Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10146
Karar No: 2019/3142
Karar Tarihi: 20.05.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/10146 Esas 2019/3142 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/10146 E.  ,  2019/3142 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    -KARAR-
    Dava , hata (yanılma) ve hile (aldatma) hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, ... parsel sayılı taşınmazını davalı şirket yetkililerinin "arazilerin baraj altında kalacağı, verilebilecek en iyi fiyatın verildiği, kamulaştırmada çok daha düşük bedel ödeneceği" yönündeki telkinleri üzerine 30.01.2009 tarihinde m² bedeli 1,4 TL üzerinden satış suretiyle temlik ettiğini, bilgisiz ve tecrübesizliğinden yararlanılarak hataya düşürüldüğünü, derecattan geçerek kesinleşen kamulaştırma davalarına konu olan komşu parseller için tespit edilen m2 değerlerinin 12,00 TL-14,00 TL arası olduğunu öğrendiğini ileri sürerek satış sözleşmesinin feshi ile taşınmazın iadesine, mümkün olmazsa edimler arasındaki oransızlığın giderilmesine karar verilmesini istemiş, ön inceleme duruşmasında; davada hata ve hile hukuksal nedenlerine dayandığını bildirmiştir.
    Davalı, davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, satış işleminin davacının iradesi ve isteği doğrultusunda gerçekleştirildiğini, iddiaların doğru olmadığını, belirterek davanın reddini savunmuştur.
    İhbar olunan Akbank A.Ş vekili, davalının kullandığı kredinin teminatı olarak taşınmazı ipotek verdiğini, tapu kayıtlarına güvenerek taşınmaza ipotek konduğunu, iyi niyetli olduklarını, İhbar olunan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu vekili ise iddiaların yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davacının taşınmazını rızaen davalı şirkete sattığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmazını 30.01.2009 tarihinde 11.000 TL bedelle davalı ... A.Ş’ye satış suretiyle temlik ettiği, 09.05.2011 tarihinde Akbank T.A.Ş. adına 70.000.000 EURO bedelli ipotek tesis edildiği, halen davalı ... A.Ş’nin malik olduğu anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, aldatma (hile) genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun(BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı gibi; taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse, yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Diğer taraftan, sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nda(TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu(BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddelerde sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca, iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın(yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden(sübjektif unsur) hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
    Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK"nin 35. (BK"nin 25.) ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
    Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK"nin 35. (BK"nin 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
    Öte yandan, yanılma (hata) ve aldatma (hile) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hata ve hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir.
    Somut olaya gelince; mahkemece hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleme olanağı bulunmamaktadır.
    Şöyle ki, dava konusu taşınmazın resmi akitteki satış bedeli 11.000-TL olup, mahkemece taşınmazın satış tarihindeki rayiç değeri keşfen tespit edilmediği gibi, taşınmazın kamulaştırılması halinde elde edeceği değer ve dava tarihindeki değeri de belirlenmemiştir.
    Hâl böyle olunca, mahallinde bilirkişi aracılığı ile keşif yapılarak taşınmazın temlik tarihindeki gerçek değeri ile kamulaştırıldığı takdirde elde edeceği değeri ve dava tarihindeki değerinin belirlenmesi, toplanan ve toplanacak delillerin mahkemede görülen ve Dairece denetimi yapılan benzer nitelikte olan diğer davalar ile birlikte değerlendirilmesi, temlikin hata ya da hile ile gerçekleşip gerçekleşmediğinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi