Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/696
Karar No: 2022/372
Karar Tarihi: 24.05.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/696 Esas 2022/372 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/696 E.  ,  2022/372 K.

    "İçtihat Metni"



    Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi


    Sanık ...'in 2863 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan CMK'nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine ilişkin ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.12.2013 tarihli ve 154-179 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 29.04.2015 tarih ve 18083-7025 sayı ile;
    "08.10.2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun'un 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; SİT alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı;
    Belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; SİT alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
    Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, ... 1 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 07.05.1992 tarih ve 3683 sayılı kararıyla 1. derece doğal SİT alanı olduğu kabul edilen ... ili, ... ilçesi, Küçükbahçe köyü, Kocadere mevkii, 130 ada, 1 sayılı parselde yer alan ve tapuda sanık adına kayıtlı olan 108 numaralı dubleks binada, ... İl Özel İdaresi görevlilerince 20.10.2011 tarihinde yapılan denetimde, sanık tarafından izin alınmadan nitelikli tadilatların yapıldığının, projesinde çiçeklik olarak gözüken yere pvc malzemeden kapalı deponun yapıldığı, yine binaya pvc ve ... malzemeden yapılmış, üzeri kapalı terasın, pvc ve ... malzemeden yapılmış ve üzeri kiremit ile kaplı balkonun, arka cepheye üzeri kiremitle kaplı sundurmanın, üst terasa da 1.15x2.15 metre ebatında duvarın yapıldığının tespit edildiği, fiziki ve inşai müdahale niteliğindeki bu uygulamaların sanık tarafından, binanın satın alındığı 10.08.2010 tarihinden sonra yaptırıldığının belirlenmesi üzerine, sanık ... hakkında soruşturmaya başlandığı ve 2863 sayılı Kanuna aykırılık ile imar kirliliğine neden olmak suçlarından davanın açıldığı, her ne kadar sanık verdiği ifadelerinde, davaya konu uygulamalar için izin alınması gerektiğini bilmediğini beyan etmiş ve hakkında yapılan yargılama neticesinde de, SİT alanı ilanına ilişkin kararların ilgilisine tebliğ veya tapuya şerh verilmesinin zorunlu olduğu, olayda ise tebliğ veya tapuya şerhin bulunmadığı gerekçesi gösterilerek, sanığın beraatine karar verilmiş ise de; tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının tebliğ zorunluluğunun yukarıda açıklandığı üzere, 11.10.2013 tarihinden itibaren yapılan tescil işlemleri için gerekli olduğu, bu tarihten önce yapılmış tescil işlemleri için tebliğ zorunluluğu bulunmayıp, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının, koruma kararının bilindiğinin kabul edilmesi konusunda yeterli olduğu, olayımızda ise davaya konu yerin tek yapı ölçeğindeki kültür veya tabiat varlığı olmadığı, davaya konu yerin 1. Derece Doğal SİT Alanı ilan edilmiş bölge içerisinde yer aldığı, SİT ilanına ilişkin kararın ise mahallinde 14.04.2000 tarihinde mutat vasıtalarla duyurulduğu ve buna ilişkin tutanakların dosya kapsamında bulunması karşısında, sanığın suça konu yerin doğal SİT alanı içerisinde kaldığını bildiğinin kabul edilmesi gerektiği, böylece sanık hakkında kurulan beraat gerekçesinin yerinde olmadığı, 18.03.2013 tarihli olay yeri keşfine iştirak eden kadastro teknisyeni ve inşaat mühendisinden alınan bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere, sanığın fiziki ve inşai müdahale kapsamındaki izinsiz uygulamaları yaptığı binanın, 1. derece doğal SİT alanı içerisinde yer aldığı, eyleminin tam bir fiziki ve inşai müdahale kapsamında olduğu, tüm bu nedenlerle eylemleri sabit olan sanığın TCK'nın 44. maddesi uyarınca 2863 sayılı Kanunun 65/b. maddesinde düzenlenen suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle sanığın beraatine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 05.11.2015 tarih ve 120-110 sayı ile; sanığın 2863 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan aynı Kanun'un 65/1 ve TCK'nın 62/1, 52/2-4, 53 ve 51. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 80 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, takSİTlendirmeye, hak yoksunluğuna ve hapis cezasının ertelenmesine ilişkin verilen hükmün katılan vekili ve sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 30.03.2016 tarih ve 3063-5254 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 14.02.2017 tarih ve 398927 sayı ile; "Uyuşmazlık, sanığın üzerine atılı 1. Derecede SİT alanına fiziki müdahalede suçun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir. 2863 sayılı Kanun'un 65/1. maddesinde yaptırım altına alınmış 'Tescil edilen SİT alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu Kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine [...]' neden olma suçu serbest hareketli bir suçtur.
    Yasa koyucu bu serbest hareketlerden birine ya da bir kaçına aynı anda icra edenerek 'kasten sebebiyet verenler'in cezalandırılacağını belirtmiştir.
    Kast TCK'nın 21/1 maddesine göre: 'Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.'
    ... İl Özel İdaresi görevlilerince 20.10.2011 tarihinde yapılan denetimde, sanık tarafından izin alınmadan nitelikli tadilatların yapıldığına ilişkin belirleme gerçekçi olmaktan uzaktır. Yapılan faaliyet binanın ergonomik, kullanımını sağlamak için yapılmış, ona estetik kazandırmak amacı güdülmüştür. Nitelikli binayı orijinal, özgün halinden tamamen başkalaştıran bir faaliyet değildir. Yapılan imalat sökülmesi mümkün, demonte malzemeden imal edilmiş, balkon kapatmaya, sundurma yapmaya, rüzgar, toz, ve haşaretten korunmaya yönelik faaliyettir.
    Mahkumiyet hükmüne dayanak alınan bilirkişiler ...... tarafından mahkemece icra edilmiş keşif sonrası düzenlen 04.04.2013 tarihli raporda sanık ... tarafından icra edilen bu faaliyetin Kanun'un 9. maddesi kapsamında SİT alanına inşai ve fiziki müdahale niteliğinde olmadığına vurgu yapılmıştır.
    Taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının SİT alanı bağlamında tahdit edildiğine ilişkin kayıdına tapunun beyanlar hanesinde rastlanmamaktadır.
    Taşınmazın bulunduğu bölgenin SİT alanı olarak ilan edildiğine ilişkin bildirim mahallinde 05.05.2000 tarihinde hoparlörle yapılmıştır.
    Sanık savunmasında: 'Suça konu yeri 2 yıl önce kadar satın aldığını, bu oturdukları yerin balkonlarını pimapenle kapattığını, sivrisinek ve rüzgardan çok rahatsız oldukları için böyle bir işlem yaptırdıklarını, bunun yaptırılmaması gerektiğini bilmediğini, etrafında balkonlarını kapattıranlar ve oturdukları SİTede de kapattıranlar olduğunu kendisinin de bir sorun olmadığını düşenerek kapattırdığını, yaptırırken de hiçbir uyarı almadığını, tahminince etraftakilerin şikayeti üzerine böyle bir dava açıldığını, belediyeden tarafına bir yazı geldiğini, ceza kesildiğini, bu cezayı ödediğini, konuyla ilgili idari yargıda davalarının devam etmekte olduğunu, idari yargıda çıkacak karara göre hareket edeceğini, suç işleme kastının olmadığını...' belirtmiştir.
    Sanık taşınmazı 10.08.2010 tarihinde iktisap etmiştir. S....... adresinde ikamet etmektedir. Sanığın ilanın yapıldığı anda ...'da ikamet ettiği kanıtlanmış değildir. Sanığın taşınmazın bulunduğu konumun SİT alanı kapsamında kaldığına ilişkin 05.05.2000 tarihli duyurudan haberdar olduğu, taşınmazın SİT alanı kapsamında kaldığını bildiği yönündeki yargı ihtimali, varsayıma dayalı, anayasal hukuki güvenlik ilkesine aykırı bir yargıdır.
    Sanığın taşınmazın SİT kararı kapsamında kaldığını bildiği savı varsayım boyutunda kalmış bir savdır, iddiadır.
    Süreçte toplanan yazılı ve sözlü kanıtların değerlendirilmesinde sanığın 2010 yılında iktisap ettiği taşınmazın lokasyon, yerleşke olarak SİT alanı içinde bulunduğunu bildiği, sanığın üzerine atılı 1. Derecede SİT alanına fiziki ve inşai müdahalede bulunmak suçunu, bilerek ve isteyerek işlediği her türlü şüpheyi giderecek kanıtlarla kanıtlanmış değildir.
    Sanığın taşınmazının çok küçük bir kısmında yapmış olduğu restorasyonu, balkonları kapatmaya, çok az bir kısmı meteorolojik etkilerden korunmak için dış duvarla donatması, balkonları pvc malzemeyle kapatması 2918 sayılı Kanun'un 9. maddesi kapsamında SİT alanına inşai ve fiziki müdahale niteliğinde faaliyetler kapsamında da değildir.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.
    CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 12.04.2017 tarih ve 2032-3092 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı 2863 sayılı Kanun'a muhalefet suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    ... 1 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 07.05.1992 tarih ve 3683 sayılı kararıyla 1. derece doğal SİT alanı olarak kabul edilen ... ili, ... ilçesi, Küçükbahçe Köyü, Kocadere Mevkii, 130 ada, 1 sayılı parselde yer alan ve tapuda sanık ... adına kayıtlı olan 108 numaralı iki katlı binada, ... İl Özel İdaresi görevlilerince 20.10.2011 tarihinde yapılan denetimde; sanığın izin almadan söz konusu yapının projede çiçeklik olarak gösterilen kısmını 1,20x2,20 metre ebadındaki PVC ile kapatarak depo hâline getirdiği, ayrıca binaya PVC ve ... malzemeler kullanılarak üzeri kapalı teras ile balkon ve arka cepheye üzeri kiremitle kaplı sundurma, yine binanın üst terasına da 1,15x2,15 metre ebadında duvar yaptığının tespit edildiği, fiziki ve inşaî müdahale niteliğindeki bu uygulamaların binanın sanık tarafından satın alındığı 10.08.2010 tarihinden sonra yaptırıldığının belirlenmesi üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığının 07.08.2012 tarihli iddianamesiyle sanığın 2863 sayılı Kanun’un 65/b maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle sanık hakkında kamu davası açıldığı,
    ... Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ... Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Komisyonu tarafından gönderilen 12.03.2012 tarihli yazıya göre; 1. derece doğal SİT alanı içerisinde kalan bahse konu alana ilişkin imar planlarının 28.02.1991 tarihinde onaylandığı ve bu alanda kalan yapılara ilişkin inşaat ruhsatının 21.02.1992 tarihinde verildiği, SİT alanı ilanının ise 07.05.1992 tarihinde yapıldığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 19.06.2007 tarihli ve 728 sayılı ilke kararının 1. maddesinde 1. derece doğal (tabii) SİT alanı kavramının tanımının yapıldığı ve buna göre bu alanların bilimsel muhafaza açısından evrensel değeri olan, ilginç özellik ve güzelliklere sahip olması ve ender bulunması nedeniyle kamu yararı açısından mutlaka korunması gereken, korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak alanlardan olduğu,
    Tapu kaydına göre; ... ili ... ilçesi Küçükbahçe Köyü'nde bulunan 130 ada 1 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde askeri yasak ve güvenlik bölgesi içinde bulunduğuna ilişkin şerhin bulunduğu, sanığın taşınmazı 10.08.2010 tarihinde satın alarak iktisap ettiği,
    ... Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün 12.12.2013 tarihli yazısına ve ekindeki belgelere göre; bahse konu yerin 1. derece doğal SİT alanı olarak tesciline ilişkin ... 1 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 07.05.1992 tarih ve 3683 sayılı kararının 14.04.2000 tarihinden itibaren mahallinde 15 gün süreyle Belediye hoparlörü ve ilân panosuna asılmak suretiyle ilân edildiği,
    27.08.2012 tarihli kolluk tutanağına göre; çevrede oturan kişilerce görüşüldüğünde, söz konusu parselin çevresinde oturan şahıslar tarafından bahse konu alanın SİT alanı olduğunun hususunun bilindiği sonucuna ulaşıldığı,
    Mahkemece yapılan keşfe istinaden inşaat mühendisi ve fen memuru tarafından düzenlenen 04.04.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre; dava konusu yapıda teras ve balkonun kapatılmasının zeminin üstünde portatif nitelikli olarak zemine müdahale edilmeden yapıldığı, yapılan tadilatların 1. derece doğal SİT alanında yer alan dava konusu evde fiziki müdahale getirmediği, çiçekliğin kapatılmasında ise kapatılan alanın ruhsata göre esas projede çiçeklik olarak planlandığı, çiçeklik zemininin doğal zemin olmadığı, çiçeklik alanının etrafının kapatılması ile zeminde ilave bir fiziki müdahale olmadığı kanaatine varıldığı, 22.05.2008 tarihinde iskan ruhsatı alınmış olan konutta, onaylı projeye aykırı olarak tadilat ve ilaveler yapıldığı,
    Anlaşılmıştır.
    Sanık ...; davaya konu evi 2010 yılında satın aldığını, oturduğu bu evin balkonlarını sivrisinek ve rüzgardan çok rahatsız oldukları için kapattıklarını, sitede bulunan diğer ev sahihlerinin de balkonlarını aynı şekilde kapattıklarını, bir de çiçeklik olarak adlandırılan yeri banyoya dâhil ettiğini, projeye aykırı bir şey yaptırmadığını, bu yerin korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları ya da korunması gerekli SİT alan olduğunu bilmediğini, site yönetimi tarafından yaptırılan inceleme sonucunda bu yerin SİT alanı olmadığı yönünde bir rapor da tanzim edildiğini, bu olay nedeniyle ayrıca para cezası ödediğini, konuyla ilgili idari yargıda dava açıldığını, suç işleme kastının bulunmadığını savunmuştur.
    Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenebilmesi için öncelikle incelemeye konu suçla ilgili kanuni düzenlemelere değinmekte fayda bulunmaktadır.
    2863 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile Kültür Bakanlığı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 740 Sayılı İlke Kararı ile değiştirilen 728 sayılı İlke Kararı'nda Doğal (Tabii) SİT; “Jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup, ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlar” olarak tanımlanmıştır.
    İlke kararında yer alan genel doğal sit tanımlamasının devamında derecelendirme yapılmış; buna göre;
    I. Derece Doğal (Tabii) SİT; “Bilimsel muhafaza açısından evrensel değeri olan, ilginç özellik ve güzelliklere sahip olması ve ender bulunması nedeniyle kamu yararı açısından mutlaka korunması gerekli olan, korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak alanlardır.”,
    II. Derece Doğal (Tabii) SİT: “Doğal yapının korunması ve geliştirilmesi yanında kamu yararı göz önüne alınarak kullanıma açılabilecek alanlardır.”,
    III. Derece Doğal (Tabii) SİT: “Doğal yapının korunması ve geliştirilmesi yolunda, yörenin potansiyeli ve kullanım özelliği de göz önünde tutularak konut kullanımına da açılabilecek alanlardır”,
    Şeklinde tanımlanmıştır.
    Yine bu İlke Kararı’na göre 1. Derecede Doğal SİT alanlarında, bitki örtüsü, topografya, silüet etkisini bozabilecek ve tahribat yaratacak hiçbir eyleme izin verilmemektedir.
    2863 sayılı Kanunu’nun 7. maddesine göre, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitler koruma bölge kurulu kararı ile tescil edilmektedir. Aynı Kanun’un 8. maddesinde ise tescil edilen korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının korunma alanlarının tespiti ve bu alanlar içinde inşaat ve tesisat yapılıp yapılamayacağı konusunda karar alma yetkisinin Koruma Kurullarına ait olduğu düzenlenmiştir.
    Suç tarihinde yürürlükte bulunan 2863 sayılı Kanun'un, 5226 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile değişik 65. maddesinin (b) fıkrası;
    “Sit alanlarında geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartlarına, koruma amaçlı imar plânlarına ve koruma bölge kurullarınca belirlenen koruma alanlarında öngörülen şartlara aykırı izinsiz inşaî ve fizikî müdahale yapanlar veya yaptıranlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş iken,
    Anayasa Mahkemesinin 13.10.2012 tarihli ve 28440 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 11.04.2012 tarihli ve 18-53 sayılı kararı ile 2863 sayılı Kanun'un 5728 sayılı Kanun'la değişik 65. maddesinin (a) ve (b) fıkralarının Anayasa'ya aykırı bulunup iptal edilmesi üzerine 11.10.2013 tarihli ve 28792 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 6498 sayılı Kanun'un 3. maddesiyle 2863 sayılı Kanun'un 65. maddesi tümden değiştirilerek (a) ve (b) fıkraları bu kez 65. maddenin 1. fıkrası kapsamında;
    “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu Kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.” biçiminde yeniden düzenlenmiş, 07.09.2016 tarihli ve 29824 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6745 sayılı Kanun'un 25. maddesi ile de fıkrada yer alan “koruma bölge kurullarından” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
    Kanun koyucu bu düzenlemeler ile tarihi ve kültürel varlıklar ile dokunun izinsiz ve keyfi müdahalelerden korunmasını amaçlamış, koruma bölge kurullarından izin almadan korunması gerekli taşınmaz kültür varlıkları ile sit ve korunma alanlarına, inşai ve fiziki müdahalede bulunanları cezalandırmaktadır.
    2863 sayılı Kanun'un 65. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçun maddi unsuru, sit alanlarında ve koruma alanlarındaki taşınmazlara izinsiz olarak fiziki ve inşaî müdahalede bulunmak olup manevi unsuru anılan düzenlemede de açıkça belirtildiği üzere kasttır. Bu anlamda genel kast yeterli olup özel kast aranmamaktadır.
    Aynı Kanun'un “İzinsiz müdahale ve kullanma yasağı” başlıklı 9. maddesinde yer alan “Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşaî ve fizikî müdahalede bulunulamaz, bunlar yeniden kullanıma açılamaz veya kullanımları değiştirilemez. Esaslı onarım, inşaat, tesisat, sondaj, kısmen veya tamamen yıkma, yakma, kazı veya benzeri işler inşaî ve fizikî müdahale sayılır.” şeklindeki düzenleme ile inşai ve fiziki müdahale sayılacak hâller belirtilmiştir. Bu maddeye göre, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşaî ve fizikî müdahalede bulunulamaz, bunlar yeniden kullanıma açılamaz veya kullanımları değiştirilemez. Esaslı onarım, inşaat, tesisat, sondaj, kısmen veya tamamen yıkma, yakma, kazı veya benzeri işler inşaî ve fizikî müdahale sayılır.
    Kanun koyucu bu suçu ihdas ederek, tarihi ve kültürel varlıklar ile dokunun izinsiz ve keyfi müdahalelerden korunmasını amaçlamıştır.
    Öte yandan Koruma Kurulları tarafından sit alanı olarak tescil edilmesine karar verilmesinin ardından söz konusu kararın ilgililere bildirilmesi gerekmektedir. 08.10.2013 tarihli ve 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesinde, 2863 sayılı Kanun’da bildirimin nasıl yapılacağına ilişkin özel bir hüküm yer almamakta, tescil kararlarının ilan ve tebliğine ilişkin hususların yönetmelikle düzenleneceği ifade edilmekteydi. Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik'in 8. maddesinde ise bu husus “Tescil edilen korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı, belirlenen korunma alanları ve sitler il merkez ilçesi sınırları içerisinde ise valilikçe, ilçe sınırları içinde ise kaymakamlıkça, tescil kararının valiliğe veya kaymakamlığa tebliğ tarihinden itibaren en geç üç gün içinde ilan tahtalarına asmak, belediye hoparlörüyle duyurmak, köy muhtarlığına bildirmek ve internet sitesinde yayımlamak suretiyle ilân edilir.” olarak düzenlenmiştir.
    Tebligat hususunda yaşanan sorunları gidermek adına, 08.10.2013 tarihli ve 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’un 7. maddesinde değişikliğe gidilmiş, Koruma Bölge Kurullarının tek yapı ölçeğindeki koruma kararları ile alan ölçeğindeki koruma kararları açısından ikili bir ayrım yapılmıştır. Bu kapsamda tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile koruma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, taşınmazının tamamı veya bir kısmı bu alan dâhilinde kalan bütün maliklere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri doğrultusunda ayrı ayrı tebliğ edilmesi gerekmektedir. Koruma Bölge Kurullarının sit alanlarına, tabiat varlıklarına ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının ise Resmî Gazete’de yayımlanması ve Kültür ve Turizm Bakanlığının internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması öngörülmüştür. Koruma Bölge Kurulları tarafından alınan sit kararlarının Resmî Gazete’de ilan edilmesinin sebebi belirli bir alana ilişkin olan sit kararının yalnızca malikleri değil, malik dışındaki kişileri de ilgilendirme ihtimaline sahip olmasıdır.
    Görüldüğü üzere 6498 sayılı Kanun değişikliği sonrasında tescil kararının tebliğ veya ilanı, 65. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçun ön şartı hâline getirilmiştir. Dolayısıyla tebliğ veya ilanın yapılmaması durumunda maddede belirtilen fiillerin işlenmesi hâlinde 65. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçun maddi unsuru oluşmayacaktır.
    Belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    ... 1 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 07.05.1992 tarihli ve 3683 sayılı kararıyla 1. Derece Doğal SİT alanı olarak kabul edilen ... ili, ... ilçesi, Küçükbahçe Köyü, Kocadere Mevkii, 130 ada, 1 sayılı parselde yer alan ve tapuda sanık ... adına kayıtlı olan 108 numaralı iki katlı binada, ... İl Özel İdaresi görevlilerince 20.10.2011 tarihinde yapılan denetimde; sanığın izin almadan söz konusu yapının projede çiçeklik olarak gösterilen kısmını 1,20x2,20 metre ebadındaki PVC ile kapatarak depo hâline getirdiği, ayrıca binaya PVC ve ... malzemeler kullanarak üzeri kapalı teras ile balkon, arka cepheye üzeri kiremitle kaplı sundurma ve üst terasa 1,15x2,15 metre ebadında duvar yaptırdığının tespit edildiği olayda;
    ... İl Özel İdaresi görevlilerince 20.10.2011 tarihinde yapılan denetim sonucu düzenlenen tutanaktaki bulgular haricinde sanığın 1. Derece Doğal SİT alanı olarak kabul edilen taşınmaz üzerindeki binada gerçekleştirildiği müdahalelerin SİT alanına inşai ve fiziki müdahale niteliğinde olup olmadığı hususunun bilimsel ve teknik verilerle ortaya konulamaması karşısında, sanığa yüklenen suçun maddi unsurunun tespiti bakımından, alanında uzman bilirkişilerden oluşan bir kuruldan bu hususta bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,
    2- Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 30.03.2016 tarihli ve 3063-5254 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- ... Asliye Ceza Mahkemesinin 05.11.2015 tarihli ve 120-110 sayılı mahkûmiyet hükmünün sanık hakkında eksik araştırmayla karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.05.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi