Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2754
Karar No: 2019/3048
Karar Tarihi: 16.05.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/2754 Esas 2019/3048 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/2754 E.  ,  2019/3048 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ... HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından inanç sözleşmesine dayalı dava açılabilmesi için davacı yanın öncelikle kendi edimini yerine getirmesi gerektiği, dosya kapsamındaki tanık anlatımları ve davacının zımni kabulüne göre davacının davalıya ödemesi gereken bir bedel bulunduğu gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerektiğinden bahisle, 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın açıklanan gerekçeyle reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    - KARAR -
    Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, maliki olduğu ... parsel sayılı bağ vasıflı taşınmazını ekonomik sıkıntı çekmesi nedeniyle dava dışı ...’ın çekerek kendisine verdiği kredi borcuna teminat teşkil etmesi için ...’a satış göstererek devrettiğini, borç ödendiğinde çekilmeli taşınmazın iadesinin kararlaştırıldığını, krediyi ödediğini, ancak yeniden paraya ihtiyacı olması nedeniyle dava konusu taşınmazı bu kez de yakın arkadaşı olan davalıların mirasbırakanı ...’ya devrettirdiğini, ...’in kullandığı toplam 30.000,00 TL’lik krediyi aldığını, bu kredinin tamamını bankaya ödemesine karşın ...’in anlaşmaya aykırı olarak taşınmazı iade etmediğini, ... ve eşinin kendi adlarına biri 35.000,00 TL’lik biri de 26.000,00 TL’lik toplam 61.000,00 TL kredi daha kullandıklarını, bu kredilerin bilgisi dışında kullanıldığını ve kendisine verilmediğini, ancak kötüniyetle olarak bu kredileri de ödemesini istediklerini ileri sürerek, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
    Davalılar, açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, mirasbırakanları ...’nun dava konusu taşınmazı dava dışı ...’dan gerçek bedeli üzerinden satın aldığını, iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunduğunu, öte yandan mirasbırakanları ...’in davacı ve yakınları için çektiği krediler nedeniyle davacıdan alacaklı olduklarını, bu kredilerin ödenmediğini bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, inanç sözleşmesine ilişkin yazılı bir belge olmadığı, taraflar arasında sözlü olarak yapılmış bir inanç sözleşmesi bulunduğu, ancak davacı tarafın yükümlülüklerini yerine getirdiğini yazılı belge ile kanıtlayamadığı, davalıların mirasbırakanı Aptil’in de ceza mahkemesindeki beyanının iptal ve tescile dayanak olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından inanç sözleşmesine dayalı dava açılabilmesi için davacı yanın öncelikle kendi edimini yerine getirmesi gerektiği, dosya kapsamındaki tanık anlatımları ve davacının zımni kabulüne göre davacının davalıya ödemesi gereken bir bedel bulunduğu gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerektiğinden bahisle, 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın açıklanan gerekçeyle reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...’nın dava konusu ... sayılı parselin tamamını 31.03.2010 tarihinde dava dışı ...’a, ...’un da 03.02.2011 tarihinde davalıların mirasbırakanı ...’ya satış göstererek temlik ettiği, ...’in ölümü üzerine de mirasçıları olan davalılar ..., ... ve ...’a 23.03.2016 tarihinde intikal ettiği kayden sabittir.
    Dosyada davacı tanığı olarak dinlenen ara malik ...; ‘’ davacı ... bankadan kredi çekemiyordu, bankadan kredi çekemediği için kendi adına kayıtlı taşınmazı tapuda bana devretti, ben de bu taşınmazı teminat göstererek Şekerbanktan kredi çektim, çektiğim bu krediyi ... verdim, 20.000 TL nin üzerinde kredi çektim, (sorulması üzerine 28.000 TL olabileceğini söyledi) , daha sonra ... bu krediyi tamamen ödedi, daha sonra ... tekrar kredi çekmemi istedi, ben de ölmem durumunda çocuğuma borç kalır korkusu ile istemedim, çünkü kredi çekilirken ben de bir kısım arazilerimi ipotek yaptırmıştım, ben arazilerini kendilerine devretmek için teklifte bulundum, bunun kabul etmediler, bunun yerine davalı merhum ... bana getirdiler, taşınmazı bunu üzerine devretmemi söylediler, ben de tapuda Abdil ... üzerine devrettim, bu devir karşılığında ben ... dan para almadım … ‘’ şeklinde beyanda bulunduğu, davacı ... ile davalıların mirasbırakanı ... arasında geçen bir olay nedeniyle yapılan ceza soruşturması kapsamında ...’nun müşteki sıfatıyla 28.06.2015 tarihinde kollukta verdiği ifadesinde; ‘’ … yaklaşık 4 yıl önce ..., ..., ...’ya rızam ile kredi çekip verdim. Çünkü maddi durumları kötüydü. Buna karşılık kendilerine ait olan ve ... mahallesinde bulunan 9 dönüm bağın tapusunu benim üzerime yaptılar. Yani krediyi kendi adıma onlar için çektim. Taksitleri de onlar ödediler. Ancak Kasım 2014 ayından bu yana kredi taksitlerini ödemiyorlar … ‘’ şeklinde beyanda bulunduğu tespit edilmiştir.
    Bilindiği üzere, bu tür iddialar 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delil ya da yemin delili ile kanıtlanır.
    Öte yandan, Hukuk Muhakemeleri Kanunun (HMK) 188/1 maddesinde “Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Somut olayda, ara malik ... ile davalıların mirasbırakanı ... yukarıda yer verilen beyanları ile maddi vakayı kabul etmiş, bir başka deyişle kendilerine temlikin bedelsiz olarak kredi kullanılması amacıyla yapıldığını ifade etmişlerdir. Bu beyanlar HMK’nin 188. maddesi uyarınca ikrar niteliğindedir. Böyle bir durumda yazılı delile ve yemin deliline gerek olmaksızın davacı ile ... ve ... arasında inançlı işlem bulunduğu hususu tartışmasız hale gelmiştir.
    Bu aşamada çözümlenecek sorun inançlı temlik nedeniyle davalıların mirasbırakanı ...’nun ne miktarda kredi çektiği, davacıya ne kadarını verdiği, davacının da kendisine verileni hangi ölçüde geri ödediği hususudur.
    6098 sayılı TBK’nun 97. maddesinde de; ‘’ Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. ‘’ hükmüne yer verilmiştir.
    Davacı taraf, dava açmak ile kendi edimini yerine getirmek istediğini karşı tarafa bildirmiştir. Dava açmadan önce varsa borcunu yerine getirmemiş olması tek başına inançlı işleme dayalı bir davanın ret sebebini teşkil etmez.
    O halde yapılacak iş, davacı ile davalıların mirasbırakanı ... arasında dava konusu taşınmazın inançlı işlem ile devri nedeniyle oluşan alacak-verecek miktarının saptanması, bu kapsamda ilgili bankadan ... tarafından temin edilen kredi borcunun kim veya kimler tarafından ödendiği hususları üzerinde durulması, buna ilişkin kayıtların getirtilmesi, varsa davacının davalıların mirasbırakanı ...’ya olan borç miktarının kayda dayalı saptanarak mahkeme veznesine depo etmesi için davacı tarafa süre verilmesi, yatırdığı takdirde tapu iptal ve tescil isteğinin kabul edilmesi, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
    Davacının yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,16.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi