19. Hukuk Dairesi 2016/11763 E. , 2017/6962 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin ticaret yaptığı dava dışı şirketten alacaklarına karşılık müşteri çekleri aldığını,kargoya verilen bu çeklerin kaybolması nedeniyle ... 2. Asliye Ticaret mahkemesinde zayi ve iptal davası açıldığını, alınan kararla davalıya ait çek dışında kalan çek bedellerinin tahsil edildiğini, hakkında zayii ve iptal kararı alınan keşidecisi davalı olan çek için ilamsız takip başlatıldığını, takibe haksız itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptali ile davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında ticari bir ilişki olmadığını bu nedenle husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu çekin yasal süresinde bankaya ibraz edilmediğini, çek vasfına haiz olmadığını, çek zayii-iptal kararının davacıyı alacaklı hale getirmeyeceğini, ancak çeki kendisine ciro eden lehtara karşı aralarındaki temel borç ilişkisine dayalı dava açabileceğini savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının çeki kendisine ciro eden lehdara karşı, aralarındaki temel borç ilişkisine dayalı olarak dava açabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı, dava konusu çeklerin keşidecisi olup, imza inkarında bulunmamıştır. Davacı ise dava konusu çekleri kaybettiğini ileri sürerek ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nden çeklerin zayii nedeniyle iptali kararı almış ve bu karara istinaden talepte bulunmuştur.
Kıymetli evrakın zayii nedeniyle iptali kararı ve bu kararın hükümleri TTK" nun 563. ve 564. maddelerinde düzenlenmiştir. TTK"nun 563/1. maddesine göre; “Kıymetli evrak zayi olduğu takdirde mahkeme tarafından iptaline karar verilebilir. “ Aynı yasanın 564/1. maddesinde ise ; “İptal kararı üzerine hak sahibi hakkını senetsiz olarak da dermeyan veya yeni bir senet ihdasını talep edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
İptal kararının niteliğinden doğan iki önemli sonucu vardır. Bunlar, iptal kararının olumsuz ve olumlu sonuçları olarak belirtilmektedir.
İptal kararının verilmesiyle kıymetli evrakın en önemli özelliklerinden biri olan senedin hak sahibini teşhis fonksiyonu ortadan kalkar. Bu, iptal kararının olumsuz sonucudur. İptal kararını alan davacı, borçludan, kendisine senedi ibraz etmeden ödemede bulunmak hakkını kazanmaktadır. Borçlu da hile ve ağır kusuru bulunmadıkça iptal kararını ibraz edene karşı ödemede bulunmakla borcundan kurtulmaktadır (TTK md.558/2).
İptal kararının olumlu sonucu ise davacının hak sahipliğini borçluya karşı göstermesi yani hak sahibinin teşhisine imkan vermesi olarak karşımıza çıkar. Buna göre, iptal kararı davacının (iptal kararını elde eden kişinin) senette mündemiç bulunan ve iptal ile artık senetten ayrılan hakkın sahibi olduğuna ilişkin bir karine yaratır.
İptal kararının her iki etkisi de hak sahipliğinin teşhisi (hak sahipliğinin tespiti) meselesine ilişkindir. Başka bir anlatımla, iptal kararı sadece senedi zayi eden hamilin senette mündemiç hakkı senetsiz olarak borçluya dermeyan edebilmesini ve borçlunun da iptal kararını alan kişiye ifada bulunmak suretiyle borcundan kurtulabilmesini sağlar. Kararın maddi hukuk yönünden bir etkisi yoktur. Maddi hukuk yönünden mevcut durum aynen kalır. Başka bir deyişle, iptal kararı hakkın mevcudiyetine, muhtevasına ve bu hak üzerinde tasarruf yetkisine tesir etmez.
İptal kararı, iptal olunan senet yerine kaim olan bir senet niteliği taşımamaktadır. Sadece, elden çıkmış bulunan senedin teşhis fonksiyonunu ifa etmekte ve iptal kararı hamiline senetsiz olarak alacağı talep hakkı vermektedir.
Görüldüğü gibi, borçlu, iptal kararı hamilinin sadece kararı ibraz etmesi ve kararda adı geçen alacaklının kendisi olduğunu ispatlaması üzerine, ağır kusur ve hilesi bulunmaksızın borcunu ifa ederse, borcundan kurtulmaktadır.
Borçlu, iptal kararını alan kişiye karşı bazı def"ileri ileri sürebilir. Örneğin, borçlu, iptal kararını alan kişinin aslında senet üzerinde herhangi bir hakkının olmadığı (hiç hak sahibi olmadığı veya belirli nedenlerle hak sahipliği sıfatının sona erdiği) def"ini ileri sürebilir. Ancak, iptal kararı hamili, hak sahibi olduğunu iptale ilişkin yargılamada az çok ispatladığından bunun aksini iddia eden borçlu bu yöndeki iddialarını ispat etmek zorundadır. Borçlunun, iddialarını ispat etmesi ile zayi nedeniyle iptal kararı etkisini kaybeder yani sonuç doğurmaz.
İptal kararının olumlu etkisi nedeniyle borçlunun karar hamiline yapacağı ifa onu borcundan kurtaracağı için senede zilyet olan üçüncü kişi borcun sona erdiği def"i ile karşılaşabilir. Bu durumda üçüncü kişi, kendisine ifada bulunulan iptal kararı hamili aleyhine sebepsiz zenginleşme davası açabilir (BK. md. 61). Başka bir anlatımla böyle bir durumda senede zilyet olan üçüncü kişi, iyi niyetli iptal kararı hamiline ödemede bulunan borçluya başvuramaz (Bu açıklamalar için bakınız: Hanife Öztürk(Dirikkan) -Kıymetli Evrakın Ziyaı ve İptali, Ankara ,1990, s. 84 vd.; Prof. Dr. Fırat Öztan-Kıymetli Evrak Hukuku 2. Bası, Ankara, 1997, s. 274 vd.; Poroy-Tekinalp-Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 19. Bası, İstanbul, 2010, s. 97 vd.; Prof. Dr. Naci Kınacıoğlu-Kıymetli Evrak Hukuku 5. Baskı, Ankara, 1999, s. 57 vd.).
Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; Davacı zayi nedeniyle iptal kararına dayanarak keşideci olan davalıdan TTK 564/1 maddesi uyarınca talepte bulunmuş, ancak davalı, ileride senet hamilinin ortaya çıkabileceği ihtimalinden söz ederek ödemeden kaçınmıştır. Henüz, ortaya çıkmış bir senet hamili bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla üçüncü bir kişinin dava konusu çeklere dayalı olarak davalıdan herhangi bir talepte bulunduğu savunulmamıştır. Hal böyle olunca uyuşmazlığın yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilip çözümlenmesi gerekirken mahkemece somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, gününde 16/10/2017 oybirliğiyle karar verildi.