16. Hukuk Dairesi 2016/9028 E. , 2019/5839 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 447 ada 28 parsel sayılı 18.699,62 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı ... tarafından, davalılar ... mirasçıları aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan müdahalenin men"i ve tazminat davası, davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde, çekişmeli parsel tutanağı ile aktarılan dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda, davacının davasının kabulüne, çekişmeli 447 ada 28 parsel sayılı taşınmazın ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... ... vekili ve diğer davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ..., Kaş Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde; Davalılar ile iştirak halinde malik olduğu ve 28.05.1996 tarih 14 nolu tapu kaydında görünen 1/7 hissesi ve tapuda kayden satın aldığı kardeşleri ... ile ..."in hisseleri ile birlikte sahip olduğu 3/7 hisse karşılığı olan 15.000,00 metrekare yere buğday ektiğini, davalıların bu ekili yere el attıklarını ileri sürmüş; 10.03.2014 havale tarihli beyan dilekçesinde ise dava konusu yerin tapu kayıt miktarının 34.960,00 metrekare olduğunu, ancak kadastrodaki tespit miktarını bilmediğini, ... ’ın 18 dönüm hissesini 20.01.1995 tarihli senet ile satın aldığını, dolayısıyla tapu miktarının 1/2 hissesini istediğini belirtmiş; mahkemece 16.06.2014 tarihinde mahallinde yapılan keşifte alınan beyanında da, babalarının 1973 yılında vefat ettiğini, 1975 yılında tüm mirasçıların bir araya gelerek babalarından kalan malları taksim ettiklerini, her kardeşe hem sahilden hem yayladan pay verildiğini, 5 kız kardeşe toplam 10 tarla verildiğini, dava konusu taşınmaza uygulanan tapu kaydının revizyon gördüğü 378 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ... ’a, bitişik 447 ada 28 parsel sayılı taşınmazın ...’e düştüğünü, ancak Hanife"nin bu yeri hiç kullanmadığını, ... ’ın 1975 yılından 1994 yılına kadar dava konusu bu iki yeri kullandığını, 1995 yılında 447 ada 28 parsel sayılı taşınmazı kardeşi ..."dan satın aldığını, her ne kadar taksimde ... 378 ada 1 parsel sayılı taşınmaz düşmüş ise de, satın alma sırasında davalıların murisi ...’ın 378 ada 1 parsel sayılı taşınmazı kast ederek aşağıdaki taşınmaza geçmek istediğini belirtip yukarıyı satın al diye söylemesi üzerine satış sözleşmesine yukarıdaki 447 ada 28 parsel sayılı taşınmazın hudutlarının yazıldığını, dava konusu ettiği taşınmazı 1995 ile 1996 yılları arasında kullandığını ifade etmiştir. Davalılar ise, tapu kaydı kapsamındaki yerin ...’a muris ..."den intikal ettiğini, mirasçılar arasında yapılan taksim sonucu dava konusu taşınmazın ...’a kaldığını ve taşınmaz, 1974 yılından bu yana ..."ın kullandığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, dava konusu taşınmazların ortak miras bırakan ...’in ölümünden sonra mirasçılar arasında taksim edildiği, davacının hak iddia ettiği 447 ada 28 parsel sayılı taşınmazın diğer mirasçı ...’a kaldığı ve ...’ın bu yeri davacıya sattığı, 3402 sayılı Yasa"nın 14. maddesindeki koşulların davacı yararına gerçekleştiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermek için yeterli değildir. Şöyleki, tarafların iddia ve savunmalarına göre, çekişmeli taşınmazların öncesinde tapu kaydı kapsamında tek bir parça halinde müşterek muris ...’e ait olduğu ve taşınmazı murisin ölümünden, davacının dayandığı satım sözleşmesine kadar davalıların murisi ...’ın kullandığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kök muris ... öldükten sonra tüm mirasçıların bir araya gelmesiyle yöntemince taksim yapılıp yapılmadığı, taksim yapılmış ise çekişmeli taşınmazların kime kaldığı, davacının dayandığı senedin çekişmeli taşınmazlara ait olup olmadığı ve satış senedinin hangi çekişmeli taşınmaza uyduğu noktasındadır. Ne var ki, mahkemece bu hususta yeterli araştırma yapılmamış, aktarılan davanın kapsamı ile çekişmeli taşınmazların taksim sonucu kime kaldığı tam olarak belirlenmemiş ve mahallinde yapılan keşifte beyanına başvurulan mahalli bilirkişi ve tanıkların, soyut nitelikteki ve birbiri ile çelişkili beyanları ile yetinilerek hüküm verilmesi cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için mahkemece öncelikle, Asliye Hukuk Mahkemesindeki yargılama sırasında yapılan keşif sonucu düzenlenen fen bilirkişi raporu krokisi uygulanmak suretiyle aktarılan davanın kapsamı belirlenmeli, taraflara dayanak senetteki tanıkları dinletme taleplerinin olup olmadığı sorulmalı, talep etmeleri halinde tüm senet tanıkları, mahalli bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi hazır olduğu halde taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak keşifte dinlenilecek mahalli bilirkişi ve tanıklardan, murisin ölümünden sonra terekesinin mirasçıları arasında taksim edilip edilmediği, taksim yapılmış ise ne zaman, nerede, kimlerin katılımı ile yapıldığı, taksime tüm mirasçılarının katılıp katılmadığı, katılmayanlar var ise bunların temsil edilip edilmedikleri ya da sonradan taksime icazet verip vermedikleri, taksim yapılmış ise çekişmeli taşınmazın kime isabet ettiği, kim ya da kimler tarafından ne kadar süredir ve ne şekilde kullanıldığı, zilyetliğin asli zilyetlik mi feri zilyetlik mi olduğu, taksimden sonra mirasçılar arasında trampa ya da satım olup olmadığı, çekişmeli taşınmazların davacının savunmasında belirttiği şekilde satın alınıp alınmadığı, alınmış ise kimden, ne zaman hangi taşınmazın satın alındığı, satışla zilyetliğin devredilip devredilmediği hususlarında maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, tanık beyanları ile yerel bilirkişilerin beyanları çeliştiği takdirde yüzleştirme yapılarak çelişki giderilmeye çalışılmalı, çelişkinin giderilmemesi halinde hangi beyana üstünlük tanındığının gerekçesi kararda açıklanmalı; taksime dair beyanlar, dosyaya getirtilecek olan murise ait taşınmazların tutanakları ve tapu kayıtları ile denetlenmeli; fen bilirkişisinden, keşfi takibe elverişli rapor ve kroki alınmalı; bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine,
yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.