Esas No: 2019/4625
Karar No: 2022/2943
Karar Tarihi: 27.04.2022
Danıştay 4. Daire 2019/4625 Esas 2022/2943 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2019/4625 E. , 2022/2943 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/4625
Karar No : 2022/2943
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 667 sayılı KHK ile kapatılan ....Özel Eğitim Hizmetleri Ticaret A.Ş. hakkında alınan takdir komisyonu kararına istinaden kanuni temsilci sıfatıyla re'sen tarh edilen 2016/7-9 dönemine ilişkin vergi ziyaı cezalı geçici verginin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararda; olayda, 667 sayılı KHK ile kapatılan ... Özel Eğitim Hizmetleri Tic. A.Ş.'de 19/02/2008 tarihinden itibaren yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle kanuni temsilci sıfatına sahip olan davacının temsil yetkisinin 11/04/2016 tarihi itibarıyla sona erdiği ve şirket yetkilerinin kayyuma devredildiği, bu durumda davacının anılan tarihten sonra kanuni temsilci sıfatının bulunmadığı, dava konusu vergi ceza ihbarnamesinin içeriğinin 2016/7-9 dönemine ait olduğu görüldüğünden davacının kanuni temsilci olduğu döneme ilişkin olmayan söz konusu kamu alacaklarından kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı ve bu nedenle davacı adına yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesinin 9. fıkrasının 21/03/2018 tarihinde yürürlükten kaldırıldığı, özel hukuk alanında olduğu gibi tüzel kişiliği silinmiş borçlulardan, alacağın saptanması ve istenilmesi için tüzel kişiliğin ihyası şeklinde bir yol öngörülmediği, 5520 sayılı Kanun'un anılan hükmünde yer alan ''tasfiye edilerek..'' ifadesinin, ticaret sicil kaydı silinen tüzel kişinin ticaret kaydının silinmesinden önceki dönemler için kanuni temsilci adına tasfiye dönemi içinse tasfiye memuru adına yapılabilmesi bakımından, ticaret sicil kaydının tasfiye sürecinden geçerek silinmiş olması şartını getirmek amacıyla değil, ticaret sicil kaydı silinerek tüzel kişiliği son bulan mükellef hakkındaki işlemlerin dönemler itibarıyla temsilciler adına yapılabileceğini belirtmek ve tüzel kişilik koşullarını yitirdiği halde ticaret sicil kaydı silinmeyen, yani münfesih duruma düşmesine rağmen tüzel kişiliği devam eden şirketler hakkında yapılacak tarh ve tahakkuka dair işlemlerin, münfesih olmak durumu hangi aşamada gerçekleşmiş olursa olsun, tüzel kişilik adına yapılabileceğini belirgin hâle getirmek için getirildiği, nitekim kanun koyucunun tüzel kişilerin meydana gelişlerini ya da sonlanmalarını yasal düzenlemelerin öngörmediği biçimlerde gerçekleşebileceğini kabul ederek muhtemel durumlara göre açık bir yasal düzenleme yapmasının beklenemeyeceği, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, dava konusu cezalı tarhiyata dayanak işlemlerin usul ve yasaya aykırı olduğu, tarhiyattan sorumlu tutulmasına hukuken imkân bulunmadığı, varsayıma dayalı olarak vergilendirme yapıldığı, karşıt inceleme yapılmadan, somut delillere dayanılmadan tahmin ve kanaate dayalı hesaplamalarla tarhiyat önerildiği, KHK'lar ile getirilen düzenlemeler dikkate alındığında asıl borçlu şirket hakkında tasfiyeye ilişkin işlemlerin gerçekleştirilmediği, tasfiye memuru atanmadığı, diğer usullere riayet edilmediği gibi şirkete tasfiye memuru atandığı ve tasfiye işlemlerinin yerine getirildiği yolunda davalı idarece dosyaya herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 27/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.