23. Hukuk Dairesi 2016/1098 E. , 2016/1662 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı asıl ... ve vekili Av. ... ile davacı vekili Av. ...ı"nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili yüklenici firma ile davalı arsa sahibi arasında 12.09.2011 tarihli düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşme uyarınca gerekli iş ve işlemlere başladığını ancak daha sonra tapu üzerinde dava dışı firma tarafından şerh konulduğunun öğrenildiğini, davalı arsa sahibinin müvekkili şirketten önce bir başka firma ile arsa payı karşılığı sözleşmesi imzalandığını ve bu firmaya vekalet verildiğini, adı geçen firmanında belediye ve diğer kurumlar nezdinde ruhsat başvurusunda bulunulduğunu, taraflar arasında ihtilaf çıktığını, müvekkilinin bu durumda inşaat yapmasının imkansız bulunduğunu ve elde edilmesi gereken kârdan mahrum kalındığını davalıya keşide edilen ihtarnameden de sonuç alınamadığını ileri sürerek, oluşan müsbet zararın faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili arsa sahibinin uzun yıllardan beri Fransa"da yaşadığını, Türkiye Cumhuriyeti Kanunları ve hukuki yükümlülükleri hususunda bilgi eksikliği bulunduğunu, Türkiye de yaşayan akrabalarının yönlendirmesiyle dava dışı firma ile sözleşme imzalandığını ancak bu firmanın edimlerini yerin getirmemesi üzerine yine akrabalarının yönlendirmesi ile davacı firma ile sözleşme imzalandığını, davacı firmanın aynı çevrede faaliyet gösteren iki firmadan biri olduğunu diğer firma ile müvekkili arasında imzalanan daha önceki sözleşmeden haberdar olmamasına imkan bulunmadığını, inşaat firmalarının piyasadaki tüm arsalar hakkında bilgi sahibi olduğunu, bu konuda müvekkili tarafından davacıya bilgi verildiğini, sözleşme tarihi ile davacının keşide ettiği ihtarname arasında iki yıla yakın zaman geçtiğini, sözleşmenin ifa imkansızlığı nedeni ile fesh edilmiş olduğu yönünde değerlendirilme yapılmasının hakkaniyete uygun düştüğünü savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi kurulu raporu ve tüm dosya içeriğine göre; taraflar arasında 12.09.2011 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı, davacı firmaya vekalet verildiği ve inşaatın yapılması hususunda bir takım işlemlere başlanılıp, sonuçlandırıldığı ancak davadışı firma tarafından daha sonra 01.10.2012 tarihinde inşaat sözleşmesinin tapuya şerh edildiği, davacının tapuda işlemleri yaparken şerhi görmemesinin imkansız olduğu, davadışı firma tarafından 27.07.2013 tarihinde yapı ruhsatını aldığı 818 sayılı BK"nın 355 ve devamı maddeleri uyarınca tarafların sorumlulukları bulunduğu davacının, arsa sahibine durumu ihtar edip, tapudaki şerhin kaldırılmasını talep ettiği ancak davalı arsa sahibinin arsayı inşaata uygun hale getirmediği, davacının bu nedenle kâr kaybına uğradığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.