Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2021/5333
Karar No: 2022/2324
Karar Tarihi: 25.04.2022

Danıştay 10. Daire 2021/5333 Esas 2022/2324 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2021/5333 E.  ,  2022/2324 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2021/5333
    Karar No : 2022/2324


    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Müdürlüğü / …
    VEKİLİ : Av. …
    TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : …ve …'na
    velayeten, kendilerine asaleten
    …, …
    VEKİLLERİ : Av. …
    İSTEMİN_KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacıların olay tarihinde 13 yaşında olan yakınları …'nun 10/07/2014 tarihinde Ankara ili, Keçiören ilçesi sınırları içerisinde bulunan Kösrelik Göleti'nde boğulması olayında hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranılan zararların karşılığı olarak ……için 10.000,00 TL (miktar artırımıyla 59.156,52 TL) maddi, 50.000,00 TL manevi, …için 10.000,00 TL (miktar artırımıyla 52.715,24 TL) maddi, 50.000,00 TL manevi, …ve … için ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek oranlı banka mevduatı faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla; davanın Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü husumetiyle incelenmesi gerektiği belirtilerek, Keçiören Belediye Başkanlığı ve Pursaklar Belediye Başkanlığı hasım mevkiinden çıkarılmak suretiyle işin esasına geçilmiş; esas yönünden, uyuşmazlık konusu olayda, Kösrelik Göleti'nin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün (DSİ) sorumluluk alanında bulunduğu ve idare tarafından, yeterli denetim ve gözetim görevinin yapılmadığı, kanalın çevresinde, kanala girilmesini engelleyici şekilde gerekli ve yeterli önlemlerin alınmadığı, her ne kadar levha bulunduğu belirtilmişse de, levha konulmasının idarenin sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmadığı, Mahkemelerince yapılan değerlendirmede davacı anne ve babanın henüz 13 yaşında bulunan çocuklarının boğulma tehlikesi olduğu tartışmasız olan gölete yakın bir yere gitmeleri hususunda bakım görevi yanında denetim ve gözetim görevini yerine getirmedikleri, bu nedenle meydana gelen ölümlü olayda % 50 oranında kusurlu oldukları sonuç ve kanaatine varıldığı, davacıların destekten yoksun kalma niteliğindeki maddi zararlarının tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 11/02/2019 havale tarihli bilirkişi raporu ile 23/05/2019 ve 21/06/2019 havale tarihli bilirkişi ek raporlarında, davacılardan Hasibe Sarıoğlu'nun 59.156,52 TL, davacı …'nun 52.715,24 TL destekten yoksun kalma zararının oluştuğu yönünde görüş bildirildiği, anılan raporların taraflara tebliği üzerine davacılar vekilinin 26/02/2019 havale tarihli dilekçesiyle miktar artırım talebinde bulunulması üzerine söz konusu bilirkişi raporları hükme esas alınarak davacıların olay nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararların hizmet kusuru ilkesi uyarınca tazmin edilmesi gerektiği gerekçesiyle davacıların maddi tazminat istemlerinin kabulü ile davacı … için 59.156,52 TL maddi tazminatın 10.000,00 TL tutarındaki kısmının idareye başvuruda bulunulduğu 05/03/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte, miktar artırım dilekçesi ile arttırılan 49.156,52 TL'lik kısmının miktar artırım dilekçesinin Mahkeme kayıtlarına girdiği 26/02/2019 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte adı geçen davacıya ödenmesine, davacılardan …için 52.715,24 TL maddi tazminatın 10.000,00 TL tutarındaki kısmının idareye başvuruda bulunulduğu 05/03/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte, miktar artırım dilekçesiyle arttırılan 42.715,24 TL'lik kısmının ise miktar artırım dilekçesinin kayıtlara girdiği 26/02/2019 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte adı geçen davacıya ödenmesine, davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile davacılardan …ve …'na her biri için ayrı ayrı 35.000,00 TL, olay anında yanında olması nedeniyle …için 20,000,00 TL, … için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
    Bölge Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesince, İdare Mahkemesinin olaya ilişkin kusur değerlendirmesi uygun bulunmuş, bununla birlikte destekten yoksun kalma zararının hesabına yönelik bilirkişi raporlarındaki eksiklikler nedeniyle yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bu raporda davacıların maddi zararı mahkemece hükmedilenden daha yüksek hesaplanmış ise de, davacıların yeniden miktar artırım talebinde bulunmaması nedeniyle davacıların istinaf istemlerinin reddine karar verilmiş; öte yandan maddi tazminatın miktar artırım dilekçesiyle artırılan kısmına işletilecek yasal faizin başlangıç tarihinin miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarih olması gerektiği, ayrıca Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının sebepsiz zenginleşmeye yol açmaması gerektiği belirtilerek, davalı idare istinaf isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi ile Mahkeme kararının maddi tazminat isteminin kabulü ile fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddi yönünden onanmasına, kararın manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin kısmı ile maddi tazminatın yasal faiz başlangıç tarihi yönünden kaldırılmasına, davacıların manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, davacılardan …'nun destekten yoksun kalma zararı olarak belirlenen 59.156,52 TL'nin, miktar artırım öncesindeki 10.000,00 TL tutarındaki kısmının idareye başvuruda bulunulduğu 05/03/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte, arttırılan 49.156,52 TL tutarındaki kısmının ise miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ tarihi olan 19/10/2019 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, davacılardan İsmail Sarıoğlu'nun destekten yoksun kalma zararı olarak belirlenen 52.715,24 TL'nin, miktar artırım öncesindeki 10.000,00 TL tutarındaki kısmının idareye başvuruda bulunulduğu 05/03/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte, arttırılan 42.715,24 TL tutarındaki kısmının ise miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ tarihi olan 19/10/2019 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, davacılardan anne …ve baba …'na ayrı ayrı 15.000,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın, davacı kardeşler …ve …'na ayrı ayrı 7.500,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuruda bulunulduğu 05/03/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
    TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, diğer davalılar Keçiören Belediye Başkanlığı ve Pursaklar Belediye Başkanlığı'nın hasım mevkiinden çıkarılmasının hatalı olduğu, olayda Keçiören Belediye Başkanlığı ile Saray Belediyesi Başkanlığının sorumluluğunun bulunduğu, hükmedilen tazminat miktarlarının fazla olduğu, Mahkemece yeterli inceleme yapılmadan karar verildiği iddialarıyla Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
    Davacılar tarafından, olayda kusurlarının bulunmadığı, hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu, maddi tazminatın miktar artırım dilekçesiyle artırılan kısmı için faizin söz konusu dilekçenin Mahkeme kaydına girdiği tarihten itibaren başlatılması gerektiği iddialarıyla Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    TARAFLARIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup, davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ :Temyiz istemlerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek işin esasına geçildi, gereği görüşüldü:



    İNCELEME VE GEREKÇE :
    MADDİ OLAY :
    Davacılardan …ve …'nın çocukları, …ve …'nın kardeşleri …10/07/2014 tarihinde yanında ağabeyi …ile birlikte yüzme amacıyla gittiği Ankara ili, Keçiören ilçesi sınırları içerisinde bulunan Kösrelik Göleti'nde boğularak hayatını kaybetmiştir.
    Davacılar tarafından, olayda sorumlulukları bulunduğu iddiasıyla 05/03/2015 tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne ve Keçiören Belediye Başkanlığı'na tazminat ödenmesi istemiyle başvurulmuştur.
    Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, davacıların başvurusu …tarih ve …sayılı işlemle reddedilmiş, bu işlem davacılara 23/03/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
    Keçiören Belediye Başkanlığı tarafından söz konusu başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddedilmesi üzerine 16/06/2015 tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Keçiören Belediye Başkanlığı ve Sarayköy Belediye Başkanlığı'na karşı bakılan dava açılmıştır.
    Temyize konu kararın davalılardan Keçiören Belediye Başkanlığı ve Pursaklar Belediye Başkanlığı açısından incelenmesi:
    İLGİLİ MEVZUAT:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, idari dava türleri; iptal, tam yargı ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmeden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış; "Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması" başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasının, ön karar başvurusunun yapıldığı tarih itibarıyla yürürlükte bulunan halinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerektiği, bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği; "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasında, dilekçelerin, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından, fıkrada belirtilen konularda sırasıyla inceleneceği belirtilmiş; anılan fıkranın (b) bendinde, "idari merci tecavüzü"; (f) bendinde de, "husumet" ilk inceleme konuları arasında sayılmış, bu hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı öngörülmüş; "İlk inceleme üzerine verilecek karar" başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince 14. maddenin 3. fıkrasında yazılı hususlarda kanuna aykırılık görülürse, 14. maddenin 3. fıkrasının (f) bendine göre, davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması halinde, dava dilekçesinin tespit edilecek gerçek hasma tebliğine, 3. fıkrasının (b) bendinde yazılı halde dilekçelerin görevli idare merciine tevdiine karar verileceği kurala bağlanmıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun yukarıda aktarılan maddelerinde; mahkemece, dava dilekçesinin ilk inceleme sırasında "husumet" yönünden inceleneceği, davanın yanlış hasımla açıldığının ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her aşamasında gerçek davalının hasım mevkine alınması suretiyle dava dilekçesinin bu idareye tebliğ edileceği kurala bağlanmış olup; anılan kurallar ile kamu idarelerinin görev, yetki ve sorumluluklarının sayısız mevzuat hükmüyle düzenlenmiş olduğu, bu nedenle davacılar tarafından, menfaatini ya da hakkını ihlal eden işlemi/eylemi yapan veya hareketsiz kalıp yapmayan idarenin (gerçek hasmın) tespit edilmesindeki güçlük gözetilerek davacıların iddialarının salt yanlış hasım nedeniyle dinlenilmeksizin reddolunmaması, başka bir ifadeyle idari işlem veya eylemin hukukilik denetimine tabi tutulması, böylece Hukuk Devleti ilkesinin tesis edilmesi amaçlanmıştır.
    Anılan kurallarda, idari dava türleri bakımından bir ayrıma gidilmemiş, daha açık bir anlatımla, idari davanın iptal, tam yargı veya idari sözleşmeden doğan uyuşmazlık nedeniyle açılmış olması noktasında farklı bir hüküm sevk edilmemiş, bu suretle husumetin düzeltilmesine yönelik kuralın bütün idari davalarda uygulanacağı kabul edilmiştir.
    Öte yandan, aynı kuralın, idari yargı mercilerine, yanlış hasmın husumetten çıkarılması yetkisini de verdiği Danıştayın yerleşik içtihatları ile kabul edilmiş bulunmaktadır. Zira, dava dilekçesinin "gerçek hasma tebliğine" karar verilmesi, yanlış gösterilen hasmın hasım mevkinden çıkarılması ile mümkündür.
    Bu itibarla, tam yargı davalarında da, mahkemelerce gerçek hasmın tespit edilmesi üzerine dilekçede gösterilen yanlış hasmın husumetten çıkarılıp tespit edilen gerçek davalının husumete alınmasına ve dava dilekçesinin gerçek hasma tebliğ edilmesine karar verilebileceği açıktır.
    Bakılan davaya ait dava dilekçesinde, davalı olarak Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Keçiören Belediye Başkanlığı ve Sarayköy Belediye Başkanlığına yer verildiği, Mahkemece yapılan ilk incelemeye esas 26/06/2015 tarihli ara kararı ile ön karar alma istemiyle davalı idarelere yapılan başvuruların tarihlerinin ve başvuru dilekçelerinin örneklerinin davacılardan istenildiği, davacılar tarafından 20/08/2015 tarihinde sunulan ara kararına cevapta, olaydan sonra tazminat ödenmesi istemiyle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile Keçiören Belediye Başkanlığı'na başvurulduğu yönünde beyanda bulunulduğu, Mahkemece dava dilekçesinin davalı idarelere tebliğine karar verilmesinin ardından Sarayköy Belediye Başkanlığı'na yapılan tebligatın iade edildiği, bunun üzerine dava dilekçesinin Sarayköy Belediye Başkanlığı'nın devredildiği Pursaklar Belediye Başkanlığı'na tebliğ edildiği, davaya Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Pursaklar Belediye Başkanlığı ve Keçiören Belediye Başkanlığı tarafından cevap verilmek suretiyle dosyanın tekemmül ettiği, dolayısıyla her üç idarenin de davanın açıldığı (ve husumetin düzeltildiği) tarihten Mahkemece temyize konu nihai kararın verildiği tarihe kadar yargılamanın her aşamasında davalı konumunda bulunarak davayı takip ettiği, nihai karar aşamasında Mahkemece olayda davalılardan yalnızca Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle Pursaklar Belediye Başkanlığı ve Keçiören Belediye Başkanlığı'nın hasım mevkiinden çıkarılarak esas hakkında karar verildiği görülmektedir.
    Bu durumda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri gereğince, Mahkemece davacılar tarafından dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen Sarayköy Belediye Başkanlığına yapılmış ön karar başvurunun bulunmadığının tespit edilmesine karşın, merciine tevdi kararı verilmeden dava dilekçesinin Sarayköy Belediyesinin devredildiği Pursaklar Belediye Başkanlığına tebliğ edilmesinde usul hükümlerine uyarlık görülmemiştir.
    Bununla birlikte, merciine tevdi kararının, ön karar başvurusunda bulunulmayan hallerde, zarardan ve eyleminin zarara neden olduğundan (illiyet bağından) haberdar olmayan ilgili idarenin bilgilendirilerek zararın öncelikle sulhen giderilmesinin sağlanması amacına hizmet ettiği, başka bir ifadeyle uyuşmazlığın sulhen ortadan kaldırılamayacağının anlaşılmasından ve idarenin temerrüde düşürülmesinden sonra dava yolunun kullanılmasının teminine yönelik olduğu dikkate alındığında; dosyanın tekemmül etmesinden, dolayısıyla idarece zararın sulhen karşılanmayacağının ve idarenin bu suretle temerrüde düştüğünün kesin olarak anlaşılmasından sonra merciine tevdi kararı verilmesinde -merciine tevdi kararından beklenen faydanın halihazırda gerçekleşmiş olması nedeniyle- herhangi bir hukuki yarar bulunmadığı açıktır.
    Öte yandan, Keçiören Belediye Başkanlığı ve Pursaklar Belediye Başkanlığı'nın davanın açıldığı (ve husumetin düzeltildiği) tarihten Mahkemece temyize konu nihai kararın verildiği tarihe kadar yargılamanın her aşamasında davalı konumunda bulunarak davayı takip ettiği anlaşıldığından; adı geçen belediyelerin, ancak nihai karar aşamasında sorumluluğunun bulunmadığı kanaatine varılmasının, bu belediyeler yönünden davanın reddi yolunda karar verilmesini gerektireceğinin, belediyelerin husumetten çıkarılması sonucunu doğurmayacağının kabulü gerekmektedir.
    Esasen aksi yorum, anılan belediyelerin nihai karar aşamasına kadar davayı takip etmesinden kaynaklanan hak ve yükümlüklerinin (vekalet ücreti, yargılama gideri vs.) akıbeti hakkında da boşluk oluşması suretiyle sorun çıkmasına neden olabilecektir.
    Bu itibarla, Mahkemece, olayda hizmet kusurlarının bulunmadığı kanaatine varılan Keçiören Belediye Başkanlığı ve Pursaklar Belediye Başkanlığı yönünden uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, anılan belediyelerin nihai karar aşamasında husumetten çıkarılmasında hukuki isabet görülmemiştir.
    Temyize konu kararın davalılardan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü açısından incelenmesi:
    İLGİLİ MEVZUAT:
    Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
    2577 sayılı Kanun'un dava konusu olayın meydana geldiği tarihteki haliyle 13. maddesinin 1. fıkrasında, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu, bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği hükme bağlanmıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Uyuşmazlıkta, davacılar yakını …'nun 10/07/2014 tarihinde vefat ettiği, davacılar tarafından olayda sorumluluğu bulunduğu iddiasıyla 05/03/2015 tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne başvurulduğu, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, davacıların başvurusunun …tarih ve …sayılı işlemle reddedildiği, bu işlemin davacılara 23/03/2015 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 16/06/2015 tarihinde bakılan davanın açıldığı görülmektedir.
    Buna göre; davacılar tarafından, 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesinin 1.fıkrası hükmü uyarınca olayın meydana geldiği 10/07/2014 tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde idareye başvurulması ve başvuru neticesinde tesis edilecek işlemin neticesine göre işlemin tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde dava açılması gerekmekte iken; ön karar başvurusunun reddine ilişkin işlemin tebliğinden itibaren (23/03/2015) dava açma süresi olan 60 gün içerisinde (en son 22/05/2015 tarihinde) dava açılması gerekirken, bu süre geçtikten sonra 16/06/2015 tarihinde açılan davanın esasının süre aşımı sebebiyle incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle işbu davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, Bölge İdare Mahkemesince yukarıda yer verilen hususlar ve davalılardan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü açısından davanın süresinde açılmadığı gözetilmeden davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Tarafların temyiz isteminin KABULÜNE,
    2. Davanın kabulüne ilişkin …İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak davacılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddi, davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusunun kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 25/04/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi