10. Hukuk Dairesi 2016/15228 E. , 2019/1785 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, itirazın iptali, takibin devamı ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 13.08.2012 tarihinde davalı ..."ın sevk ve idaresindeki araç ile yaya sigortalı ...n"a çarpması sonucu geçici iş göremez hale gelen sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneklerinin tamamının tahsili için davacı kurum tarafından davalılara karşı başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 21. maddesidir.
Gerçekleşen kaza olayına ilişkin mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı dışı yolun bakım ve onarımından sorumlu idarenin %20, davalı ..."ın %30, kazalı ..."ın %50, oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
1-818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 50. maddesi (tam teselsül) yada birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen Borçlar Kanunu"nun 51. maddesi (eksik teselsül) uyarınca ve aynı yasanın 142. maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı tek bir dava ile isteyebileceği gibi sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda da, öğretideki eleştiriler doğrultusunda tam ve eksik teselsül ayırımı kaldırılmışsa da (61. madde gerekçesi), teselsül esasına dayanan sorumluluk ilkesine ilişkin düzenlemeler korunmuş ve anılan Kanun"un birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen 61. maddesinde de; “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” hükmü yer almıştır. Anılan Kanun"un 163. maddesinde de davacının, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı tek bir dava ile isteyebileceği gibi sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebileceği öngörülmüştür Anılan yasanın 163. maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanmak için, zarara uğrayanın, talebi gereklidir.
Somut olayda davacı kurumun zarara konu tutarın tamamının takibe konu yapılmış olması karşısında teselsül ilkesine dayanıldığı belirgin olup, mahkemece, teselsül hükümleri uyarınca davalıların yolun bakım ve onarımından sorumlu dava dışı idareye de verilen kusur da gözetilmek suretiyle ve teselsül hükümleri uyarınca %50 kusur oranına göre sorumluluğu belirlenmelidir.
2- Zararlandırıcı sigorta olayı sonucu geçici iş göremezlik durumuna giren sigortalıya yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle uğranılan zararın, 5510 sayılı Kanunun 21 maddesi gereğince davalı işverenden rücuan alınması için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine açılan davanın yasal dayanaklarından olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinin ikinci fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine, tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, karara bağlanan tutarın belli bir yüzdesi üzerinden uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüştür. Buna göre itirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gerekli olup, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.
Somut olayda, mahkemece, kurumca karşılanan sosyal sigorta yardımlarından davalıların sorumlu olduğu tutar, yargılama aşamasındaki kusur incelemesi sonucu belirlenmekle, bu kapsamda rücu alacağının icra takip ve dava tarihi itibarıyla varlığı ve tutarının belli ve sabit, dolayısıyla, likit nitelikte olduğu söylenemeyeceğinden, icra inkar tazminatına ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmelidir.
3-Dosya kapsamından sigorta şirketinin zarara konu icra takibine itirazının olup olmadığı anlaşılmakla, mahkemece sigorta şirketinin icra takibine itirazının olup olmadığı araştırılmalı, İtirazının bulunmaması halinde, her ne kadar sigorta şirketinin davalı olarak gösterilmesi hatalı ise de, icra takibindeki tüm miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ve davalı ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."a iadesine, 27.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.