12. Ceza Dairesi 2018/7531 E. , 2019/1199 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Hâkimliği
Taksirle yaralama suçundan şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 28/06/2017 tarihli ve 2015/71427 soruşturma, 2017/30418 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İzmir 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 07/03/2018 tarihli ve 2018/1702 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu,
Dosya kapsamına göre, somut olayda müşteki vekilinin müvekkilinin bel fıtığı ameliyatı için ... Hospital Hastanesine yattığını, şüpheli ...’in temin ettiği ve diğer şüpheli ...’ın müştekiye tatbik etmiş olduğu tıbbi malzemenin müştekinin sağlığının bozulmasına sebebiyet verdiği iddiası üzerine, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca 10/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda ... kodu ve ... kodu olan bir biyomalzemeyi firma yetkilisinin hastaneye satmasında ve doktorun bu biyomalzemeyi hastasına tatbik etmesinde herhangi bir kusurunun olmadığı, bu tür malzemelerin daha sonra kırılması, yerinden atması, gevşemesi gibi olayların tıbbi komplikasyonlar dahilinde olabileceğinin belirtildiğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05/09/2013 tarihli ve 2012/19402, esas, 2013/19286 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk değerlendirmesi ancak mahkeme hâkimi tarafından yapılabileceği, kusurun belirlenmesi normatif bir değerlendirmeyle mümkün olmakla birlikte, konunun teknik bilgiyi gerektirmesi, hâkimin hukuk bilgisiyle sorunu çözemeyeceği durumlarda, bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinde dahi, bilirkişinin inceleme yetkisi kusurlulukla ilgili olmayıp, işin tekniği ve norma aykırı davranışın belirlenmesi ile sınırlı olacağı, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil, delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamak suretiyle bilirkişi raporlarına itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkına haiz bulunduğu, bilirkişi tarafından münhasıran hâkimin yetkisinde bulunan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmaması gerekmekle birlikte, bu yöndeki bir değerlendirmenin de hâkimi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı, meydana gelen olay nedeniyle şüphelilerin kusur durumlarının mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü, yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçeleriyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 15/10/2018 gün ve 94660652-105-35-8793-2018-KYB sayılı istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/10/2018 gün ve 2018/85496 sayılı ihbarnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Müşteki ..."nın bel fıtığı ameliyatı için ... Hospital Hastanesine yattığı, şüpheli ..."in temin ettiği ve Op.Dr. ..."ın müştekiye takmış olduğu tıbbi malzemenin müştekinin sağlığının bozulmasına sebebiyet verdiği iddiası üzerine başlatılan tahkikat sonucunda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; şüphelilerin tıbbi açıdan kusurlu olup olmadıkları hususunda kusurun tartışmayı gerektirmeyecek şekilde kesin bir biçimde tespitine ilişkin olarak, Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasından sonra şüphelilerin hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara yönelik itirazın kabulü yerine, delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde reddine karar verilmesi,
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 28/06/2017 tarihli ve 2015/71427 soruşturma, 2017/30418 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin İzmir 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 07/03/2018 tarihli ve 2018/1702 değişik iş sayılı kararının CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.