Esas No: 2019/4609
Karar No: 2022/2941
Karar Tarihi: 27.04.2022
Danıştay 4. Daire 2019/4609 Esas 2022/2941 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2019/4609 E. , 2022/2941 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/4609
Karar No : 2022/2941
TEMYİZ EDEN (DAVALI) :... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU :... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 667 sayılı KHK ile kapatılan ... Özel Eğitim Hizmetleri Ticaret A.Ş. hakkında tanzim edilen vergi tekniği raporuna dayanılarak düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden kanuni temsilci sıfatıyla re'sen tarh edilen 2011/7-9 dönemine ilişkin vergi ziyaı cezalı geçici verginin kaldırılması ve dayanak vergi inceleme raporunun iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararda; olayda, davacı tarafından dava konusu edilen kurum geçici vergisinin 2011/7-9 dönemine ilişkin bulunduğu, yani vergiyi doğuran olayın 2011 yılında gerçekleştiği açık olup, 213 sayılı Kanun'un 114. maddesinde vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı hükmü uyarınca 2011/7-9 dönemine ait vergi ziyaı cezalı kurumlar geçici vergisine ilişkin ihbarnamenin zaman aşımı süresinin sonu olan 31/12/2016 tarihine kadar tebliğ edilmesi gerekirken 25/10/2017 tarihinde tebliğ edildiği anlaşıldığından davaya konu vergilendirme işlemlerinin zamanaşımına uğradığı, bu durumda, dava konusu vergi borcu zamanaşımı nedeniyle ortadan kalktığından, davacı adına re'sen tarh edilen vergi ve cezada hukuka uyarlık bulunmadığı, dava konusu vergi inceleme raporunun iptali istemine gelince; vergi inceleme raporunun, idarece yapılacak olan bir vergilendirme işleminin dayanağını teşkil edebilecek hazırlayıcı mahiyette bir işlem olduğu, bu itibarla dava konusu vergi inceleme raporunun vergilendirmeye yönelik tarhiyatın hazırlayıcısı mahiyetinde olması, tek başına kişinin hukuki durumunda bir değişiklik meydana getirmesinin hukuken mümkün bulunmaması, kesin ve yürütülmesi gerekli icrai nitelikte bir işlem olmaması nedeniyle davanın vergi inceleme raporunun iptali istemine ilişkin kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-b. maddesi uyarınca incelenmeksizin reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, kısmen incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların kararın söz konusu kısmının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesinin 9. fıkrasının 21/03/2018 tarihinde yürürlükten kaldırıldığı, özel hukuk alanında olduğu gibi tüzel kişiliği silinmiş borçlulardan, alacağın saptanması ve istenilmesi için tüzel kişiliğin ihyası şeklinde bir yol öngörülmediği, 5520 sayılı Kanun'un anılan hükmünde yer alan ''tasfiye edilerek..'' ifadesinin, ticaret sicil kaydı silinen tüzel kişinin ticaret kaydının silinmesinden önceki dönemler için kanuni temsilci adına tasfiye dönemi içinse tasfiye memuru adına yapılabilmesi bakımından, ticaret sicil kaydının tasfiye sürecinden geçerek silinmiş olması şartını getirmek amacıyla değil, ticaret sicil kaydı silinerek tüzel kişiliği son bulan mükellef hakkındaki işlemlerin dönemler itibarıyla temsilciler adına yapılabileceğini belirtmek ve tüzel kişilik koşullarını yitirdiği halde ticaret sicil kaydı silinmeyen, yani münfesih duruma düşmesine rağmen tüzel kişiliği devam eden şirketler hakkında yapılacak tarh ve tahakkuka dair işlemlerin, münfesih olmak durumu hangi aşamada gerçekleşmiş olursa olsun, tüzel kişilik adına yapılabileceğini belirgin hâle getirmek için getirildiği, nitekim kanun koyucunun tüzel kişilerin meydana gelişlerini ya da sonlanmalarını yasal düzenlemelerin öngörmediği biçimlerde gerçekleşebileceğini kabul ederek muhtemel durumlara göre açık bir yasal düzenleme yapmasının beklenemeyeceği, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, dava konusu cezalı tarhiyata dayanak işlemlerin usul ve yasaya aykırı olduğu, tarhiyattan sorumlu tutulmasına hukuken imkân bulunmadığı, somut olayda asıl borçlu mükellefin defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkân vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması durumunun gerçekleşmediği, KHK ile getirilen düzenlemelere riayet edilmediği, asıl borçlu mükellefin tasfiye edilme şartının gerçekleşmediği, şirkete tasfiye memuru atandığı ve tasfiye işlemlerinin yerine getirildiği yolunda idarece herhangi bir bilgi ve belgenin dosyaya sunulmadığı, görüş ve öneri raporunda asıl borçlunun 17.895.970,29 TL öz varlığı bulunduğunun tespit edildiği, bu hususun tarafına rücu edilmesi amacıyla ihbarname düzenlenemeyeceğini ortaya koyduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 27/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.