15. Ceza Dairesi 2017/27673 E. , 2020/11238 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıclık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Her iki sanık hakkında ayrı ayrı;
1- TCK.nın 158/1-d,62,52/2-4,53 maddeleri gereğince mahkumiyet
2- TCK.nın 204/1, 43/1, 62, 52/2, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii ile katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan ...’nun gayri resmi ticari ortağı olan tanık ...’nin katılan ...’e daha evvelden borcunun olması nedeniyle düzenlediği 9 adet bonoyu katılan ... e ulaştırılmak üzere sanık ...’a verdiği, katılan ... tarafından bono vadelerinin uzun olduğundan bahisle bonoların kabul edilmediği ve bu şekilde söz konusu senetlerin sanık ...’da kaldığı, sanık ...’ın da alacaklısı katılan ... adına düzenlenen 30/07/2006 ödeme tarihli senedin arkasına katılan ..."in adına ciro ederek, alacaklısı katılan ... olan 30/06/2006 ödeme tarihli senedin arkasını Ünsal Mermer ve sanık ..."ın ciroları ile alacaklı kısmı boş bırakılan 30/08/2006 tarihli senedin alacaklı kısmına sanık ..."ın adı yazılıp, arkası sanık ..."ca ciro edilerek tahsile konduğu ve bir kısmının tahsil edildiği, katılan ...’nun da senetlerin katılan ...’e verildiğini ve tedavüle sürüldüklerini zannederek senet bedellerini ödediği, ancak daha sonra katılan ... in aleyhine icra takibi yapması üzerine, gerçekte önceden katılan ...’e iletilmek üzere verilen senetlerin sanıklar tarafından takibe konulduklarını anladığı,, bu şekilde sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia edilen olayda;
1- Resmi belgede sahtecilik suçundan sanıkların mahkumiyet hükümlerine ilişkin sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii ve katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanıkların üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunun gerektirdiği cezanın miktar ve nevi itibariyle, TCK"nın 204/1, 66/1-e ve 67/4 maddelerine göre hesaplanan 12 yıllık dava zamanaşımı süresinin, suç tarihi olan 30/07/2006 ile inceleme tarihleri arasında dolduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı Kanun"un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak kamu davalarının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıkların mahkumiyet hükümlerine ilişkin sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii ve katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
5237 sayılı TCK"nın 158/1-d bendinde belirtilen nitelikli dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi gerekmekte olup, bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmekte olduğu;
5237 sayılı TCKnın 43/1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi, işlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması ve bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerektiği de gözetilerek somut olay incelendiğinde;
Katılan ... beyanlarında; ortağı tanık ...’nin katılan ...’e olan borcu nedeniyle yaklaşık toplam değeri 135.000 TL olan senetleri tanzim ederek sanıklara katılan ...’e iletilmek üzere verdiğini, sanıkların alınan bu senetleri daha sonra kendileri icra takibine koyduklarını, bir kısmını da başka kişilere verdiğini, söz konusu senetlere ilişkin bankadan ödeme emri gelince, senetlerin bir kısmının bedelini bankaya ödediğini, piyasaya sürülen senetlere ilişkin icra takibi yapıldığından onları da ödediğini, toplamda 100.000 TL civarında ödemede bulunduğunu, ancak daha sonra katılan ... tarafından haciz işlemi yapılınca gerçek durumu anladığını belirtmesine rağmen, mahkemece katılan ... tarafından verilen ve iddianameye konu senetler için sanıklar tarafından icra takibi yapılıp yapılmadığının, yapılmıiş ise icra dosya numaralarının ne olduğunun, bu dosyalara ilişkin haciz ya da ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmamış olması karşısında;
Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; katılan ...’nun yeniden beyanları alınarak, kendisi tarafından verilen senetlerle sanıkların icra takibi başlatıp başlatmadıklarının, başlatılmış ise icra müdürlüğü dosya numaralarının ne olduğunun, bu dosyalara ilişkin haciz ya da ödeme yapıp yapılmadığın, yapmış ise ne şekilde ödediğinin sorulması, var ise ilgili icra dosyalarının aslı ya da onaylı örneklerinin dosyaya içerisine alınması, sonucuna göre; sanıkların bu senetlerle katılan ... aleyhine icra takibi yapmışlarsa eylemin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d maddesine belirtilen “nitelikli dolandırıcılık suçunu”, senetlerle icra takibine başlanmaması halinde ise eylemin 5237 sayılı TCK’nın 157/1 maddesinde belirtilen ve uzlaşma kapsamında kalan “basit dolandırıcılık” suçunu oluşup oluşturmayacağının, ayrıca TCK’nın 43/1 maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hükümlerin tesisi,
Kabule göre de;
a- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 60 tam gün olarak tayin edilmesi;
b- 1136 sayılı Kanun"un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 13.maddesinin 1. fıkrası uyarınca, mahkumiyet kararı verilmesi halinde, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
c- 5237 sayılı TCK.nın 53. maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi"nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve E.2014/140, K.2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA, 09/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.