Esas No: 2020/9696
Karar No: 2022/4671
Karar Tarihi: 15.03.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2020/9696 Esas 2022/4671 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2020/9696 E. , 2022/4671 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda; ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine bölge adliye mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekilince istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, davalı Hazine vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nce kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmiş olup; hüküm, davacılar vekillince temyiz edilmiştir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu taşınmaz 1972 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu davacılar murisi ... adına tespit gördüğü, kadastro tespitine itiraz davası sonucu 26.10.1984 tarihinde murisleri adına, 12.03.1986 tarihinde intikalen davacılar adına tapuya tescil edildiği, Maliye Hazinesi tarafından açılan Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2000/778 E. - 2002/1134 K. sayılı kararı ile taşınmazın mera olması nedeniyle Maliye Hazinesi adına tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nce 01.07.2004 tarihinde onandığı, süresinde karar düzeltme yoluna gidilmediğinden 14.09.2004 tarihinde kesinleştiği, 21.07.2006 tarihinde Maliye Hazinesi adına tapuda tescil edildiği, eldeki davanın 17.09.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren TBK 125. md. (eski 146. md) göre 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 2014/6673 başvuru nolu 25/07/2017 tarihli, 29/09/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Yaşar Çoban kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarihli 2009/4383 E. - 2009/517 K. sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK'nın 1007. maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiş olup, ne var ki HGK'nın karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından dava açılmasının mümkün kılacak makul süre içinde TMK'nın 1007. maddesine dayanarak dava açılmalıdır.
Buna göre, Anayasa Mahkemesi'nin 25.07.2017 tarihli, 2014/6673 kararı gereği, 18/11/2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolmuş bulunan eldeki dava yönünden, 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi kapsamında dava açılabilmesi imkanı yönünden Anayasa Mahkemesi'nin belirtilen hak ihlali kararı nazara alındığında, Yargıtay HGK’nun 18/11/2009 tarihli kararından yaklaşık 14 yıl, 3 gün sonra 17.09.2018 tarihinde açıldığı ve 18/11/2009 tarihinden itibaren oluşan iç hukuk yolu itibariyle, eldeki davanın makul süre içinde açıldığının kabulünün mümkün olmadığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesine karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verimesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 15/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.