13. Hukuk Dairesi 2016/19777 E. , 2017/2804 K.
"İçtihat Metni"
... vekili avukat Emre Heper ile ... vekili avukat... aralarındaki dava hakkında ... 27. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03/07/2014 tarih ve 2013/90-2014/281 sayılı hükmün Dairenin 11/04/2016 tarih ve 2015/6023-2016/10191 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.
KARAR
Davacı, bazı icra dosyalarındaki alacağı nedeniyle davalıya vekalet verdiğini, icra dosyalarında yapılan ödemelerin çek yoluyla davalıya ödendiğini, sonrasında alacağını talep etmesi üzerine davalının, alacağının olmadığını aksine borcunun bulunduğunu belirterek oyaladığını, bu nedenler ile 21.778,57 TL alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, alacağın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek davanın reddini dilemişdir.
Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacının temyizi üzerine onanmış; davacı bu kez de karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, davalı avukata karşı, müvekkili adına vekaleten yapmış olduğu tahsilatları alıkoyması nedeniyle alacağın tahsili istemine ilişkindir. İleri sürülüş şekli ve dayanılan olgular çerçevesinde, davacının bu davadaki alacak isteminin, vekilin hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırıldığı açıktır. Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. Başka bir ifade ile, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler öncelikle dahildir.
Vekilin hesap verme borcu, vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Vekilin aldıklarını geri verme borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. (Bkz. Hukuk Genel Kurulunun 2011 tarih ve 2011/13-161 esas ve 2011/276 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirilecek olursa, davacı, davalı avukatın icra dosyasında tahsil ettikleri paranın tamamının kendisine ödenmediğini ileri sürmüş, mahkemece Avukatlık Kanunu 40. maddesi gereğince 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçe gösterilerek davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş ise de, davacının talebi davalı avukat tarafından tahsil edilen paranın bakiye kısmının ödenmesine ilişkin olup, davalı avukatın hesap verme yükümlülüğünü yerine getirdikleri tarihe kadar zamanaşımının işlemeyeceği dikkate alınarak, işin esasının incelenmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde asıl davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Kararın bu nedenle bozulması gerekirken, zuhulen, onandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin onamaya dair 11.04.2016 tarih, 2015/6023 Esas, 2016/10191 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına ve mahkeme kararının bu yönden bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin onamaya dair 11.04.2016 tarih, 2015/6023 Esas, 2016/10191 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına ve mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, 02/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.