Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/552 Esas 2016/1684 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/552
Karar No: 2016/1684
Karar Tarihi: 17.03.2016

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/552 Esas 2016/1684 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, davalı kooperatife üyelik başvurusunun kabul edilmesi üzerine aidat ve diğer ödemeleri aksatmadan yerine getirdiğini ancak diğer üyelerle eşit haklara sahip olması gerektiğini belirterek, kooperatifin kendisinden 2.500,00 TL fazla tahsilat yaptığını ve tarafına tahsis edilen meskenin küçük alanlı ve daha az nitelikli olmasından kaynaklanan değer kaybından dolayı da 10.000,00 TL fazla tahsilat yaptığını ileri sürerek, maliyet bedeli olarak 12.500,00 TL tazminatın ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Mahkeme, davanın kabulü ile 12.500,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte meskenin tahsis tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar vermiştir. Davacı vekili temyiz etmiştir, ancak yargıtay hükümde isabetsizlik bulunmadığına karar vererek kararın onanmasına hükmetmiştir.
Kararda belirtilen kanun maddeleri: Türk Borçlar Kanunu Madde
106, 107, 116 ve 179.
23. Hukuk Dairesi         2016/552 E.  ,  2016/1684 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı, davalı kooperatife 2010 yılında yaptığı üyelik başvurusunun kabul edilmesi üzerine kooperatif tarafından tahakkuk ettirilen aidat ve diğer ödemeleri aksatmadan yerine getirdiğini, bugüne kadar 115.000,00 TL ödemede bulunduğundan diğer üyelerle eşit haklara sahip olması gerektiğini, davalı kooperatifçe kur"a dışında hiçbir toplantıya davet edilmediğini, çekilişten sonra daireler arasında m² farkı olduğunu öğrendiğini, kooperatifin düşük kalite mal kullandığını, düşük kalite mal kullanması nedeni ile kooperatifin kendisinden 2.500,00 TL fazla tahsilat yaptığını, tarafına tahsis edilen meskenin küçük alanlı ve daha az nitelikli olmasından kaynaklanan değer kaybından dolayı da 10.000,00 TL fazla tahsilat yaptığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kısmi nitelikte olmak üzere maliyet bedeli olarak tarafından yapılan fazla tahsilattan dolayı 2.500,00 TL ve tarafına küçük alanlı ve düşük nitelikli olarak tahsis olunan meskenin değer farkını karşılamaya yönelik olarak 10.000,00 TL olmak üzere toplam 12.500,00 TL tazminatın ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; kooperatifteki daireler arasında farkılıklar olacağının önceden söylenmediği, kullanılan malzemelerin kalitesinin düşük olduğu, davacıdan fazla tahsilat yapıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 12.500,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte meskenin tahsis tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nin 02.10.1997 gün ve 3788 E., 6483 K. sayılı; 23.11.2000 gün ve 7946 E., 9237 K. sayılı; 15.02.2001 gün ve 2000/10078 E., 2001/1244 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; hukuki ilişkinin varlığı, husumet gibi bazı hususlar bakımından kısmi davada verilen hüküm sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturulabilirse de, kısmi davada zararın bir kısmı dava edildiği için tüm zarar değil, sadece dava edilen tutar kesinleşir.
    Ancak, kısmi davada mahkeme itirazları dikkate alıp gerçek zararı saptamış, Yargıtay, hükmün temyizi üzerine kısmi davada alınan raporu irdelemiş ve benimsemiş ise, bu durumda kısmi davadaki raporun ek davada tarafları ve hakimi bağlıyacağı benimsenebilir. (YHGK"nın 23.02.2000 tarih ve 1195-135 sayılı ilamı)
    Diğer yandan, YHGK’nın 09.02.2005 tarih ve 2004/7-754 E., 2005/36 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için birden fazla ek dava açılması mümkündür. Bunun tek koşulu, her davada fazla hakkın saklı tutulmuş olmasıdır. İlk davada verilen ıslah dilekçesinde fazla hakkın saklı tutulmamış olması ek dava hakkını ortadan kaldırmaz. Zira, ıslah ile kısmi davanın sadece müddeabihi arttırılmış, diğer taleplerde ve bu meyanda fazla hakkın saklı tutulması isteminden vazgeçilmiş değildir.
    Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacının fazlaya ilişkin talebini ileride dava etmesi halinde, tarafların hükmedilen miktarın üzerindeki iddia, savunma ve itirazlarının açılacak o davada kesin olarak saptanmasının mümkün, gerekli ve tabii bulunmasına, işbu davada talep edilen 12.500,00 TL değer üzerinden hüküm tesis edilmiş bulunmasına, dolayısıyla işbu davada talep miktarı kadar maddi tazminat saptaması yapıldığının kabulünün gerekmesine ve temyiz edenin sıfatına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.