Esas No: 2017/2457
Karar No: 2022/2446
Karar Tarihi: 27.04.2022
Danıştay 10. Daire 2017/2457 Esas 2022/2446 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/2457 E. , 2022/2446 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/2457
Karar No : 2022/2446
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1) …
2) …
3) …
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… (... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…) sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, yakınları Bkm. Er …'ın Afyonkarahisar'da bulunan Kara Kuvvetleri Lojistik K.lığı 4. Mühimmat Bölge K.lığı 41. Mühimmat Bölge K.lığı emrinde askerlik hizmetini yerine getirdiği sırada 05/09/2012 tarihinde depolarda meydana gelen patlama neticesinde hayatını kaybetmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek baba … ve anne … için ayrı ayrı 5.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi, kardeş … için 250.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesince; dava konusu olayda davalı idarenin herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı, ancak olay ile zararlı sonuç arasında uygun illiyet bağı olduğu, davacıların zararlarının idarenin kusursuz sorumluluğu ilkesi uyarınca karşılanması gerektiği, davacıların maddi zararlarının belirlenmesi için yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 21/04/2016 tarihli raporda, davacılar … ve …'ın herhangi bir maddi zararının bulunmadığının belirtildiği, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilir nitelikte bulunduğu gerekçesiyle davacıların maddi tazminat taleplerinin reddine, manevi tazminat istemleri yönünden davacılardan … ve …'ın manevi tazminat istemlerinin kendilerine yapılan nakdi tazminat tutarları dikkate alınarak reddine, ..ın manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile takdiren 9.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05/09/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, Mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunda müteveffanın geliri asgari ücretin 2 katı olarak alınmışsa da müteveffanın kendisine ait piliç ve tavuk yetiştiriciliği yapan bir şirketinin olup, gelirinin çok daha yüksek olduğu, bu hususa dikkat edilmeksizin hazırlanan ve karara esas alınan raporun kabul edilemez olduğu, yaşanan olay karşısında manevi zararlarının karşılanması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından davacıların temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 1. maddesi hükmü gereğince, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin kapatılmasıyla Danıştay'a ve idare mahkemelerine gönderilen dosyalara ilişkin uyuşmazlıkların çözümünün, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na tabi olması nedeniyle işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Dava, davacılardan … ile …'ın oğlu, …'ın kardeşi olan Bkm. Er …'ın Afyonkarahisar'da bulunan Kara Kuvvetleri Lojistik K.lığı 4. Mühimmat Bölge K.lığı 41. Mühimmat Bölge K.lığı emrinde askerlik hizmetini yerine getirdiği sırada 05/09/2012 tarihinde depolarda meydana gelen patlama neticesinde hayatını kaybetmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek … ve … için ayrı ayrı 5.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi, … için 250.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Dava konusu olaya ilişkin ceza davası kapsamında alınan 04/02/2013, 05/02/2013 ve 11/05/2015 tarihli bilirkişi raporlarında; olay günü 32 no'lu depoda faaliyetlerin yürütülmesi esnasında emniyet tedbirlerine riayet edilmemesi, eğitim verilmeyen personele görev verilmesi, istifleme faaliyetlerinin akşam çok geç saatlere kadar yapılması, havanın kararması ve depoda aydınlatma sistemi olmadığından kapı önündeki aracın farıyla ve el fenerleri ile yapılan aydınlatmanın yetersizliği, aşırı iş yükü, iki gündür geç saatlere kadar çalışmanın verdiği işi kanıksama ve bir an önce işi bitirmek ve istirahate çekilmek için aceleci davranışların zemin hazırladığı bir süreç neticesinde meydana gelen bir kaza sonucu istifte bulunan sandıkların devrilerek yere düşen ve dağılmış olan tam atım el bombaları veya hermetik kutular içerisindeki tapaların üzerine bir veya bir kaç sandığın düşmesiyle bir patlamanın meydana geldiğinin değerlendirildiği, patlamanın temas halinde veya çok yakınında bulunan el bombaları, el bombası gövdeleriyle diğer el bombası sandıklarına sirayet etmesiyle başlayan ve cephaneliğin sağ ön giriş kısmında yaklaşık 3 metre çapındaki patlama çukurunu oluşturan zincirleme patlamanın sonucu husule gelen şok dalgaları, basınç, sıcak gazlar ile hararetin cephanelik içerisinde artarak kısa bir sürede doruğa ulaşması neticesinde yapılan hesaplamalara göre 110 ton civarındaki el bombasının büyük bir çoğunluğunu tetikleyerek kütle halinde büyük patlamaya sebebiyet verdiğinin tespit edildiği, ayrıca 18 Haziran 2012 tarihinde 29 ve 32 numaralı depolara konulan mühimmata ilişkin olarak yasal düzenlemelere ve uygulamalara aykırı şekilde, 4 Eylül 2012 tarihine kadar herhangi bir çalışma planının hazırlanmaması, depolama ve istifleme çalışmalarının denetim gerekçesiyle aceleye getirilerek kısa bir sürede yapılmaya çalışılması, 32 numaralı depoda 70 adet 105 mm. mühimmatın bulunduğu ve bunların el bombaları ile birlikte ancak zorunlu hallerde güvenlikten asla fedakarlıkta bulunulmadan ve üst komutanlıkların bilgisi dahilinde dapolanması gerektiğinin gözetilmemesi, istif çalışmaları sırasında net bir çalışma planının hazırlanmaması hususlarının da kazaya etki eden hallerden olduğu belirtilmiştir.
32 no'lu depoda yaşanan patlama sonrasında 4. Mühimmat Bölük Komutanlığı tarafından oluşturulan heyet tarafından olay yerinde incelemeler yapıldığı ve hazırlanan 18 Eylül 2012 tarihli raporda, 41. Mühimmat Bölük Komutanlığı'nın aylık tonaj durum raporlarında belirtilmeyen 218 ton daha boş depolama kapasitesi olduğu, yine ana Mühimmat Komutanlığınca görevlendirilen heyet tarafından yapılan incelemeler neticesinde düzenlenen 26 Eylül 2012 tarihli rapora göre ise, 205 ton daha boş depolama kapasitesinin olduğunun tespit edildiği, bu bakımdan mühimmatın depolanması için yeterli alan bulunmadığı yönündeki savunmalara itibar edilemeyeceği, ayrıca 32 numaralı depodaki patlama sonrasında, tertip edilen mühimmatın diğer kısmının depolandığı 29 numaralı depoda yapılan incelemeler sırasında çekilen fotoğraflar incelendiğinde mühimmat sandıklarının kafile bütünlüğüne aykırı şekilde, neredeyse tavana değer vaziyette ve sallanır şekilde depolandığının görüldüğü, yine belirtilen mühimmatların 41. Mühimmat Bölük Komutanlığınca %100 muayene (DÖM) işlemi yapıldığı ve çalışma sonucunda 22.954 adet el bombasının kritik arızalı olarak tespit edildiği ve imha edildiği, imha edilen kritik arızalı mühimmatın incelenmesinde, mühimmatın bir kısmının yoğun korozyona uğradığı, el bombası pimlerinin, eğilen kısımların kırılma ihtimallerinin bulunduğuna dikkat edilmeden, kendiliğinden çıkmaması için geriye doğru eğildiği, bir kısım el bombası maşalarının koli bantları ile bantlandığı, ayrıca bazı el bombası sandıklarında tapaların özel yapılmış hermetik muhafaza kutularında olmadığı, bu nedenle taşımaya yönelik nakliye emniyet tedbiri alınmadan getirildiğinin tespit edildiği belirtilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun mülga 53. maddesinde, en az 10 yıl fiili hizmet süresini tamamlamış iştirakçilere "adi malullük aylığı"; 55. maddesinde, görevin neden ve etkisiyle yaralanan iştirakçilere 53. maddeye göre hesaplanacak adi malüllük aylıklarına, malullük derecelerine göre %15 ila %60 oranında zam yapılmak suretiyle "vazife malullüğü aylığı" bağlanacağı kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." hükmü düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kararının, Davacıların Maddi Tazminat İstemlerinin Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Öncelikle, dava konusu olaya ilişkin yapılan incelemeler, olay nedeniyle yargılanan sanıkların ceza almaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacıların zararlarının kusursuz sorumluluk değil hizmet kusuru ilkesi uyarınca karşılanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Destekten yoksun kalma zararının hesaplanmasına gelince; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının … tarih ve … sayılı yazısında, dava konusu olay nedeniyle hayatını kaybeden...'ın vazife malulü kabul edilerek 5434 sayılı Kanun uyarınca annesine ve babasına 9. derece 1. kademe intibakı üzerinden 1. derece Türk Silahlı Kuvvetleri vazife malullüğü aylığının 01/10/2012 tarihinden itibaren bağlandığı, ayrıca Ek 79. maddesi gereğince ek ödeme tahakkuk ettirildiği bildirilmiştir.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesince davacıların maddi zararlarının belirlenmesine yönelik yaptırılan ve karara esas alınan 21/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda davacıların destekten yoksun kalma zararlarının bulunmadığı belirlenmiştir. Anılan bilirkişi raporunda, desteğin ve davacıların muhtemel ömürleri PMF tablosuna göre hesaplanmış, progresif rant yöntemine göre yapılan, hesaplamaya esas iskonto oranı %5 olarak kabul edilmiş; ayrıca destek payları Dairemiz içtihatlarına uygun şekilde alınmamıştır. Bu itibarla, mahkeme kararına dayanak alınacak mahiyette olmadığı görülmektedir.
Tazminatın amacı uğranılan gerçek zararın tazmin edilmesini sağlamaktır. Bu nedenle tazminat, zarar görenin zenginleşmesi veya zarar verenin cezalandırılması sonucuna yol açmamalıdır. Dolayısıyla hesaplanacak tazminatın azami miktarı gerçek zarar ile sınırlıdır. Öte yandan dinamik bir yapıya sahip olan tazminat hukuku çerçevesinde zarar ve yarar kalemleri belirlenirken, tazminat tutarının hesaplanabilmesi yerleşik yargı uygulamasında da kabul edildiği üzere hukuk bilimi dışında özel bilgi gerektirmektedir. Bu sebeple özellikle aktüeryal yönden maddi tazminat hesaplanması gereken davalarda mahkemeler bilirkişinin görüşünün alınmasına ihtiyaç duymaktadır.
Dosya kapsamında müteveffa …'ın piliç ve tavuk üreticiliği işi ile uğraştığına ilişkin bilgi ve belgeler bulunmakta olup, davacıların destekten yoksun kalma zararlarının belirlenmesine yönelik olarak Mahkemece Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından desteğin prime esas aylık gelirinin sorularak belirlenmesi ve bu gelirin hesaplamaya esas alınarak destekten yoksun kalma zararının tespiti gerekmektedir.
Davacıların zararlarının ortaya konulması için öncelikli olarak müteveffanın aylık gelirinin belirlenmesinin ardından davacıların uğradıklarını iddia ettiği maddi zararları, son dönem Dairemiz yerleşik içtihatları uyarınca aşağıda belirtilen şekilde bilirkişi tarafından hesaplanmalıdır. Aktif dönemde işlemiş dönem zararı, desteğin yasal olarak terhis olacağı tarihten bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, desteğin aylar itibariyle elde edebileceği aylık geliri ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenen vazife malullüğü aylıkları dikkate alınarak, desteğin aylık geliri üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin hesaplanmayacağı da dikkate alınmalıdır.
Aktif dönemde işleyecek dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihten desteğin yasal emeklilik yaşını dolduracağı tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde de, desteğin aylar itibariyle elde edebileceği aylık geliri ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenecek vazife malulüğü aylıkları dikkate alınarak, desteğin aylık geliri üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destekten yoksun kalma zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Pasif dönemdeki zararı, desteğin yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarih ile muhtemel ömrünün sonuna (TRH 2010 tablosuna göre) kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, yasal emeklilik yaşını tamamladığı ve yasal emekli olma koşullarına sahip olduğu farz edilen desteğin alacağı emekli aylıkları ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenecek vazife malullüğü aylıkları dikkate alanarak, desteğin emekli aylığı üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerlerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontaya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Yapılacak hesaplamada, müteveffanın anne babasından her birine evleninceye kadar %25'er, evlendikten sonra %16'şar ilk çocuktan sonra %14'er, ikinci çocuktan sonra %12,5'er pay ayıracağı kabul edilmek suretiyle hesaplama yapılması; ayrıca davalı idarece ödenen nakdi tazminat tutarlarının yarar olarak kabul edilip yeniden düzenlenecek rapor tarihindeki güncel değerinin de hesaplanan maddi zarar tutarından indirilmesi gerekmektedir.
Buna göre İdare Mahkemesince, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenecek rapora göre maddi tazminat istemi hakkında (hizmet kusuru esasına göre) yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu kararın maddi tazminata ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
B) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kararının, Davacılardan …'ın Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Reddi İle … ve …'ın Manevi Tazminat İsteminin Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın ağırlığını ortaya koyacak, duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeye yarayacak bir miktarda olması gerekmektedir.
Temyiz konusu Mahkeme kararında kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca …'ın 9.000,00 TL manevi tazminat isteminin kabulüne, fazlaya ilişkin istemlerinin reddine, … ve …'ın manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş ise de; dava konusu olay nedeniyle davacıların yakınlarının 26 yaşında şehit olduğu, …'ın kardeşini, … ve …'ın evlatlarını genç yaşta kaybettiği, olayın oluş şekli ve niteliği göz önünde bulundurulduğunda, davacıların tüm hayatları boyunca yaşayacağı acı ve üzüntü nedeniyle manevi varlıklarında meydana gelen zararın giderilebilmesi için makul ve hakkaniyetli bir miktarda manevi tazminata hizmet kusuru ilkesi uyarınca hükmolunması gerekirken, … ve …'ın manevi tazminat istemlerinin reddi, …'ın manevi tazminat istemlerinin kısmen reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin KABULÜNE,
2. Temyize konu (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… (… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…) sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, davanın görüm ve çözümünde yetkili olan … İDARE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE; kararın ... İdare Mahkemesine ve taraflara bildirilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.