Esas No: 2021/3194
Karar No: 2022/1642
Karar Tarihi: 27.04.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/3194 Esas 2022/1642 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/3194 E. , 2022/1642 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/3194
Karar No : 2022/1642
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- …
VEKİLİ : Av. …
2- … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesince 19/11/2020 tarih ve E:2016/21030, K:2020/5283 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, komiser yardımcısı olarak görev yapmakta iken U.D. isimli şahsın dinlenmesi (teknik takibi) olayında kasıtlı olarak gerçeğe aykırı belgeler düzenlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/12. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının ve Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 2/e, 8. ve 8/12. maddeleri ile Tüzüğün tamamının iptali ve meslekten çıkarma işlemi nedeniyle mahrum kaldığı maaş ve diğer parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi ve Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün dayanağı olan 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 83. maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesince 19/11/2020 tarih ve E:2016/21030, K:2020/5283 sayılı kararıyla;
Davacının, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 83. maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması yönündeki istemi; Anayasa Mahkemesinin 29/01/2016 tarih ve 29608 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 13/01/2016 tarih ve E:2015/85, K:2016/3 sayılı kararı ile 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 83. maddesinin birinci cümlesinin iptaline karar verildiğinden, anılan maddenin iptali için yeniden Anayasa Mahkemesine başvurulmasına gerek olmadığı gerekçesiyle reddedilmiş;
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 2/e, 8. ve 8/12. maddelerinin ve tamamının iptali istemi yönünden;
23/01/2017 tarih ve 29957 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 08/03/2018 tarih ve 30354 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun hükümleri dikkate alındığında, davacı hakkında uygulanan meslekten çıkarma cezasının dayanağı olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün yasal dayanağı ile ilgili herhangi bir duraksama bulunmadığı, bu Tüzük hükümleri uyarınca tesis edilen disiplin cezalarının, gerek 682 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, gerekse 7068 sayılı Kanun uyarınca tesis edilmiş kabul edileceğinin kurala bağlandığının görüldüğü,
Bu durumda, dava konusu Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün yasal dayanağı mevcut olduğundan anılan Tüzük'te bu yönden hukuka aykırılık bulunmadığı,
Öte yandan, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün dava konusu 2/e, 8. ve 8/12. maddelerinde, meslekten çıkarma cezasının tanımı ile meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiillerin düzenlendiği, anılan düzenlemelerin, polislik mesleğinin önem ve özelliği dikkate alınarak, toplum nazarındaki saygınlığının korunması ve teşkilat personeline duyulan güvenin sarsılmamasını sağlamak amacını haiz olduğu ve personel ve disiplin hukuku ilkelerine aykırı bir yönünün bulunmadığı, ayrıca polislik mesleğinin niteliği dikkate alındığında “kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek“ fiilinin meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması gereken fiiller arasında sayılmasının kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olduğu anlaşıldığından, anılan Tüzük'ün dava konusu maddelerinde bu yönden de hukuka aykırılık bulunmadığı;
Davacının meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istemi yönünden;
Dava konusu meslekten çıkarma cezasına esas soruşturma raporu ile dosyadaki diğer bilgi ve belgeler incelendiğinde; söz konusu dinlemelerin iletişimin dinlenmesini gerektirecek emareler olmaksızın, hukuki dayanaktan yoksun gerekçeler gösterilerek, gerçeğe aykırı belge düzenlemek suretiyle yapıldığı, dinlenen kişinin, iletişimin dinlenmesine esas teşkil edecek Teknik Takip ve İzleme Talep Formlarında belirtilen örgütsel faaliyet içerisinde olmadığı, yapılan dinleme işleminin gerekçeleri ve amaçları itibarıyla 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun ek 7. maddesinde öngörülen amaçlarla bağdaşmadığı sonucuna varıldığı,
Öte yandan, dinleme işlemlerinin hakim kararı ile yapılmasının, bu kararlara esas teşkil eden formların gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi durumunu ve bu bağlamda işlemin hukuka aykırılığını ve suç olma vasfını ortadan kaldırmadığı,
Bu durumda, davacının "kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek" fiilini işlediği anlaşıldığından, anılan fiili nedeniyle meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı;
Davacının meslekten çıkarma işlemi nedeniyle mahrum kaldığı maaş ve diğer parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden;
Dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı maaş ve diğer parasal haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi isteminin de reddi gerektiği,
gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Danıştay Beşinci Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idarelerden İçişleri Bakanlığı tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, Cumhurbaşkanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması"
sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Diğer taraftan, davacının ve bir başka polis memurunun imzasını taşıyan ve "U.D. isimli şahsın örgütlü bir yapı içerisinde bir araya gelerek uyuşturucu madde kaçakçılığı, taşıyıcılığı, imal ve ticareti yapan M.Y. ve M.B. isimli şahıslarla irtibatlı olduğu ve bu kişilerle birlikte hareket ettiği yönünde güvenilir kaynaklardan bilgiler elde edildiği" ifadelerine yer verilen "Teknik Takip Uzatma Talep Formu"na istinaden alınan hakim kararı uyarınca U.D.'nin iletişiminin dinlenmesi işlemi ile ilgili yapılan inceleme sonucunda, İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile; İstihbarat Daire Başkanlığınca, U.D.'nin takip ve dinlenmeye başlandığı tarih öncesinde kaydının bulunmadığı ve "Teknik Takip Uzatma Talep Formunda gösterilen gerekçeye esas teşkil edebilecek nitelikte herhangi bir örgütsel faaliyetinin ve belgeye dayanan bir irtibatının tespit edilemediği, ayrıca U.D.'nin dinlenmesi işlemlerinde belirtilen organize suç örgütü gerekçesinin doğrulanmadığının görüldüğü, dolayısıyla U.D.'nin iletişiminin dinlenmesi işleminin Teknik Takip Uzatma Talep Formunda belirtilen gerekçeler dışında, iletişimin dinlenmesini gerektirecek bilgi ve emareler olmaksızın dayanaktan yoksun gerekçeler gösterilerek, gerçeğe aykırı belge düzenlemek suretiyle yapıldığı gerekçesiyle davacının meslekten çıkarma cezası ile tecziyesine karar verilmiştir.
Uyap kayıtlarının incelenmesinden; … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Davacının "resmi belgede sahtecilik" suçunu işlediğinden bahisle yapılan ceza yargılaması sonucunda, Teknik Takip ve İzleme Talep Formunda yazılı gerekçelerin mevcut olup olmadığına ve dinleme yapılmasını gerektirecek emarelerin varlığına veyahut yokluğuna dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilememiş olması, dinlemenin yasada öngörülen süre şartını ihlal etmeyecek şekilde gerçekleştirilmiş olması, yapılan dinleme işleminin istihbari amaçla önleme dinlemesi olması sebebiyle yoğun suç şüphesine ihtiyaç duyulmaması, önleme dinlemesinin, suç işlenmesinin ve kamu düzeninin bozulmasının önlenmesi amacıyla başvurulan bir yol olması ve önleme amacıyla yapılan iletişimin tespiti ve denetlenmesi sonucunda ulaşılabilen bulguların yasanın öngördüğü amaçlar dışında ve bu arada bir ceza soruşturması veya kovuşturmasında delil olarak kullanılamayacak olması, yasada herhangi bir suç şüphesi derecesi de öngörülmediğinden terör örgütü gerekçesiyle yapılan iletişimin tespiti ve denetlenmesi işleminin usulüne aykırı olduğu yönünde her türlü şüpheden uzak kesin bir kanaate varılamadığından, üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle davacının beraatine;
Davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğundan bahisle yapılan ceza yargılaması sonucunda ise sübut bulan eyleminden dolayı 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına,
karar verildiği, anılan kararın kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Ceza muhakemesi hukuku ve disiplin hukuku farklı kural ve ilkelere tabi disiplinlerdir. Disiplin hukuku kurumun iç düzenini korumayı amaçlayan ve bunun için kamu görevlilerinin mevzuata, çalışma düzenine, hizmetin gereklerine aykırı fiillerine yönelik olarak uygulanacak yaptırımları ve bu yaptırımların uygulanmasındaki usul ve esasları düzenleyen bir hukuk alanıdır. Bazı hâllerde ise kamu görevlisinin fiili, ceza hukuku kapsamında suç tanımına uymasının yanı sıra disiplin hukuku yönünden de sorumluluk gerektiren bir mahiyet taşıyabilir. Cezai sorumluluğunun bulunmadığı tespit edilmiş veya ceza sorumluluğu ortadan kalkmış olsa dahi aynı olaylar nedeniyle -daha hafif bir ispat külfeti temelinde- kişi hakkında başka tür bir sorumluluğun tesis edilmesinin önünde bir engel bulunmamaktadır. Bu bağlamda ceza yargılamasına konu maddi olay ve olguların disiplin hukuku esasları çerçevesinde diğer kamu makamlarınca (idari/adli) ayrıca değerlendirilmesi ve bu değerlendirme sonucunda ulaşılacak kanaate göre işlem/karar tesis edilmesi mümkündür (Anayasa Mahkemesi, Başvuru Numarası: 2016/13566, § 48, 49).
Bakılan uyuşmazlıkta, Ceza Mahkemesinin beraat kararının gerekçesi, yapılan dinleme işleminin istihbari amaçla önleme dinlemesi olması sebebiyle yoğun suç şüphesine ihtiyaç duyulmaması, önleme dinlemesinin suç işlenmesinin ve kamu düzeninin bozulmasının önlenmesi amacıyla başvurulan bir yol olması ve önleme amacıyla yapılan iletişimin tespiti ve denetlenmesi sonucunda ulaşılabilen bulguların yasanın öngördüğü amaçlar dışında ve bu arada bir ceza soruşturması veya kovuşturmasında delil olarak kullanılamayacak olması sebebiyle, yasada herhangi bir suç şüphesi derecesi de öngörülmediğinden terör örgütü gerekçesiyle yapılan iletişimin tespiti ve denetlenmesi işleminin usulüne aykırı olduğu yönünde her türlü şüpheden uzak kesin bir kanaate varılamadığı tespitine dayanmakta olup, anılan gerekçe, ceza sorumluluğu ortadan kalkmış olsa dahi aynı olaylar nedeniyle, polislik mesleğinin önem ve özelliği de göz önüne alındığında, davacı hakkında bir disiplin yaptırımı uygulanmasına engel değildir.
Belirtilen nedenlerle, Teknik Takip Uzatma Talep Formunda yazılı gerekçelerin mevcut olup olmadığının ve dinleme yapılmasını gerektirecek emarelerin varlığı veyahut yokluğunun her türlü şüpheden uzak kesin olarak ortaya konulamaması gerekçesi, ceza mahkumiyetinin önünde engel teşkil etmiş olsa da, beraat kararından farklı olarak, dava konusu disiplin yaptırımı, İstihbarat Daire Başkanlığınca sunulan, iletişimi dinlenen U.D.'nin takip ve dinlenmeye başlandığı tarih öncesinde kaydının bulunmadığı ve Teknik Takip Uzatma Talep Formunda gösterilen gerekçeye esas teşkil edebilecek nitelikte herhangi bir örgütsel faaliyetinin ve belgeye dayanan bir irtibatının tespit edilemediği bilgisine dayanmakta ve bu durum da disiplin hukuku bakımından "kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek" fiilini oluşturmakta olup, bakılan uyuşmazlığın çözümlenmesi için ceza yargılaması sonucunda verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerekmemektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 19/11/2020 tarih ve E:2016/21030, K:2020/5283 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 27/04/2022 tarihinde, Daire kararının Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğüne ilişkin kısmı yönünden oyçokluğu, diğer kısımlar yönünden oybirliği ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan 83. maddesinde, "Gerek inzibat komisyonları tarafından ve gerek salahiyet dairesinde re'sen verilecek inzibat cezalarını icap ettiren fiil ve hareketlerin ne olduğu ve cezaların derece ve miktarı, polis mesleğinin haiz olduğu hususiyet ve ehemmiyet gözetilerek tanzim edilecek nizamnamede tayin olunur. Memuriyetten ihraç cezası müstesnadır." kuralı yer almış; anılan maddenin iptali istemiyle açılan davada, anılan Kanun'un 83. maddesinin birinci cümlesinin, Anayasa'nın 38. maddesinde yer alan "suçta kanunilik" ilkesine ve 128. maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen "kanuni düzenleme ilkesine" aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin 13/01/2016 tarih ve E:2015/85, K:2016/3 sayılı kararıyla iptaline karar verilmiştir.
Daha sonra Anayasa'nın 121. maddesi ile 25/10/1983 tarih ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 02/01/2017 tarihinde kararlaştırılan ve 23/01/2017 tarih ve 29957 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 37. maddesi ile söz konusu 83. madde yürürlükten kaldırılmış, yine bu Kanun Hükmünde Kararname ile Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin de aralarında bulunduğu genel kolluk görevlilerinin tabi olacağı disiplin hükümleri düzenlenmiştir.
682 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/03/1979 tarih ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezalarının, bu Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uyarınca verilmiş addolunacağı ve bu Kanun Hükmünde Kararname'nin yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından verilmiş ve infaz edilmiş disiplin cezalarına bağlı olarak yapılmış idari işlemlerin aynen muhafaza olunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Bilahare 08/03/2018 tarih ve 30354 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun ile de; Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeline ilişkin disiplinsizlik ve cezaları, disiplin amirleri ve kurulları, disiplin soruşturma usulü ile diğer ilgili hususlar düzenlenmiş, Kanun'un geçici 1. maddesinde; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/03/1979 tarih ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezalarının bu Kanun hükümleri uyarınca verilmiş addolunacağı; bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından verilmiş ve infaz edilmiş disiplin cezalarına bağlı olarak yapılmış idari işlemlerin aynen muhafaza olunacağı kuralına yer verilmiştir.
Bu durumda, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine yasal dayanağı kalmadığı için hukuka aykırı bulunan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün iptali gerekmekte ise de, yukarıda bahsi geçen 682 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve sonrasında 08/03/2018 tarih ve 30354 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7068 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesiyle Tüzüğün uygulanma imkanı kalmadığından, düzenleyici işlemin iptali istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken Dairece bu yönden davanın reddine karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Daire kararının düzenleyici işlemle ilgili bu kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara bu yönden katılmıyoruz.