21. Ceza Dairesi 2016/9965 E. , 2017/612 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 03.08.2016 gün ve 94660652-105-53-3804-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 19.09.2016 gün ve KYB.2016/342715 sayılı ihbarnamesi ile;
Görevi kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarından sanık ... hakkında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 59/1-2. maddesi uyarınca son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına dair Rize Ağır Ceza Mahkemesinin 16/12/2015 tarihli ve 2015/244 Esas, 2015/266 sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;
Dosya kapsamına göre, davacı vekili sıfatıyla takip ettiği Yusufeli Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/158 Esasına kayıtlı davanın 08/12/2011 tarihli duruşmasında, bu davayla bağlantılı olan Ankara Asliye 8. Ticaret Mahkemesinin 2005/565 Esasına kayıtlı diğer davadaki 16/09/2009 tarihli ve 2009/426 sayılı kararın temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 29/03/2012 tarihli ve 2011/4125 Esas, 2012/2101 sayısı üzerinden bozulmasına dair karar verildiği halde, bu bozma ilamının tarih ve karar sayısı ile bozma gerekçelerini değiştirerek veya değiştirilmesini sağlayarak gerçeğe aykırı şekilde düzenlenen Yargıtay bozma ilamının fotokopisini mahkeme dosyasına ibraz etmesi karşısında, mevcut delillerin son soruşturmanın açılması için yeterli olduğu, delillerin takdir ve değerlendirilmesinin de son soruşturma aşamasında davayı görecek olan mahkemesine ait bulunduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232/250 sayılı kararında açıklandığı üzere, onaysız fotokopi niteliğinde olup suret belge özelliği taşımayan belgelerin hukuki sonuç doğurmaya elverişli olmadığı ve aldatıcılık niteliği bulunmadığı, somut olayda dava konusu belgenin faks çıktısından ibaret olup aslı veya onaylı bir suretinin ele geçirilemediği cihetle, yüklenen sahtecilik suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı; görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için ise kamu görevinin gereklerine aykırı davranışın, kişilerin mağduriyetine veya kamunun ekonomik bakımdan zararına neden olması ya da kişilere haksız bir kazanç sağlamış olması gerektiği ve somut olayda bu anlamda herhangibir zarar doğmadığından atılı görevi kötüye kullanma suçunun da sübut bulmadığı; adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçu ise 5237 sayılı TCK"nun 288. maddesinde "Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, elli günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlenmiş olup, madde gerekçesinde, düzenleme ile kitle iletişim araçları ile yargı organlarının üzerinde meydana gelebilecek olası baskıların engellenmesinin hedeflendiği sonucuna ulaşılması karşısında, somut olayda müsned adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunun da unsurları itibariyle oluşmadığının kabulünün zorunlu olduğu cihetle, Rize Ağır Ceza Mahkemesi"nin 16.12.2015 tarih, 2015/244-266 Esas-Karar sayılı kovuşturma açılmasına yer olmadığına dair kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden CMK"nun 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 09.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.