4. Hukuk Dairesi 2017/3581 E. , 2017/4987 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi (Hakem sıfatıyla)
Davacı ... Belediye Başkanlığı vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 07/04/2003 gününde verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine mahkemece hakem sıfatıyla yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/10/2014 günlü karara karşı taraf vekillerince yapılan itirazların reddine ilişkin 25/12/2014 günlü ek karara yönelik olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozma talep edilmesi üzerine dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Davacı ... Belediye Başkanlığı vekili; Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında 3030 Sayılı Kanunun Uygulanması ile İlgili Yönetmeliğin 50. maddesi uyarınca emlak geliri ve satışından elde edilecek hasılatın dağıtımından oluşan idare payının davalı tarafından kendilerine ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 12/12/1984 - 31/12/2002 tarihleri arasındaki emlak satış ve kira gelirlerinden doğan idare payının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı ... vekili; alacağın zamanaşımına uğradığını, görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğunu, istemin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece hakem sıfatıyla yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile 4.709.568,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinde; davacı ... Belediye Başkanlığı tarafından davalı ... aleyhine hakem sıfatıyla açılan davada, Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında 3030 Sayılı Kanunun Uygulanması ile İlgili Yönetmeliğin 50. maddesi uyarınca emlak satış ve kira gelirlerinden doğan payın tahsiline ilişkin alacak istemli eldeki davanın açıldığı, mahkemece hakem sıfatıyla yapılan yargılama sonucunda istemin kısmen kabulüne dair verildiği, bu karara karşı taraf vekillerinin itirazda bulunduğu, hakem tarafından yapılan inceleme sonucunda tarafların yerinde görülmeyen itirazlarının reddine 3533 sayılı Kanunun 6/son maddesi uyarınca kesin olarak 25/12/2014 tarihinde karar verilmekle kararın kesinleştiği, davalı tarafından Adalet Bakanlığına kanun yararına bozma istemli 21/12/2016 havale tarihli dilekçe sunulduğu, Bakanlık tarafından ise davalının kanun yararına temyiz istemi yerinde görülerek dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ve en son Başsavcılık tarafından da Dairemize temyiz incelemesi için gönderildiği anlaşılmaktadır.3533 sayılı Kanunun 6. maddesine göre bu Kanun uyarınca verilen kararların temyiz edilebilme niteliği olmadığından, bu Kanun uyarınca verilen kararlara karşı kanun yararına temyiz istemi de mümkün değildir. Bu nedenle kanun yararına temyiz istemine ilişkin dilekçenin reddine karar verilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenle Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz istemine ilişkin dilekçesinin REDDİNE 25/09/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı vekili, Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkındaki 3030 sayılı Kanun"un uygulanması ile yönetmeliğin 50. maddesi uyarınca emlak, kira geliri ve satışından elde edilecek hasılatın dağıtımından oluşan idare payının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davada taraflar 3533 sayılı Kanun"un 1.maddesinde belirtilen kuruluşlardan olup, aralarındaki uyuşmazlığın çözümü Kanun"un 4. maddesine göre mecburi tahkim usulüne tabidir. Buna göre kamu kuruluşları arasındaki uyuşmazlıklarda o yerin en kıdemli hukuk mahkemesi hakiminin hakemlik görevini yapacağı kararlaştırılmış bulunmaktadır. Aynı Kanun"un 6. maddesine göre hakemlerce verilen kararlar kesin olup bu kararlar aleyhine ancak bu kararı veren hakeme itiraz edilebilir.Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK"ya eklenen geçici 3. madde uyarınca Bölge Adliye Mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar 1086 sayılı HMUK"da davalara kanun yolları uygulamaya devam olunur. Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun"la yapılan değişiklikten önceki 427 ve 454. maddesine uyularak devam olunacaktır.
Somut olayda, uyuşmazlığa ...10. Asliye Hukuk Mahkemesi hakem sıfatıyla bakmış ve 14/10/2014 tarihinde karar vermiştir. Karar tarihinde Bölge Adliye Mahkemeleri faaliyete geçmediği için kanun yolları bakımından 6100 sayılı HMK hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır.Olayımıza uygulanması gereken 1086 sayılı HMUK"un 427/b. maddesi uyarınca "Kesin olarak verilen hükümlerle niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden ve Yargıtay"ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan hükümler, Adalet Bakanlığı"nın göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
Zorunlu tahkimde ya da ihtiyari tahkimde olsun hakemlerce bakılan uyuşmazlıklarda verilen kararlar birer hükümdür. 1086 sayılı HUMK"a göre Adalet Bakanlığının temyiz incelemesinde geçmemiş bütün hükümler hakkında yazılı emir yoluna başvurma hakkı vardır.
Temyiz isteği Yargıtay"ca yerinde görülmesi halinde hüküm kanun yararına bozulur. Bu bozma hükmün hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3533 sayılı Kanun uyarınca mecburi tahkim sonucu verilen kararlara karşı da Adalet Bakanlığının yazılı emri ile kanun yararına temyiz yoluna başvurma hakkı vardır. Yargıtay uygulaması da bu yöndedir. (ör: Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2006/6222-7562, 2007/5642-7012, 5. Hukuk Dairesi 2004/11216-1524, 4. Hukuk Dairesi 2002/7548-8095 vs) Şu halde Adalet Bakanlığının yazılı emri yoluyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan temyiz isteminin esastan incelenmesi gerekirken mecburi tahkim usulüne göre verilen kararlara karşı kanun yararına temyiz isteminde bulunulamayacağı gerekçesiyle talebin reddine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. 25/09/2017