Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2022/1064
Karar No: 2022/2426
Karar Tarihi: 26.04.2022

Danıştay 10. Daire 2022/1064 Esas 2022/2426 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2022/1064 E.  ,  2022/2426 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2022/1064
    Karar No : 2022/2426

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Üniversitesi Rektörlüğü
    VEKİLİ : Av. …

    TEMYİZ EDEN MÜDAHİL
    (DAVALI YANINDA) : …
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
    2- …
    3- …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davalı idare ve davalı idare yanında müdahil tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacılar tarafından, yakınları …'ın Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde gerçekleştirilen geç ve hatalı müdahaleler neticesinde hayatını kaybetmesinde davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddiasıyla, davacılardan eş ... için 1.000,00 TL (miktar artırımıyla 143.644,06 TL) maddi, 40.000,00 TL manevi, çocuklar … ve … için ayrı ayrı 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olayla ilgili olarak Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda, davacıların yakını …'a yönelik Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde uygulanan tıbbi müdahalede hizmet kusuru bulunduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 143.644,06 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın görevsiz yargı merciinde dava açma tarihi olan 18/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
    Bölge Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare ve davalı idare yanında müdahil tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, kararın yargılama giderleri yönünden hukuka aykırı olduğu, idari başvuru yapılmaksızın açılan davanın reddi gerektiği, davanın süresinde açılmadığı, dava konusu olayla ilgili olarak Yüksek Öğretim Kurumunda devam eden soruşturma sürecinin beklenmesi gerektiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olup hukuka aykırı olduğu, dava konusu olayda idari eylem ile oluşan zarar arasında nedensellik bağının bulunmadığı, dolayısıyla hizmet kusurunun olmadığı, hükmedilen tazminata işletilen faizin başlangıç tarihinin hukuka aykırılık teşkil ettiği; davalı idare yanında müdahil tarafından, davalı idarece ileri sürülen temyiz iddiaları yanında olayla ilgili düzenlenen uzman görüşlerinde kusurun bulunmadığının tespit edildiği, hükmedilen tazminat miktarının fahiş olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından, olayda hizmet kusurunun bulunduğu ileri sürülerek davalı idare ve davalı idare yanında müdahilin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden davalı idare yanında müdahilin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    MADDİ OLAY :
    Davacılar yakını …, göğüs ağrısı, göğüste sıkışma, kendini kötü hissetme ve halsizlik şikayetleri ile 30/11/2017 tarihinde Beyhekim Devlet Hastanesine başvurmuş, burada çekilen EKG sonrası 112 Acil aracılığı ile 01/12/2017 tarihinde Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilmiştir. 01/12/2017 tarihinde Kardiyoloji Yoğun Bakımına yatışı sağlanmış, yapılan müdahaleler sonrasında aynı gün vefat etmiştir.
    Bunun üzerine davacılar tarafından maddi ve manevi zararların tazmini amacıyla adli yargıda açılan davanın görev yönünden reddi yolunda verilen kararın kesinleşmesi üzerine olayda hizmet kusurunun bulunduğu iddiasıyla bakılan dava açılmıştır.
    Uyuşmazlıkta; …'ın ölümü üzerine davalı idare yanında müdahil olan Prof. Dr. … hakkında Yükseköğretim Denetleme Kurulu tarafından yürütülen ceza soruşturması kapsamında Adli Tıp Kurumu 8. Adli Tıp İhtisas Kurulunca hazırlanan 15/01/2020 tarihli ve ... sayılı raporda; "Kişinin ölümünün akut myokard enfarktüsü sonucunda meydana gelmiş olduğu, müteveffa …'ın 30/11/2017 tarih saat 00:51'de Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisine göğüs ağrısı, göğüste sıkışma hissi, kendini kötü hissetme şikayetleri ile müracaatında alınan EKG'de akut myrokard infarktüsü ve belirgin bradikardi (seri EKG'lerde 35-40/dk hızında AV tam blok veya yavaş nodal ritim) görüldüğü halde acilen revaskülarizasyon için (söz konusu kurumda kateterizasyon imkanı olduğundan) perkütan koroner işleme alınması uygun olduğu halde nöroloji konsültasyonu ve diğer işlemlerle hayati önem arz eden saatlerin kaybedildiği ve hastanın 07:14'te koroner anjiografiye alındığı, bu gecikmenin tıp kurallarına uygun olmadığı, söz konusu işlemde de koroner anliografide koroner arterlerin görüntülemesinin tam olarak yapılamadığı, anjioplasti işleminin gerçekleştirilemediği ve kalp pili takılamadığı, buna rağmen diğer meslektaşlarından yardım istenmemesinin uygun olmadığı, söz konusu tıbbi uygulama hatalarının müteveffanın ölümüyle illiyetinin bulunduğu, bununla beraber zamanında uygun şekilde müdahale edilse bile (uygun şekilde tedavi edilen ST yükselmeli myokard infaktüsünün mortalitesinin %3-5 olduğu dikkate alındığında) myrokard infarktüsünden kurtulmasının kesin olmadığı" şeklinde görüş bildirilmiştir.
    İlk derece Mahkemesince, yukarıda anılan Adli Tıp Kurumu raporu doğrultusunda müteveffa …'a Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde uygulanan tıbbi müdahalede sağlık hizmetinin kusurlu işletildiği sonucuna varılarak davacılardan Eş …'ın destekten yoksun kalmasından ötürü meydana gelen maddi zararının hesaplanması amacıyla yaptırılan hesap bilirkişi raporu da dikkate alınarak davacıların tazminat talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
    Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları doğrudan zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davaları olup, idarenin hukuki (mali/tazmin) sorumluluğunun yargı aracılığıyla belirlenip hüküm altına alınmasını sağlamaktadır.
    İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
    Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetimi yapılacağından, mahkemece, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
    İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmektedir. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
    İdarelerin kamu hizmetlerinin gereği gibi işlemesini sağlayacak organizasyonları yaparak, yeterli araç ve gereçle donatılmış bina, tesis ve araçlarda hizmetin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütme yükümlülüğünün bulunduğu tartışmasızdır.
    Zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı sağlık hizmetinde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.
    Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle "bilirkişi" konusunda atıfta bulunulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 450. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve aynı Kanun'un 447. maddesi, 2. fıkrası ile mevzuatta 1086 sayılı Kanun'a yapılan atıfların, 6100 sayılı Kanun'un bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde, hakimin, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği öngörülmüştür.
    2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu'nun 1. maddesinde, adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere Adalet Bakanlığına bağlı Adli Tıp Kurumu kurulduğu; 2. maddesinde, Adli Tıp Kurumunun, mahkemeler ile hakimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen adli tıp ile ilgili konularda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle yükümlü olduğu; 15. maddesinde, Adli Tıp Üst Kurullarının, adli tıp ihtisas kurulları ve ihtisas daireleri tarafından verilip de mahkemeler, hâkimlikler ve savcılıklarca kapsamı itibarıyla yeterince kanaat verici nitelikte bulunmadığı, sebebi de belirtilmek suretiyle bildirilen işleri, adli tıp ihtisas kurullarınca oybirliğiyle karara bağlanamamış olan işleri, adli tıp ihtisas kurullarının verdiği rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, adli tıp ihtisas kurulları ile ihtisas dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, adli tıp ihtisas kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceleyeceği ve kesin karara bağlayacağı düzenlenmiş iken; 703 sayılı "Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ile anılan hükümler yürürlükten kaldırılmış ise de, 15/07/2018 tarih ve 304794 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4 No'lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 2.,3. ve 16. maddelerinde yukarıda yer verilen hükümler aynı şekilde yeniden getirilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Kişilerin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının tıbbi ihmal nedeniyle ihlal edildiği iddiasıyla açılan tam yargı davalarında, hizmet kusurunun tespitine yönelik olarak ilk derece mahkemelerince yaptırılan bilirkişi incelemesinde, bilirkişinin somut tıbbi verileri kullanarak, sahip olduğu tıbbi bilgilerden hareketle her türlü şüpheden uzak, nesnel bir sonuca varması ve buna göre de somut gerekçelerle kanaat bildirmesi gerekmekte olup; bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Buna ek olarak, bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
    İdare Mahkemesince hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunda, dava konusu olayda hizmet kusurunun olup olmadığı hususu ortaya konulurken davacılar yakınının 112 Acil aracılığı ile 01/12/2017 tarihinde sevk edildiği Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine geldikten sonraki süreçle sınırlı olarak bir değerlendirmeyle yetinildiği, davacılar yakınının şikayetlerinin başladığı ilk andan itibaren başvurduğu Beyhekim Devlet Hastanesinde hastaya yönelik olarak yapılan her türlü girişim ve sonrasında sevk edildiği Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde gerçekleştirilen tıbbi müdahalelerin bütün süreç içerisinde ele alınarak bir değerlendirme yapılmaksızın olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna varıldığı; davacılar yakınının ilk olarak 30/11/2017 tarihinde göğüs ağrısı, göğüste sıkışma, kendini kötü hissetme ve halsizlik şikayetleri ile başvurduğu Beyhekim Devlet Hastanesinde kendisine yapılan tıbbi müdahale ve tetkiklerin neler olduğu, bu girişimlerde bir ihmal, gecikme ya da kusurunun olup olmadığı, bir ihmal, gecikme ya da kusurun bulunduğunun tespiti halinde ise bu durumun davacılar yakınına yönelik Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde gerçekleştirilen tıbbi müdahalelere ve buradaki kusur oranına bir etkisinin olup olmayacağı, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tespit edilen tıbbi uygulama hatalarının meydana gelen zararla arasındaki illiyet bağını kesip kesmeyeceği hususlarında bilirkişi raporunda bir irdeleme yapılmadığı gibi, raporun ayrıntılı bilgi vermekten ve taraf iddialarını karşılamaktan uzak olduğu görülmektedir.
    Bu itibarla; Mahkemece, konuyla ilgili uzman hekimlerin katılımının sağlandığı Adli Tıp Üst Kurulundan tarafların iddialarının dikkate alındığı, yukarıda belirtilen hususların açık, anlaşılır şekilde cevaplandığı bir rapor alınarak olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
    Bu durumda, uyuşmazlığın çözümü için yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayalı olarak eksik inceleme sonucu verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalı idarenin ve davalı idare yanında müdahilin temyiz isteminin KABULÜNE,
    2. Davanın kabulüne ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurularının reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idare yanında müdahile iadesine,
    4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 26/04/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi