza Dairesi 2019/11898 E. , 2019/19700 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
1) Ortaca Devlet Hastanesince düzenlenen 16.08.2015 tarihli raporda, mağdurdaki yaralanmanın "... sol frontal bölgede ve orta hatta parietal bölgede 3 er cm"lik kesi mevcut olduğu, yüzde ve boyunda çok sayıda eritemli lezyon, sağ zigomatik bölgede ödem ve şekil bozukluğu, her iki göz kapakları ekimozlu ve ödemli, sağ kulak kepçesi ekimotik ve ödemli görüldüğü...."" şeklinde belirtildiği, Muğla Adli Tıp Şub Müdürlüğünce düzenlenen 27.08.2015 tarihli kati raporda ise yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtilmesine karşın, yüz bölgesinde bulunan yaralanmaya ilişkin değerlendirmeye yer verilmediği, belirtilen yaralanmanın niteliği gözetildiğinde yaralamanın yüzde sabit iz oluşturup oluşturmadığı hususlarında olay tarihinden en erken altı ay sonra mağdurun tüm film, grafi ve tedavi evrakları, kesin ve geçici raporlarıyla birlikte en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne sevki ile bu hususta rapor aldırılarak, sanığın hukuki durumunun tayin edilmesi gerektiği halde, yetersiz raporla hüküm kurulması,
2) Oluşa, beyanlara, mağdura ait adli rapor içeriğine, iddianamenin anlatımına, sanığın soruşturmadaki ikrarına ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın mağduru silahtan sayılan taş ile yaraladığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 86/3-e maddesinin uygulanmaması,
3) İlk haksız hareketin hangi taraftan geldiği hususunda taraflar arasında farklı beyanların bulunduğu olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas, 367 sayılı Kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde şüpheli kalan bu halin sanık lehine 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda (1/4) uygulanmasını gerektirdiğinin gözetilmemesi,
4) 28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde; “Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde, verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK"un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 04.11.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.