3. Hukuk Dairesi 2019/3295 E. , 2019/10328 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın asıl dava yönünden kabulüne, birleşen dava yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davacının kapısı açık olan trafo binasına girdikten sonra elektrik akımına kapıldığını ve bu nedenle kolunda fonksiyon kaybı oluştuğunu, davalı kurumun olaydan dolayı sorumlu olduğunu ileri sürerek; asıl davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 7.500 TL maddi tazminatın, birleşen davada ise fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 23.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; olayda davacının kusurlu olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; illiyet bağının kesildiği gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 18.01.2016 tarih ve 2015/1978 E. 2016/193K. sayılı kararıyla "...Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının trafo binasına kilitli olmayan sağdaki kapıdan girdiği, binanın içinde de elektrik akımına kapılarak yaralandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, hükme dayanak alınan ve üç elektrik mühendisi tarafından hazırlanan bilirkişi kurulu raporunda; davacının kendi dikkatsizliği ile yaralandığı bu nedenle % 100 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Anılan raporda, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin 5. ve 27. maddelerine göre davalının sorumluluğuna ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Diğer anlatım ile, bilirkişi raporunda; trafo binasına giren davacının tam kusurlu olduğu belirtilmiş, trafo binasının kimsenin giremeyeceği şekilde yapılması gerektiği gözardı edilmiş, bilimsellikten uzaklaşılmış, tarafların olay nedeniyle sorumluluğu yasal hükümler çerçevesinde tartışılmamıştır. Bu nedenle, bilirkişi raporu, dava konusu olaydaki sorumluluğu aydınlatacak nitelikte bulunmamıştır. Zira, olayın meydana geldiği trafo binasının kapısının kişilerin girişini engelleyecek biçimde güvenli olmadığı ( kilit gibi ) anlaşıldığına göre davalının olayda kusurunun bulunduğu sabittir. Bu durumda, davalının en küçük bir kusurunun bulunması dahi illiyet bağını kesmeyeceğinden davalı sorumluluktan kurtulamaz. Bu durumda, zarar görenin kusuru oranında tazminattan indirim yapılarak hüküm kurulması gerekir.
Mahkemece; davalı kurum açısından, yapı malikinin sorumluluğuna ve tehlike sorumluluğuna ilişkin; davacı açısından ise, olaydaki bölüşük kusura ilişkin değerlendirmeler içeren, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin 5. ve 27. maddelerine göre somut olayı aydınlatan, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, tarafların kusur oranlarının da gerekçeleriyle belirtildiği, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik konusunda uzman bilirkişi kurulundan (elektrik mühendisi ) bilirkişi raporu alınarak, varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken; eksik araştırma, inceleme ve yetersiz rapor doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece bozma sonrasında yapılan yargılama neticesinde, davalı ..."ın meydana gelen olayda % 40 kusurlu olduğu yönündeki bilirkişi heyet raporu hükme esas alınarak asıl dava yönünden davanın kabulü ile, 7.500,00 TL tazminatın olay tarihi olan 11/04/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, alınması gerekli 512,33 TL harçtan peşin alınan 101,3 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 411,3 TL"nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, birleşen dava yönünden ise; davanın kısmen kabulü ile, 23.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 11/04/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddi ile 8.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 11/04/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafından yapılan toplam 222,50 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen değeri üzerinden hesaplanarak bulunan 160,41 TL"sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, maddi tazminat talebi yönünden davanın kabul edilen değeri üzerinden hesaplanan 2.760,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebi yönünden 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı ve davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacının yargılama giderleri ve harç yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 24.04.1995 gün ve 21/9 sayılı kararında ve 6100 sayılı HMK 326. maddesi uyarınca "Yargılama giderleri, kural olarak davada haksız çıkan ve aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir."
Davada haksız çıkan tarafa yükletilecek olan yargılama harç ve giderleri hem davayı kazanan tarafın daha önce peşin ödediği, hem de (karar ve ilam harcı ve Devlet Hazinesi tarafından peşin olarak ödenen giderleri gibi) devlete ödenmesi gereken harçlar ve giderlerdir. Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf yargılama gideri olarak vekalet ücretine de mahkum edilir. (HMK 323/1-ğ)
Buna göre mahkemece; asıl dava yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmakla, yargılama giderlerinin ve eksik kalan harcın davalıdan tahsilinee karar verilmesi gerekirken yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve eksik harcın davacıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Davalının vekalet ücreti yönünden temyiz itirazlarının incelenmesi neticesinde;
Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. maddesinde; ""(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda; mahkemece, birleşen davada davanın kısmen kabulü ile 23.000,00 TL maddi, 8.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş, davalının kendisini vekille temsil ettirdiği nazara alınarak manevi tazminat talebinin reddedilen kısmı yönünden davalı lehine, 2.725.000 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının; 1-Asıl dosya açısından başlıklı kısmının 3. paragrafında yer alan "Alınması gerekli 512,33 TL harçtan peşin alınan 101,3 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 411,3 TL"nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına" cümlesinin ve 5. paragrafındaki "Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına" cümlesinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerlerine sırasıyla; 3. paragraf olarak "Alınması gerekli 512,33 TL harçtan peşin alınan 101,3 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 411,3 TL"nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına", 5. paragraf olarak "4.116,72 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" cümleleri eklenmek suretiyle ve yine hüküm fıkrasının; 2-Birleşen 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/438 sayılı dosyası yönünden başlıklı kısmında yer alan; "Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"nin 13/1.,10/1. ve 10/4. maddesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine", cümlesinden sonra gelmek üzere hüküm fıkrasına "Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebinin reddedilen kısmı yönünden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT 10/2 hükmü uyarınca takdir edilen 2.725.00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" cümlesi eklenmek suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu davalı yönünden açık davacı yönünden ise kapalı olmak üzere, 19/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.