14. Ceza Dairesi 2019/5322 E. , 2019/13182 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan beraati ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, suça sürüklenen çocuğun beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı suçundan mahkumiyeti ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle başvurunun muhtevası ve inceleme tarihine kadar getirilen kanuni düzenlemeler nazara alınarak dosya tetkik edildi.
Sanık ile suça sürüklenen çocuk haklarında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan dolayı 5271 sayılı CMK"nın 231/5. maddesi gereğince verilen hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair verilen kararların aynı Kanunun 231/12. maddesi uyarınca itirazı kabil olup temyiz yeteneğinin bulunmadığı ve anılan hükümlere yönelik temyiz istemi CMK"nın 264. maddesi hükmüne göre itiraz kabul edilip esasen bu hususta mahallinde merciince karar verildiği anlaşıldığından, suça sürüklenen çocuk müdafisi ile katılan mağdure vekilinin anılan karara yönelik temyiz istemlerinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca Reddiyle, incelemenin sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan beraat ve suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan kurulan mahkumiyet hükümleriyle sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği görüşüldü:
Sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Tüm dosya kapsamı ve gerekçe içeriğine göre mahkemece kabul ve takdir kılınmış beraat hükmü usul ve kanuna uygun bulunduğundan, katılan mağdure vekilinin yerinde görülmeyen temyiz talebinin reddiyle hükmün ONANMASINA,
Suça sürüklenen çocuk hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35 ve anılan Kanunun uygulanmasına dair yönetmeliğin 20/2-3. maddeleri gereğince on iki-on beş yaş grubundaki suça sürüklenen çocuklarla ilgili sosyal inceleme raporu aldırılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden, olay günü on beş yaşından küçük suça sürüklenen çocuk hakkında sosyal inceleme raporu alınmaksızın yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Suç tarihinde on iki-on beş yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında Pamukkale Üniversitesi Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezince düzenlenen 24.10.2008 tarihli raporda, WISC-R Zeka Testi sonucunda toplam IQ:62 (hafif düzey zeka geriliği) olarak bulgulanmasına rağmen klinik olarak sınır zeka düzeyinde olduğu, fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabildiği ve davranışlarını yönlendirebildiği belirtilmesine karşılık söz konusu raporun içeriği itibarıyla yeterli olmadığı anlaşıldığından, tam bir vicdani kanaat oluşabilmesi için TCK"nın 31/2. maddesine göre suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişip gelişmediğinin belirlenmesi için dava dosyasıyla birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kuruluna sevk edilerek rapor alındıktan sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Cebir, tehdit veya hile gibi iradeyi etkileyen herhangi bir hal olmaksızın mağdureye cinsel istismarda bulunan suça sürüklenen çocuğun, bu eyleminden dolayı kastettiğinden daha farklı ve ağır olan ruh sağlığı bozulması neticesinin meydana geldiği, TCK"nın 23. maddesi uyarınca kişinin gerçekleşen fakat kastetmediği bu neticeden sorumlu tutulabilmesi için en azından taksirle hareket etmiş olması gerektiği, somut olayda suça sürüklenen çocuğun dosyaya yansıyan sosyal ve kültürel durumu, eğitim düzeyi, kişisel özellikleri, tarafların yaşları ve cinsel istismar eyleminin zora dayalı olmayan şekilde gerçekleşme biçimi nazara alındığında, ağır netice olarak ortaya çıkan mağdurenin ruh sağlığındaki bozulmanın suça sürüklenen çocuk tarafından öngörülemeyeceği ve taksirle dahi hareket etmesinin söz konusu olmadığı, meydana gelen bu zararın TCK"nın 61. maddesi kapsamında cezanın bireyselleştirilmesinde alt sınırdan uzaklaşmada dikkate alınabileceği gözetilmeden yazılı şekilde suça sürüklenen çocuk hakkında TCK"nın 103/6. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
Hükümlerden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 58, 59, 60 ve 61. maddeleri ile 5237 sayılı Kanunun 102, 103, 104 ve 105. maddelerinde yer alan cinsel dokunulmazlığa karşı suçların yeniden düzenlenmesi karşısında, 5237 sayılı TCK"nın 7/2. madde-fıkrasındaki "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek lehe olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi suretiyle yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafisi ile katılan mağdure vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.