22. Hukuk Dairesi 2019/7940 E. , 2019/21890 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ve davalılardan ... Enerji Üretim A.Ş. vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, ... İnşaat ve Sanayi A.Ş"ye karşı açtığı asıl dava ile müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmadan feshedildiğini belirterek kıdem, ihbar tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Birleşen davayı aynı iddialarla ... Enerji Üretim A.Ş. ve ... "ya yöneltmiş ve alacakların davalıların tümünden müştereken tahsilini istemiştir.Davalı ... Enerji Üretim A.Ş. vekili, ihale makamı konumunda bulunduklarını, faaliyet konuları arasında inşaat yapma işi olmadığını, eser sözleşmesi ile diğer davalı şirketlere bırakılan bir inşaat işi bulunduğunu belirterek davanın husumet ve esas yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.Davalı ...Ş. vekili, davacının tüm alacaklarının ödendiğini belirterek davanın reddini istemiştir.Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.Bozma ilamına uyan Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu belirtilerek davalıların alacaklardan müştereken sorumlu tutulmalarına karar verilmiştir.
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm,davalı ... Enerji Üretim A.Ş.nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı ... A.Ş. nin dava konusu alacaklardan sorumlu olabilmesi için öncelikle davalılar arasındaki hukuki ilişkinin nitelendirilmesi gerekir. Davalılar arasındaki sözleşme, konu ile ilgisi nedeniyle asıl işveren-alt işveren ilişkisi ve anahtar teslim inşaat sözleşmesi çerçevesinde değerlendirilmelidir.4857 sayılı İş Kanunu’nun 2.maddesinin 6.fıkrasına göre, bir işverenden işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve görevlendirdiği işçileri sadece bu işyerinde çalıştıran diğer işverene alt işveren denir. Anılan fıkraya göre, alt işverene yardımcı işin verilmesinde bir sınırlama olmasa da, asıl işin bir bölümü ancak teknolojik nedenlerle uzmanlık gereken işin varlığı halinde verilebilecektir. Buna göre, alt işverenin varlığından söz edilebilmesi için kendisi de işçi çalıştıran bir işverenin varlığı şarttır. Alt işverenin iş aldığı ve kendisi de işçi çalıştıran işveren, asıl işveren olarak adlandırılmaktadır. Sözleşme konusu faaliyetlerin tek bir yüklenicinin yönetimi altında gerçekleştirilmesi ve eserin, iş sahibince bir bütün olarak faydalanabileceği hale getirilmesinin taahhüt edildiği sözleşmelere “anahtar teslim inşaat sözleşmesi” denilmektedir. Burada önemli olan, işin baştan sona kadar yüklenici tarafından tamamlanmasıdır. Bu nedenle, malzemenin kim tarafından sağlandığı önem arz etmez. Başka bir anlatımla, malzemenin tamamı iş sahibi tarafından sağlanmış olsa bile sözleşmenin anahtar teslimi niteliği ortadan kalkmaz (BİRBEN, Erhan, “İş Kanunu’nun 2. Maddesindeki Müteselsil Sorumluluk Bakımından Anahtar Teslimi İnşaat Sözleşmesi Kavramı ve Bu İlişkiye Bağlanan Hukuki Sonuçlar”, İş Hukukunda Yeni Yaklaşımlar, s. 7 vd.). Anahtar teslimi inşaat sözleşmelerinde, hak edişlerin düzenlenmesi, kontrol edilmesi, işin seviyesi, malzeme ve işçilik standardının incelenmesi, arsa sahibinin yapacağı bir iştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 474 ve 477.maddeleri uyarınca yüklenicinin ayıptan sorumlu olabilemesi için iş sahibinin, teslim aldığı eseri, muayene etmesi ve varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir.İnşaat işlerinde çok basit imalat hatalarının dahi, zamanında düzeltilmemesi halinde işin sonunda yapıdan beklenen fonksiyonların bir kısmının sağlanmamasına, hatta taşıyıcı sistem imalatındaki hatalar oluştuktan sonra hemen müdahale edilmemesi durumunda yapının hiç kullanılmamasına neden olabilir. Yapım işinin gidişatından iş sahibinin hiçbir şekilde haberdar olmaması, işin yapım aşamasından tümüyle uzak kalması, sözleşme konusu eser tamamlandığında eserden beklenen fonksiyonların tamamen karşılanmamasına yol açabilir. İnşaat sözleşmesine konu işlerin çok detaylı olması nedeniyle, doğrudan iş sahbinin taşınmazı üzerinde yapılan imalattaki bir hatanın üzerine yeni imalatların yapılması ve böylece zincirleme olarak hatalı bir imalat yapılmasına yol açılması ihtimal dahilindedir. Tüm bu nedenlerle, iş sahibinin yapım işi devam ederken denetim faaliyetlerinde bulunması ve yüklenicinin imalatının hatalı veya sözleşmeye, şartnameye, projeye ve hatta mevzuata aykırı olanlar hakkında müdahalede bulunması, işi durdurması ve iş değişikliği emirleri vermesi inşaat işinin gereğidir (BİRBEN, Adı geçen makale, s. 9 vd.).Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bir kararında belirttiği gibi, “...Öncelikle belirtilmelidir ki, yapılmış olan eser sözleşmesinde işin kaliteli ve işyeri disiplini amacıyla bir kısım hükümlerin yer alması, inşaat sahipliği dışında asıl işverenlik sıfatını doğuracak, işi alanın bağımsız işveren kimliğini ortadan kaldıracak bir etmen değildir. Borçlar Kanunu’nun 357.maddesi uyarınca, eserin imalinde kullanılacak malzemeyi yüklenici temin edebileceği gibi tarafların kararlaştırmaları üzerine malzeme iş sahibi tarafından da sağlanabilir. Bu durum malzemelerin özenli kullanılması, hesap verme ve artan kısımlarını iade borcu, ihbar yükümlülüğü gibi konularda mükellefiyetler yüklemekte olup taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine etkisi bulunmamaktadır” (20.12.2006, 2006/21-796-2006/812). Somut olayda davalı ... A.Ş. ile davalılar ... İnşaat ve Sanayi A.Ş.-... iş ortaklığı arasında arasında ... Regülatörü ve Hidroelektrik Santralı inşaatı ve hidromekanik işlerin yapımı amacıyla sözleşme yapılmış olup, davacı bu sözleşme kapsamında iş ortaklığının işçisi olarak çalışmıştır. Davalı ... Enerji Üretim A.Ş.’nin asıl faaliyet konusunun enerji üretimi olduğu, diğer davalılara yaptırılan inşaat işinin davalı faaliyet konusuna girmediği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bir an için faaliyet konusuna girdiği düşünülse dahi, süreklilik arz etmeyen inşaat işinde kontrol ve denetim amacıyla istihdam edilen personel haricinde davalı ... A.Ş.’nin işçi çalıştırmadığı göz önünde bulundurulduğunda aralarındaki ilişkinin asıl işveren-alt işveren ilişkisi olarak değerlendirilmesine imkân bulunmamaktadır. Sözleşme konusu Hidroelektrik Santrali yapımının bir bütün olarak davalılar ... İnşaat ve Sanayi A.Ş. ve ... ve ... ’in yönetimi altında gerçekleştirilmesi ve santralın ... A.Ş. tarafından bir bütün olarak faydalanabileceği hale getirilmesi taahhüt edilmiştir. Bu nedenle davalılar arasında anahtar teslim bir inşaat sözleşmesi ilişkisi bulunduğu kabul edilmelidir. Sözleşmede yüklenicinin çalıştıracağı işçileri iş sahibinin Hidroelektrik santrali için açmış olduğu SGK işyeri numarasına kayıt ettirme zorunluluğunun ve sigortaya kayıt ettirilmeden işçi çalıştırılmayacağının öngörülmüş olması, taraflar arasındaki ilişkiyi asıl işveren-alt işveren ilişkisine dönüştürmez. Bu tür hukuki ilişkilerde çalıştırılacak işçilerin sigorta bildirimlerinin sözleşmede düzenlenen şekilde bildirimi 5510 sayılı Kanunun 11.maddesi gereğidir. Kaldı ki, SGK’ya yapılan bildirimin hatalı olması iş sahibini işveren konumuna getirmez. Diğer yandan, işin büyüklüğü ve niteliği iş sağlığı ve güvenliği açısından gerekli her türlü tedbirlerin alınmasını gerekirir. Hidroelektrik santrali inşaati gibi büyük ve nitelikli işlerde güvenliğin ön planda tutulması ve bu kapsamda çalıştırılacak işçilerin iş sahibinin onayına tabi tutulması doğal karşılanmalıdır. Yukarıda belirtildiği üzere, en basit imalat hatalarının dahi ileride telafisi güç büyük ekonomik ve zaman kaybına yol açabileceği de gözden uzak tutulamaz. Hak edişlerin düzenlenmesi, kontrol edilmesi, işin seviyesinin ve malzeme/işçilik standardının incelenmesi iş sahibinin yapması gereken işlerdendir. İş sahibinin uzun süren, yüksek maliyetli ve yapılan imalat hatalarının veya eksikliklerinin sonradan giderilmesinin yine yüksek maliyet ve zaman kayıplarına yol açabileceği inşaat işlerinde, taahhüt edilen yapım işinin gidişatını izlemek ve yükleniciyi denetlemek, hak ediş işlem ve ödemelerini yapmak, biten işlerin kabulünü yapmak gibi kontrol ve denetim yetkisi çerçevesinde personel istihdam etmesi onu asıl işveren konumuna getirmez.
Açıklanan nedenlerle, davalı ... Enerji Üretim A.Ş. ile diğer davalılar arasındaki ilişki anahtar teslim inşaat sözleşmesi niteliğinde olup, işin organizasyonu, yönetimi, personelin işe alınması ve çıkartılması yetkisi tamamen işi üstlenmiş olan yüklenicilere aitir. Davalı ... Enerji Üretim A.Ş.’nin işin niteliğinin ve büyüklüğünün gerektirdiği güvenlik ve denetim yetkisini aşan bir durum söz konusu değildir. Hal böyle olunca davalı ... Üretim A.Ş.nin dava konusu tazminat ve alacaklardan sorumlu tutulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında, fazla mesai alacağının hesaplanması noktasında uyuşmazlık vardır.
Somut olayda, Mahkemece, bozma öncesinde tesis edilen hükümde, davacının gündüz vardiyasında haftanın altı günü 07:00-18:00 saatleri arasında günlük bir buçuk saat ara dinlenmeyle çalıştığı ve böylece haftalık oniki saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir. Uyulmasına karar verilen Dairemizin 27/09/2017 tarihli bozma ilamında fazla mesai alacağı bakımından imzasız bordrolarda tahakkuk ettirilerek banka aracılığı ile ödendiği anlaşılan miktarların hesaplanan alacaktan mahsubu ile gece vardiyasında ara dinlenme süresinin mahsubundan sonra günlük 7.5 saatin üzerindeki çalışmaların fazla mesai kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiği belirtilmiştir.Bozmadan sonraki hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının gündüz vardiyasında haftanın altı günü 07:00-18:00 saatleri arasında günlük bir saat ara dinlenmesi ile haftalık on beş saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır.Ancak, bozma ilamında gündüz vardiyasında kabul edilen ara dinlenme süresi bakımından bir bozma sebebi bulunmamasına rağmen, bozmadan sonraki hükümde,gündüz vardiyasında bir saat ara dinlenme süresinin düşülerek hesaplama yapılması ve usuli kazanılmış hak ilkesinin ihlal edilmesi hatalı olmuştur.
Anılan sebeple,gündüz vardiyası bakımından bozmadan önceki gibi ara dinlenme süresi kabul edilerek haftalık oniki saat fazla mesai yaptığı kabul edilmelidir.Belirtilen doğrultuda fazla mesai alacağı yeniden hesaplanarak, şimdiki gibi indirim de uygulandıktan sonra ulaşılacak miktar hüküm altına alınmalıdır.SONUÇ: Temyiz olanan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı tarafa iadesine, 28/11/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.