Esas No: 2019/442
Karar No: 2022/390
Karar Tarihi: 26.05.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/442 Esas 2022/390 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2019/442 E. , 2022/390 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 18. Ceza Dairesi
Sanık ...’ın fuhuş suçundan CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine ilişkin ... 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 15.11.2011 tarihli ve 52-577 sayılı hükmün...savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 25.04.2013 tarih ve 4284-5020 sayı ile;
"Tanık sıfatıyla dinlenen ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'nın aşamalardaki samimi anlatımları, savunmalar, polis memurlarınca düzenlenen 13.01.2011 günlü tutanak ile tüm dosya içeriğine göre; suç tarihinden önceki dönemde fuhuş yapmakta olan mağdureler ..., İzebella, Zamira ile Anastasıa'nın barda tanışıp parayla cinsel ilişkiye girme konusunda anlaştıkları ..., ..., İsmail ve...'le birlikte daha önceden de fuhuş maksadıyla gittikleri sanık ...'in yetkilisi olduğu ...Otele olay gecesi ikişerli gruplar halinde geldiği ve burada sanık ...'in mağdurelerin fuhuş yaptığını bilmesine rağmen adları geçen tanıklara her biri mağdure ile birlikte kalacak şekilde 4 ayrı oda tahsis edip oda ücretlerini almasının ardından belirlenen odalarda ilgililerin parayla cinsel ilişkiye girmesinden sonra kontrol amaçlı anılan otele gelen polis memurlarınca yarı çıplak vaziyette odalarda yakalandıkları sabit olduğundan, adı geçen sanığın müsnet suçlardan mahkûmiyeti yerine yazılı gerekçeyle beraatine hükmedilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan ... 1. Asliye Ceza Mahkemesince 15.04.2014 tarih ve 486-249 sayı ile; TCK’nın 227/2, 62, 52, 53 ve 63. maddeleri uyarınca verilen sanığın dört kez 1 yıl 8 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin 04.06.2014 tarihli ve 94-345 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesince 19.02.2019 tarih, 1032-3304 sayı ve oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiş,
Çoğunluk görüşüne katılmayan Daire Üyeleri H.S. Özben ve Ö. Cevahir ise;
"..Somut olayda ... kolluk görevlilerinin yapılan ihbar üzerine...Savcısının CMK'nın 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın, sanığın yetkilisi olduğu otele giderek 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu’na istinaden denetim yaptıkları, sanık tarafında müşteri listesi teslim edildikten sonra otel odaları kontrol edilerek, mağdur ve tanıkların bulunduğu otel odalarının kapılarının çalındığı, bir kısım mağdur ve tanıkların yarı çıplak vaziyette oldukları belirlendiği, akabinde mağdur ve tanıkların ifadelerine başvurulduğu görülmektedir.
Olay kapsamında yapılan işlemler arama niteliğinde olup, CMK'nın 116 vd. maddelerine aykırı olduğu, bu nedenle elde edilen delillerin de hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş delil niteliğinde bulunduğunun anlaşıldığı, yine mağdurların ve tanıkların kolluk ifadelerine de yukarıda sözü edilen açıklamalar nazara alındığında, Cumhuriyet Savcısının CMK'nın 160 vd. maddelerine göre yaptığı yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın yapılan işlemler sonucu ulaşıldığından, bu ifadelere de itibar edilemeyeceği, kaldı ki sanığın aşamalardaki savunmalarında atılı suçlamayı kabul etmediği, bilerek menfaat temini için fuhuş amacı ile oda tahsisi yapmadığını ifade ettiği, yapılan kontrol sırasında mağdur ve tanıkların bulundukları odalarda kayıtlı olduklarının anlaşıldığı, dosya kapsamı itibariyle gelen müşterilere fuhuş amacı ile kısa süreli (saatlik) oda tahsis edildiğine ilişkin başkaca bir delil de bulunmadığı, mağdur ve tanıkların fuhuş amacıyla da olsa kayıtlı odalarda bulundukları dikkate alındığında sanığın aksi kanıtlanamayan inkara yönelik savunmasına itibar edilmesi gerektiği, dosya kapsamı itibariyle sanığın üzerine atılı suç şüphesinin cezalandırılmalarına yetecek ölçüde kesin ve somut delillerle giderilemediği dikkate alındığında sanığın atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekmekle, çoğunluk görüşüne katılmamaktayız..." düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay...Başsavcılığı da 19.04.2019 tarih ve 254591 sayı ile;
"...12.01.2011 günü saat 23.07'de 155 Polis İmdat hattına gelen bir ihbarda, ...Otel isimli ... yerinde Türk ve yabancı uyruklu kadınların fuhuş yaptığının ihbar edilmesi üzerine saat 23.15 civarında belirtilen ... yerine giden kolluk görevlilerinin 13.01.2011 günü saat 01.00'da düzenlemiş tutanak içeriğine Kimlik Bildirme Kanunu ve Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nun tutanakta belirtilmeyen hükümlerine göre ... yerinde kontrol yaptıkları, bu bağlamda otel odalrının kapılarını çalınması suretiyle açtırdıkları ve içeride bulunanları kontrol ettikleri, dosya mağdurlarının odalarda erkeklerle birlikte bulundukları, erkek şahısların fuhuş yaptıklarını samimi bir şekilde kabul ettikleri, bunun üzerine mağdur, tanık ve sanığın işlem yapılmak üzere emniyet binasına götürüldükleri, bu işlemlere dayanılarak sanık hakkında mahkûmiyet hükümlerinin kurulduğu incelene dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
...Otelde fuhuş yapıldığı ihabarını alan kolluğun, durumu...savcısına bildirmeden harekete geçtiği, keza otel odalarında arama yapmaya izin veren bir mahkeme kararı ya da...savcısı izninin dosyada bulunmadığı da dosya kapsamı ile sabittir.
İhbarın kollukça alınması ile işin adli bir nitelik kazandığı gözetildiğinde, ihbarı alan kolluk görevlilerinin durumdan...savcısını haberdar etmeleri gerektiği hâlde bu yönde bir işlem yapmadan ve dolayısı ile CMK'nın 160.maddesi gereğince...savcısı tarafından yapılan bir görevlendirme olmadan soruşturmaya başladıkları,
CMK'nın 119. maddesinde konutta, ... yerinde ve diğer kapalı alanlarda arama yapılabilmesinin hâkim kararı ile ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde...savcısının yazılı emri mümkün olduğunun düzenlenmiş, aynı Kanun'un 118. maddesinin de geceleyin yapılacak bu tür aramaları suç üstü, gecikmesinde sakınca bulunan hâller ile firar eden yakalanmış veya gözaltına alınmış kişilerle tutuklu ya da hükümlülerin yakalanması hâlleri ile sınırlı tutmuş olmasına rağmen, olay tarihinde saat 23.15 ila 01.00 arasında yapılan bu aramanın usul ve yasaya yasaya uygun olmadığı, bu arama ile elde edilen delillerin de hukuka uygun kabul edilip bunlara dayanılarak hüküm verilemeyeceği..." görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesince 11.06.2019 tarih, 5167-10275 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanıklar ... ve ...hakkında fuhuş suçundan verilen beraat hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında fuhuş suçundan verilen mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay...Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kolluk görevlilerinin faaliyetleri çerçevesinde elde edilip mahkûmiyet kararına esas alınan delillerin hukuka aykırı nitelikte olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
İddia, mağdurlar ..., Zamira ..., ... Shvietsova ve ...’un anlatımları inceleme dışı sanıklar ... ve ...nin beyanları soruşturma evresinde ifadelerine başvurulan tanıklar ..., ..., ... ve ...’nın beyanları, kolluk görevlileri tarafından düzenlenen 13.01.2011 tarihli tutanak, 12.01.2011 tarihli “Cumhuriyet Savcısı ile Yapılan Görüşme, Alınan Emirler ve Onay Tutanağı” ve tüm dosya kapsamına göre; 12.01.2011 tarihinde saat 23.07 sıralarında...Mahallesi Turizm Sokak No: 6 ... adresinde faaliyet gösteren “...Otel” isimli ... yerinde fuhuş yapıldığının ihbar edilmesi üzerine kolluk görevlilerince belirtilen yere gidildiği inceleme dışı sanıklar ile sanığın otel çalışanları olarak kimlik tespitlerinin yapıldığı, otelin işletme ruhsatı ile müşteri listesinin temin edildiği, Kimlik Bildirme Kanunu ile Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu uyarınca kontrol ve denetim amacıyla odalara bakılacağının söylenmesi üzerine resepsiyon görevlisi olan sanık ... refakate alınarak odaların kontrol edildiği, diğer katların ardından otelin üçüncü katındaki “...” numaralı odanın kapısının çalındığı, kapıyı yarı çıplak vaziyetteki tanık ...’in açtığı, yanında mağdur ...’un da bulunduğu, yapılan kontrolde mağdur ...’in “...” numaralı odada kayıtlı olduğunun belirlendiği, diğer odaların kontrol edilmek istenmesi sırasında tanık ...’un samimi olarak otele fuhuş yapmak amacıyla üç arkadaşı ile birlikte geldiğini, daha önce gittikleri barda tanıştığı mağdur ... ile saati 150 TL karşılığında anlaştığını, otele geldikten sonra resepsiyon görevlisi olan sanık ...’e oda ücreti olarak 50 TL verdiğini, inceleme dışı sanık Hacı’nın da odaya çıkmaları konusunda yardımcı olduğunu söylediği, “... numaralı odada olduğu öğrenilen tanık ...’ın ise 150 TL karşılığında fuhuş yapmak üzere mağdur ... Shvietsova ile anlaştığını ifade ettiği, “...” numaralı odada tanık ...’ın yarı çıplak vaziyetteki mağdur ... ... ile kaldığının tespit edildiği, tanık İsmail tarafından adı geçen mağdurla fuhuş yapmak amacıyla 150 TL ücret karşılığında anlaştıklarının söylendiği, tanık ...in ise yine 150 TL karşılığında mağdur ... ile anlaştığını beyan ettiği, tüm bu işlemlerin ardından 13.01.2011 tarihinde saat 03.35’te nöbetçi...savcısının aranarak talimat alındığı ve kolluk görevlilerince verilen talimatlar doğrultusunda hareket edildiği hususunda Özel Daire ile Yargıtay...Başsavcılığı arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Tarihsel süreç incelendiğinde daha önce kolluğa ait olan soruşturma yetkisinin insan haklarının korunması amacıyla...savcılarına verildiği görülmektedir. Bu nedenle 1412 sayılı CMUK’un 156. maddesinde düzenlenen “Zabıta makam ve memurları suçluları aramakla ve işin tenviri için lazım gelen acele tedbirleri almakla mükelleftir. Bu makam ve memurlar tanzim ettikleri evrakı hemen müddeiumumiliğine gönderirler.” hükmüne 5271 sayılı CMK’da yer verilmemiş, bu kapsamda;
“Bir suçun işlendiğini öğrenen...savcısının görevi” başlıklı 160. maddesi;
“(1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.”,
“Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri” başlıklı 161. maddesi ise;
“(1) Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; yukarıdaki maddede yazılı sonuçlara varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Cumhuriyet savcısı, adlî görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında bir işlem yapmak ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o yer...savcısından söz konusu işlemi yapmasını ister.
(2) Adlî kolluk görevlileri, elkoydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları...savcısına derhâl bildirmek ve bu...savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür.
(3) Cumhuriyet savcısı, adlî kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hâllerde, sözlü olarak verir.” şeklinde düzenlenmiş,
CMK henüz yürürlüğe girmeden önce 5353 sayılı Kanun ile maddenin 3. fıkrasına “Sözlü emir, en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir.” cümlesi eklenmiştir.
Görüldüğü üzere CMK'da adli kolluk görevlileri kendilerine yapılan bir suça ilişkin ihbar veya şikâyetleri, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhâl...Başsavcılığına bildirecek ve...savcısının emirleri doğrultusunda işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerine başlayacaktır. Buna göre kolluk sadece ilgili...savcısının her somut işlem bakımından vereceği emir üzerine yetki kazanmaktadır (Yener Ünver-Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, ..., ..., 2017, s. 198).
Cumhuriyet savcısı tarafından verilen emirler yazılı, acele hâllerde ise sözlü olarak verilecektir. Acele hâllerde verilen sözlü emir, en kısa sürede yazılı hâle dönüştürülerek mümkün olması hâlinde en seri iletişim vasıtasıyla ilgili kolluğa bildirilecek, aksi hâlde ilgili kolluk görevlilerince yazılı emrin alınması sağlanacaktır. Ancak kolluk görevlisi emrin yazılı hâle getirilmesini beklemeden sözlü emrin gereğini yerine getirmek zorundadır.
Uyuşmazlık konusunun isabetli bir şekilde çözümlenebilmesi için ayrıca "Adli arama” konusu üzerinde durulmalıdır.
Şüpheli ya da sanığın ya da delillerin yahut müsadere edilecek eşyaların ele geçirilmesi amacıyla yapılan araştırma işlemi olan adli arama, elkoyma ile birlikte CMK'nın 116-134, 2559 sayılı PVSK'nın 2, Ek 4, Ek 6, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 9 ve Adlî ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 5-17. maddelerinde düzenlenmiş olup Yönetmelik’in 5. maddesinde; "Bir suç işlemek veya buna iştirak veyahut yataklık etmek makul şüphesi altında bulunan kimsenin, saklananın, şüphelinin, sanığın veya hükümlünün yakalanması ve suçun iz, eser, emare veya delillerinin elde edilmesi için bir kimsenin özel hayatının ve aile hayatının gizliliğinin sınırlandırılarak konutunda, işyerinde, kendisine ait diğer yerlerde, üzerinde, özel kâğıtlarında, eşyasında, aracında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile diğer kanunlara göre yapılan araştırma işlemidir." şeklinde tanımlanmıştır (Bahri Öztürk-Durmuş Tezcan-... Ruhan Erdem-Özge Sırma-Yasemin Saygılar Kırıt-Özdem Özaydın-Esra Alan Akcan-Efser Erden, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin, 10. Baskı, 2016, s.492, ... Centel-Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta, 12. Baskı, 2015, s. 400).
Arama tedbirine başvurulabilmesi için şu üç ön şartın birlikte bulunması gerekmektedir:
1- Gecikmede sakınca ya da tehlike bulunması,
2- Görünüşte haklılık,
3- Ölçülülük.
Arama tedbirinin ilk ön şartı gecikmede sakınca ya da tehlike bulunmasıdır. Bu şart hem arama tedbirine başvurulması hem de kim tarafından karar verilebileceğinin belirlenmesi bakımından önem arz etmektedir. Gecikmede sakınca ya da tehlike bulunması derhâl işlem yapılmadığı takdirde tedbirden beklenen faydanın elde edilemeyecek, ceza muhakemesinin gereği gibi ve amacına uygun biçimde yapılamayacak olmasıdır. Gecikmede sakınca bulunup bulunmadığını olayın özelliklerine göre tedbire karar vermeye yetkili mercii takdir edecektir.
Arama tedbirinin ikinci ön şartı ise görünüşte haklılıktır. Buna göre arama tedbirine ancak bir hakkın tehlikede olduğunu gösteren olaylar mevcut olduğu takdirde başvurulabilecektir. Hakkın bulunup bulunmadığının araştırılması zaman alacağından ve tehlike gecikmeye müsaade etmediğinden haklı görünüşle yetinilmek zorunludur. Bu bağlamda bir ihlal ya da suç işlendiği hususunda şüphe bulunmalıdır (Buck/Almanya, 28.04.2005; Başvuru no:41604).
Arama tedbirinin üçüncü ve son ön şartı ölçülülüktür. Ölçülülük ilkesinin temel amaç ve işlevi, arama tedbirine muhatap olacak kişilerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almak için kullanılacak kamu gücünü, hak ve özgürlükler lehine sınırlandırmak, müdahalelerde aşırılığa gidilmesini ve buna bağlı olarak doğabilecek mağduriyetleri önleyebilmektir. Dar anlamda ölçülülük de denilen orantılılık ise; tedbirin ilgililere "ölçüsüz bir yükümlülük" getirmemesini ve "katlanılamaz" nitelikte olmaması gerektiğini ifade etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da, Buck/Almanya (28.04.2005; Başvuru no:41604) ile Smirnov/Rusya (07.06.2007; Başvuru no:71362/01) kararlarında; yapılan müdahale ile izlenen meşru amacın orantılı olması gerektiği vurgulanmıştır.
Aramaya konu olabilecek yerler şüphelinin veya sanığın yahut diğer bir kişinin üstü, eşyası, konutu, ... yeri veya ona ait diğer yerlerdir. Adli aramanın günün her saatinde yapılması mümkün olmakla birlikte konutta, ... yerlerinde ve diğer kapalı yerlerde aramanın kural olarak gündüz yapılması gerekir. Suçüstü veya gecikmesinde sakınca bulunan hâller ile yakalanmış veya gözaltına alınmış olup da firar eden kişi veya tutuklu veya hükümlünün tekrar yakalanması amacıyla yapılan aramalar hariç, söz konusu yerlerde gece vakti arama yapılamayacaktır.
Arama kararı verilebilmesi için aramanın konusunu oluşturan kişi veya şeylerin, arama yapılacak yerde bulunduğu hususunda belli bir şüphenin olması gerekir. Kanun aranacak kişinin suçla ilgisine göre, bu şüphenin yoğunluğunu farklı şekillerde düzenlemiş ve suçla ilgisi olmayan kişiler nezdinde aramayı daha sıkı koşullara tâbi kılmıştır.
CMK'nın 116. maddesinin suç tarihinde yürürlükte bulunan hâline göre şüpheli veya sanıkla ilgili yapılacak aramalarda arama sonunda şüpheli veya sanığın yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe bulunmalıdır. Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 6. maddesine göre makul şüphe; hayatın akışına göre somut olaylar karşısında genellikle duyulan şüphedir. Aramanın kişi hak ve özgürlüklerine ciddi boyutta bir müdahale olduğu göz önüne alındığında makul şüphede, ihbar veya şikâyeti destekleyen emarelerin var olması ve belirtilen konularda şüphenin somut olgulara dayanması şarttır. Başka bir anlatımla, arama sonunda belirli bir şeyin bulunacağını veya belirli bir kişinin yakalanacağını öngörmeyi gerektiren somut olgular mevcut olmalıdır.
CMK'nın 117. maddesi uyarınca, suç işleme şüphesi altında olmayan diğer kişilerin de üstü, eşyası, konutu, ... yeri veya kendisine ait diğer yerleri, şüphelinin veya sanığın yakalanabilmesi veya suç delillerinin elde edilebilmesi amacıyla aranabilecektir. "Diğer kişiler" kavramına tüzel kişiler ile resmi makam ve daireler de dahildir. Kişinin tanıklıktan çekinme hakkının bulunması da aramaya engel değildir. Maddenin ikinci fıkrasına göre diğer kişilerle ilgili arama yapılması, makul şüphenin yanı sıra aranılan kişinin veya suç delillerinin, belirtilen yerlerde bulunduğunun kabul edilebilmesine olanak sağlayan olayların varlığına bağlıdır. Ancak bu sınırlama şüphelinin veya sanığın bulunduğu yerler ile izlendiği sırada girdiği yerler bakımından geçerli değildir.
Arama kararı veya emrinin belli bazı bilgileri içermesi zorunludur (CMK m.119/2).
Arama karar veya emrinde; aramanın nedenini oluşturan fiil, aranılacak kişi, aramanın yapılacağı konut veya diğer yerin adresi ya da eşya, karar veya emrin geçerli olacağı zaman süresi, açıkça gösterilmelidir.
Arama kural olarak hâkim kararı ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde...savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hâllerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile yapılabilecektir. Ancak konutta, ... yerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda sadece hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde...savcısının yazılı emri ile arama yapılması mümkündür.
Kanun; anayasal ilkelere uygun olarak yasama organınca yapılan nesnel ve gayri şahsi kurallardır. "Yönetmelik" Anayasa’nın 124. maddesi gereğince; Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkardıkları yazılı hukuk kurallarıdır. Bu hâlde yönetmelikler kanunların uygulanma şeklini göstermek amacıyla kanunun sınırlarını genişletmemek şartıyla çıkarılabilir. Bu kapsamda aramanın usul ve esaslarını göstermek üzere ... Bakanlığı tarafından Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği çıkarılmıştır. Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 8. maddesinin (a) ve (c) bentleri ile yine aynı maddenin (f) bendindeki "ilgilinin rızası ile" ibaresinin ve 27. maddesi ile 30. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemiyle açılan davada, yönetmeliklerin kanuna aykırı olup olmadığını denetlemeye yetkili Danıştay Onuncu Dairesince 13.03.2007 tarih ve 6392-948 sayı ile Yönetmelik’in 8. maddesinin (a) bendindeki "...yakalanması amacıyla konutunda, işyerinde, yerleşim yerinde, bunların eklentilerinde ve aracında yapılacak aramada..." ibaresi, aynı maddenin (f) bendindeki "ilgilinin rızası" ibaresi ile 30. maddesinin 1. fıkrasının iptaline ve 8. maddesinin (c) bendi ile 27. maddesinin iptali isteminin reddine ilişkin verilen kararın temyizi üzerine inceleme yapan Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu 14.09.2012 tarih ve 2257-1117 sayı ile iptal kararlarının onanmasına karar vermiştir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
12.01.2011 tarihinde saat 23.07 sıralarında...Mahallesi Turizm Sokak No: 6 ... adresinde faaliyet gösteren “...Otel” isimli ... yerinde fuhuş yapıldığının ihbar edilmesi üzerine kolluk görevlilerince belirtilen yere gidildiği, inceleme dışı sanıklar ile sanığın otel çalışanları olarak kimlik tespitlerinin yapıldığı, otelin işletme ruhsatı ile müşteri listesinin temin edildiği, Kimlik Bildirme Kanunu ile Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu uyarınca kontrol ve denetim amacıyla odalara bakılacağının söylenmesi üzerine resepsiyon görevlisi olan sanık ... refakate alınarak odaların kontrol edildiği, diğer katların ardından otelin üçüncü katındaki “307” numaralı odanın kapısının çalındığı, kapıyı yarı çıplak vaziyetteki tanık ...’in açtığı, yanında mağdur ...’un da bulunduğu, yapılan kontrolde mağdur ...’in “305” numaralı odada kayıtlı olduğunun belirlendiği, diğer odaların kontrol edilmek istenmesi sırasında tanık ...’un samimi olarak otele fuhuş yapmak amacıyla üç arkadaşı ile birlikte geldiğini, daha önce gittikleri barda tanıştığı mağdur ... ile saati 150 TL karşılığında anlaştığını, otele geldikten sonra resepsiyon görevlisi olan sanık ...’e oda ücreti olarak 50 TL verdiğini, inceleme dışı sanık Hacı’nın da odaya çıkmaları konusunda yardımcı olduğunu söylediği, “306” numaralı odada olduğu öğrenilen tanık ...’ın ise 150 TL karşılığında fuhuş yapmak üzere mağdur ... Shvietsova ile anlaştığını ifade ettiği, “303” numaralı odada tanık ...’ın yarı çıplak vaziyetteki mağdur ... ... ile kaldığının tespit edildiği, tanık İsmail tarafından adı geçen mağdurla fuhuş yapmak amacıyla 150 TL ücret karşılığında anlaştıklarının söylendiği, tanık ...in ise yine 150 TL karşılığında mağdur ... ile anlaştığını beyan ettiği, tüm bu işlemlerin ardından 13.01.2011 tarihinde saat 03.35’te nöbetçi...savcısının aranarak talimat alındığı ve kolluk görevlilerince verilen talimatlar doğrultusunda hareket edildiği anlaşılan olayda;
Dosya içerisinde bulunan 12.01.2011 tarihli tutanaktan da açıkça anlaşılacağı üzere kolluk görevlilerinin CMK'nın 160 ve devamı maddeleri uyarınca...savcısı tarafından yapılan yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın kendiliklerinden olaya el koyarak delil toplama faaliyetine girişmeleri ve gece vakti otel odalarının kapıları çalınmak suretiyle mağdurlar ile tanıklara ulaşılması işlemlerinin arama ve el koyma niteliğinde olup CMK'nın 116 ve devamı maddelerine aykırı olması, bu nedenlerle de anılan tutanak ve elde edilen delillerin hükme esas alınamayacağının anlaşılması hususları birlikte değerlendirildiğinde; hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş deliller değerlendirme dışında bırakıldığında sanığın yüklenen fuhuş suçunu işlediğine ilişkin mahkûmiyetine yeterli delillerin bulunmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla Yargıtay...Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay...Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesinin 19.02.2019 tarihli ve 1032-3304 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.04.2014 tarihli ve 486-249 sayılı hükmünün, sanığın beraati yerine hukuka aykırı yöntemle elde edilen deliller hükme esas alınmak suretiyle mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay...Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 26.05.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.