3. Hukuk Dairesi 2019/3690 E. , 2019/10390 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; prosedüre uygun olarak elektrik kullandığını, kaçak kullanma teşebbüsü olmadığı halde davalı kurumca kaçak kullanma iddiasında bulunulduğunu, davalı kurum yetkililerince daha sonraki süreçte de tek taraflı olarak tutanak düzenlediğini ileri sürerek, davalıya iddia edildiği kadar borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; dava konusu aboneliğin davacı adına kayıtlı olmadığını, davacının ... no’lu tarımsal sulama aboneliği üzerinden elektrik kullandığını, ... no’lu aboneliğin dava dışı ..."e ait olduğunu, davacının haksız fiil hükümlerine göre kaçak elektrik enerjisi kullandığını ve bu kullanımın kendisi tarafından gerçekleştirildiğini kabul ettiğini, faturaya itiraz ettiğini, ayrıca sayaç değişimi sırasında mühür kırılmak suretiyle elektrik kullanıldığı görülerek 11/08/2012 tarihli kaçak tutanağı tutulduğunu, bu şekli ile birden çok kaçak kullanım ve mühür bozma suçu işlendiğini ve kullanılan elektrik bedelinin mevzuat kapsamında davacıya fatura edildiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davalının Konya 7. İcra Müdürlüğünün 2012/11160 esas sayılı dosyası ile yapılan takipte asıl alacak miktarı olarak 4.404,88 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hükmün taraflarca temyiz edilmesi üzerine karar, Dairemizin 25.06.2018 tarihli, 2016/19581 Esas ve 2018/7032 Karar sayılı ilamında özetle "Hükme esas alınan bilirkişi asıl ve ek raporların davaya konu uyuşmazlığın çözümü noktasında hükme esas alınabilecek nicelik ve nitelikte olmadığı, raporda davaya konu edilen kaçak tüketim bedellerinin kaçak tutanak tarihindeki yönetmelik hükümlerine göre açık ve net şekilde belirlenmediği, mahkemece; alanında uzman ayrı bir 3’lü bilirkişi heyetinden davaya konu edilen kaçak elektrik tüketim bedellerinden davacının borçlu olup olmadığı,borçlu ise miktarını açık ve net şekilde ortaya koyan Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınması gerektiği.." belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyma kararı verildikten sonra bozma ilamı doğrultusunda keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması amacıyla davacı asile masrafların yatırılması için kesin mehil verildiği ancak davacı tarafça yasal süre içerisinde masraf yatırılmadığı gibi sonrasında da yatırılmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; somut olayda bilirkişi gider ve ücretinin davacı tarafından karşılanmasının gerekip gerekmediği ve bu giderin yatırılmaması hâlinde davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
HMK’nın 324.maddesinde ise, taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorunda oldukları belirtilerek, tarafların birlikte aynı delilin ikamesini talep etmiş olmaları halinde gereken gideri yarı yarıya avans olarak ödeyecekleri ve taraflardan birisinin avans yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde diğer tarafın bu avansı yatırabileceği ve aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümlerin saklı olduğu ifade edilmiştir.
Delil avansına yönelik ara kararında mahkemece, hangi delil için ne miktarda avans yatırılacağı açıkça belirtilmeli ve avansın kesin süre içinde yatırılmaması halinde bu delilin ikamesinden vazgeçildiğinin kabulü ile dosya kapsamındaki delillere göre karar verileceğinin ihtar edilmesi gerekir.
Delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmaması davanın dava şartı yokluğu ile reddine neden teşkil etmez. Taraf belirtilen sürede delil avansı giderini yatırmazsa dayandığı o delilden vazgeçmiş sayılır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, mahkemece mahallinde keşif icrası ile üçlü bilirkişi kurulundan rapor alınmasına ayrıca davacıya 1.500,00 TL masraf yatırması için kesin süre verilmesine karar verildiği, kesin süre içerisinde masrafın yatırılmaması halinde dosyanın mevcut durumu ile karar verileceğinin davacıya ihtar edildiği, mahkemece, masrafın yatırılmamış olması nedeni ile ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi delili bakımından HMK"nın 266. maddesindeki özel düzenleme gereğince, bilirkişi delilline münhasır olmak üzere mahkemenin, uyuşmazlığın çözümü bakımından gerekli görmesi halinde talep olmaksızın kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına da karar verebileceğinden, bu kısma ilişkin masrafların ileride haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden karşılanması yoluna gidilebilmektedir.
Bu itibarla; bilirkişiye yönelik giderin taraflarca yatırılmaması halinde, usul yasasındaki düzenleme gereğince bu delile özgü olmak üzere masraflarının suç üstü ödeneğinden karşılanarak temini yoluna gidilebileceği gözetilerek, toplanan deliller çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK" un 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.