15. Ceza Dairesi 2017/33942 E. , 2020/11229 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Her bir sanık hakkında beraat
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan sanıkların beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılanın, hissedarı ve yetkilisi olduğu ... Tekstil Ltd Şti aracılığıyla yaptığı ticari alışveriş sonucunda sanık ...’dan, 3 adet çek aldığı, katılanın çeklerden bir tanesini şahsi cirosu ile diğer 2 tanesini de şirket adına cirolayarak, bu çekleri 2. ciranta Mussa şirketine verdiği, çeklerin günü geldiğinde karşılığı çıkmayınca ... Şirketi’nden geri alarak, çek keşidecisi sanık ..."ya sattığı mallarını geri alıp, çekleri de sanık ..."ya iade ettiği, ancak sanık ..."nın bu çekleri ciro silsilesinde ilgisi olmayan diğer sanık ..."e verdiği, sanık ..."in bu çeklere katılanın cirosundan sonra araya ciro yaptıktan sonra, vekili vasıtasıyla katılan ve sanık ... aleyhine İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2009/10634, 2009/10635 sayılı dosyalarında icra takibi yaptığı, çek asıllarının elde edilemediği, bu şekilde sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri iddia edilen olayda;
1- Sanıkların resmi belgede sahtecilik suçundan beraat hükümlerine ilişkin katılan vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232/250 sayılı kararında açıklandığı üzere, aslı bulunamayan evrakın aldatma kabiliyetlerinin bulunup bulunmadığının da tespit edilemediği, fiili iğfalin aldatma niteliğini göstermeyeceği cihetle; somut olayda suça konu çeklerin aslının bulunamadığı anlaşılmakla; sanıkların üzerlerine atılı suçun yasal unsurları itibariyle oluşmayacağından sanıklar hakkında beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, sanıkların üzerlerine atılı olan resmi belgede sahtecilik suçunu işlediklerinin sabit olmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, beraat hükmünün kanuna aykırı olduğuna,
eksik inceleme, vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ve eylemin suç teşkil ettiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2- Sanıkların nitelikli dolandırıcılık suçundan beraat hükümlerine ilişkin katılan vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanık ... savunmalarında, katılana nakit para verdiğini, karşılığında çekleri aldığını, ödenmediği için takip yaptığını, ancak çekleri cirolamadığını, sanık ... ise katılandan çeki almadığını, sanık ...’le bir ticari ilişkisinin olmadığını, hatta tanımadığını belirtmesi, katılanın beyanlarında suça konu çekleri sanık ...’ya iade etmesine rağmen, iade edilen bu çeklerle ilgili hakkında icra takibi yapıldığını ifade etmesi, çeklerde son ciranta olarak gözüken tanık Halil Sözer’in söz konusu çekleri katılandan aldığı ve katılan iade ettiğinde “ ...” cirosunun bulunmadığını söylemesi, sanıklar arasında gerçek bir ticari ilişkinin olduğuna dair herhangi bir delilin ibraz edilememesi, her ne kadar söz konusu çek asılları ele geçmemiş olsa da; bu çeklere dayanılarak katılan aleyhine icra takibi başlatılması karşısında; eylemin teşebbüs aşamasında kalan nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu anlaşılmakla; sanıklar hakkında mahkumiyet hükmü kurulması gerekirken yazılı şekilde beraatlerine hükmedilmesi,
Kabule göre de;
Beraat eden ve kendilerini vekil ile temsil ettiren her bir sanık yararına, katılan aleyhine vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmakla, beraat eden sanıklar yararına, hazine aleyhine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 13/5. maddesi gereğince, tek bir maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekiliinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.