3. Ceza Dairesi 2019/14342 E. , 2019/19688 K.
"İçtihat Metni"
Katılan ..."a karşı kasten basit yaralama suçundan sanıklar ..., ... ve ..."nin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.000,00’er Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmalarına, sanık ... yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Saruhanlı Asliye Ceza Mahkemesinin 17.07.2018 tarihli ve 2018/78 Esas, 2018/508 Karar sayılı kararlarına karşı Adalet Bakanlığının 16.09.2019 tarihli ve 2019/7289 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.10.2019 tarihli ve 2019/93168 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre,
1) Katılanın soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı huzurunda vekili vasıtasıyla alınan 28.09.2019 tarihli beyanında, kendisine vuranların sanıklar olduğuna yönelik bir ifadesinin bulunmadığı gibi, olay sebebiyle sanıklardan şikayetçi olduğuna dair açık bir beyanda da bulunmadığı, her ne kadar kovuşturma aşamasında 17.07.2018 tarihli 4. oturumda sanık..."den şikayetçi olduğunu beyan etmiş ise de, 24.09.2017 tarihinde meydana gelen olayın üzerinden 5237 sayılı Kanun"un 73. maddesinde belirtilen 6 aylık şikayet süresi geçtikten sonra şikayetçi olduğu ve şikayet yokluğu nedeniyle sanıkların mahkumiyetine karar verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde;
2) Katılanın soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan her iki beyanında da, sanıklardan ... ve ..."in kendisini darp ettiklerine yönelik ifadesinin bulunmadığı, sanıkların da alınan savunmalarında katılanı darp etmediklerini açıkça ifade ettikleri anlaşıldığından, sanıkların katılana karşı üzerlerine atılı yaralama suçunu işledikleri sabit olmadığından bahisle beraatlerine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde; isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Sanıklar ... ve ... hakkındaki hükümlere yönelik (2) numaralı bozma talebi yönünden yapılan incelemede;
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nin 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hakim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır. Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hakimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23.03.2010 tarih ve 2/29-56 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.)
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; sanıklar ... ve ... hakkında, mahkemece yargılama yapılarak deliller usulünce değerlendirilerek katılanı basit tıbbi müdahale ile giderilir şekilde yaralama eyleminden TCK 86/2, 62, 52/2 maddeleri uyarınca 2.000,00 TL. adli para cezasıyla cezalandırılmalarına karar verildiği; kanun yararına bozmaya konu edilen Saruhanlı Asliye Ceza Mahkemesinin 17.07.2018 tarihli ve 2018/78 Esas, 2018/508 Karar sayılı mahkumiyet kararlarındaki ileri sürülen hukuka aykırılığın 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesindeki hallere dahil olmayıp hakimin takdir hakkına ilişkin olduğu, mahkemenin de olayda delilleri değerlendirerek sanığı TCK 86/2,62, 52/2 maddeleri uyarınca cezalandırdığı ve takdir hakkını bu yönde kullandığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan bu nedenle Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen (2) numaralı düşünce yerinde görülmeyerek bu konudaki kanun yararına bozma talebinin REDDİNE,
2) Sanıklar ..., ... ve ... hakkındaki hükme yönelik (1) numaralı bozma talebi yönünden yapılan incelemede;
Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Saruhanlı Asliye Ceza Mahkemesinin 17.07.2018 tarihli ve 2018/78 Esas, 2018/508 Karar sayılı kararlarının 5271 sayılı CMK"nin 309/4. maddesinin (d) bendi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, sanıklar hakkında mağdur ...’u basit yaralamadan açılan kamu davalarının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 73/4. maddesi delaletiyle 5271 sayılı CMK"nin 223/8. maddesi gereğince mağdurun süresinde şikayeti söz konusu olmadığından DÜŞÜRÜLMESİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.11.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.