16. Hukuk Dairesi 2016/10748 E. , 2019/5814 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 132 ada 11,14, 18, 19, 24, 25 parsel, 148 ada 4 parsel, 240 ada 10, 11, 13, 15, 17, 20 parsel, 242 ada 11, 13, 14, 17, 19, 21, 23, 26, 31, 32, 33, 35, 36, 54 parsel ve 249 ada 78 parsel sayılı muhtelif yüzölçümündeki taşınmazlardan, 132 ada 11, 25 parsel, 240 ada 10, 15 parsel, 242 ada 13,19 ve 33 parseller kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına; 132 ada 14, 18, 24 parsel, 240 ada 11, 13, 17, 20 parsel, 242 ada 11, 14, 17, 21, 23, 26, 31, 32 ve 249 ada 78 parsel sayılı taşınmazlar aynı nedenle ... adına ve 132 ada 19 parsel, 148 ada 4 parsel, 242 ada 35, 36, 54 parsel sayılı taşınmazlar yine aynı nedenle ... ve ... adına tespit edilmiştir. Davacılar ... ve ..., çekişmeli taşınmazların müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak tüm parseller hakkında, davacı ... ise dava konusu 249 ada 78 parsel sayılı taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile kararda yazılı olduğu şekilde tescil kararı verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmazların öncesinin tarafların ortak murisi Murat Pamuk’a ait olduğunun sabit olduğu ve murisin terekesinin taksim edilmediği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli değildir. Davalılar çekişmeli taşınmazların bir kısmının ortak murislerine ait olduğunu kabul etmekle birlikte, bir kısım taşınmazların kendileri tarafından satın alındığını ileri sürerek, noterde tanzim edilen düzenleme şeklinde taahhütname ve satış senetleri ibraz etmişlerdir. Ne var ki, mahkemece davalıların bu savunmaları üzerinde durulmamış, dayanılan taahhütname ve satış senetleri mahallinde uygulanmadığı gibi, beyanlarına başvurulan yerel bilirkişi ve tanıklara da bu husus sorulup açıklattırılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece mahallinde mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisi hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte davalı tarafa, hangi taşınmaz için hangi senede dayandıkları açıklattırılmalı, sonrasında davalıların tutunduğu senetlerin sınırları okunup, mahalli bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle fen bilirkişisi yardımıyla zemine uygulanmalı, taşınmazların kim tarafından, ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişilerin gösterdikleri sınırlar fen bilirkişisine işaret ettirilmeli, mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.