4. Hukuk Dairesi 2016/3589 E. , 2017/4986 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 02/06/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22/04/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, silahla kasten yaralama eylemine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı ...’nun kendisine yönelik silahla kasten yaralama eylemi nedeniyle ...Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/86 esas 2014/65 karar sayılı ilamıyla cezalandırılmasına karar verildiğini ileri sürerek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili duruşmada alınan beyanında, davalı hakkında HAGB kararı verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının davacıyı kasten yaraladığı ve kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 2.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dava konusu olay nedeniyle davalı ..., davacıya yönelik basit yaralama eylemi nedeni ile yargılanmış ve ... Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/86 esas, 2014/65 karar sayılı ilamı ile 2.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına kesin olarak karar verilmiştir.
Ceza dosyasının incelenmesinde; olay tarihinden bir gün önce davacı ...’e ait olan evin önündeki tahılın davalı ...’nun inekleri tarafından yenilmesi ile ...’in annesinin inekleri kovması sonucu davalı ile aralarında bir tartışma yaşandığı, bunun üzerine davalının başka bir köyden akrabalarını köye çağırdığı ve 07/08/2011 günü davalı ve akrabası olan diğer 4 sanığın hep birlikte ...’in evine doğru giderken, muhtar ...’in önlerine geçerek “kavgayla bir şey çözemezsiniz” dediği, ancak 5 sanığın birlikte muhtar ...’a saldırdıkları ve yine muhtara yardıma ... ve ...’in geldiği, yaşanan kavga sonucunda her iki tarafın da yaralandığı, ancak sanık ... dışındaki diğer sanıkların şikayetçi olmadığı, mağdurlar ... ... ve ...’ın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralandıkları, sanık ...’nun da yaralanması ve şikayetçi olmasına rağmen ...’nun yaralanması nedeniyle iddianame tanzim edilmediği , ancak sanıklar ...’nun ... ... ..., ... ve...’e yönelik kasten yaralama eylemi nedeniyle ayrı ayrı adli para cezası ile cezalandırılmasına kesin olarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ceza dosyasında davacının yaralandığını gösterir adli muayene raporu bulunmamaktadır. Diğer taraftan davacıda herhangi bir yaralanma olmadığı ve davalının davacıya yönelik herhangi bir haksız eyleminin de bulunmadığı; hem olayın oluş şekli, hem diğer mağdurların birbiriyle uyumlu ifadeleri ve dinlenen tanık ifadelerinden ve hem de davacının kollukta verdiği ilk ifade ile ceza mahkemesinde talimatla alınan ifadesinden de açıkça anlaşılmaktadır.
Davalı hakkında verilen ve kanundan kaynaklanan kesin karar niteliğinde bulunan ceza mahkemesi kararı, tek başına hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte de değildir. Zira söz konusu ceza mahkemesi kararının taraflarca temyiz edilme ve dolayısıyla derecattan da geçirilme imkanı yoktur.
Şu halde, mahkemece istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle kısmen kabul edilmiş olması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/09/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, eş söyleyişle ceza mahkemesinin hangi kararlarına hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusu üzerinde durulmasında yarar vardır.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (dosyasına) etkisi hukukumuzda 6098 sayılı TBK"nın 74. maddesinde (mülga 818 sayılı BK"nın 53. maddesinde) düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu"nun 74. maddesinde "Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumluluklara ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir."
Gerek öğretide ve gerekse Yargıtay"ın yerleşmiş içtihatlarında ceza hakiminin tespit ettiği, maddi olaylarla ve özellikle "fiilin hukuka aykırılığı" konusuyla hukuk hakimlerinin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. (Yargıtay HGK"nın 10/01/1975 gün ve 1971/406 esas 1975/1 karar, HGK"nın 23/01/1985 gün ve 1983/10-372 esas, 1985/21 karar, HGK"nın 27/04/2011 gün ve 2011/17-50 esas 2011/231 karar sayılı ilamları)
Maddi olgunun tespitine dair ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusunda kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması mümkün değildir.
Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesi kararının onanması gerekirken yasa yollarından geçmeden kanundan kaynaklandığı için kesin nitelikte olan ceza mahkemesi kararının, hukuk hakimini bağlamıyacağı görüşüyle bozulmasına katılmıyorum. 25/09/2017