3. Hukuk Dairesi 2019/2115 E. , 2019/10430 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, idare elemanlarınca 30.07.2009 tarihinde yapılan kontrolde davalı hakkında abonesiz sayaçlı su kullanıldığından bahisle tutanak tutulduğunu ve ceza tahakkuk ettirildiğini, davalının tahakkuk ettirilen bu cezanın tahsili amacıyla başlatılan takibe itiraz ettiğini beyan ederek, takibe yapılan itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, borcun kendisine ait olmadığını, söz konusu kahvehanenin arkadaşı olan ..."a ait olduğunu, kendisinin cezavinde olduğu dönemde kahvesine sahip çıkmasını söylediğini, o dönemde gelen tebligatı imzaladığını, iyi niyetinden dolayı borcun kendisine kaldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; görüşüne başvurulan bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davanın kısmen kabulü ile, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan Kocaeli 2.İcra Müdürlüğü 2013/3901 sayılı takip dosyasının 4.478,97TL asıl alacak 3.133,71TL gecikme cezası, 250,69TL KDV olmak üzere toplam 7.863,37TL üzerinden devam edecek şekilde davalının itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz hesaplanmasına, icra inkar tazminatı ve fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2015/ 13978 Esas-2016/ 9190 Karar sayılı ve 08/06/2016 tarihli kararı ile; "...O halde mahkemece, taraflar arasında kaçak elektrik borcunun zamanında ödenmemesi nedeniyle gecikme zammı uygulanacağına dair imzalanmış bir sözleşme bulunmadığından, gecikme nedeniyle ancak yasal faiz uygulanabileceği göz önünde bulundurularak, konusunda uzman bir bilirkişi tarafından davaya konu asıl alacağa uygulanacak yasal faizin tespit edilmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir..." gerekçesi ile bozulmuş ,mahkemece bozma kararına uyulmuştur .
Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, davalının ödemesi gereken yasal faiz miktarı hesaplanmış, rapor mahkemece hükme dayanak alınmıştır .
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne; davacı tarafından davalı aleyhine Kocaeli 2. İcra Müd. 2013/3901 Esas sayılı dosyasından yapılan takipteki davalı itirazının kısmen iptali ile takibin 4.478,97 TL asıl alacak, 1.515,24 TL işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 5.994,21 TL alacak üzerinden devamına, 4.478,97 TL asıl alacak için takipten itibaren yasal faiz uygulanmasına, 4.478,97 TL asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorunludur. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır.
Somut olayda, mahkemece oluşturulan ilk hükümde icra inkar tazminatının reddine karar verilmiş, bu kararı yalnızca davalı temyiz etmiştir . Bozmaya uyularak verilen karar da ise icra inkar tazminatının kabulüne karar verilmiş ,davalı lehine oluşan kazanılmış hak ihlal edilmiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. maddesinde yeralan "4.478,97 TL asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine," ifadesinin çıkartılarak hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.